Sevgili Jane Eyre
Charlotte Brontë’ nin eseri olan Jane Eyre hakkında hep yazdığım o klasik yazı stilimden uzaklaşmak istiyorum. Çünkü hem uzun bir süredir içimde var olan bu stili değiştirme isteğimden hem de yazarın kendisinin değil de Jane Eyre’ nin ağzıyla okuyucuya seslenmesinden olsa gerek ben de Jane’ e doğrudan seslenmek istiyorum.
Jane,
Biz okuyucularınla samimiyetle konuşman, bize yaşamını anlatman; çocukluktan genç kızlığa, genç kızlıktan bunu evlilikle taçlandırdığın o senin için inanılmaz yüce olan o ana kadar bize her şeyi anlatman öyle hoştu ki.. Bir genç kızı bazen pembe hayallere çıkarıyor bazen ise gerçekliğin denizinde nasıl yüzeceğini gösteriyordun.
Sevgili Jane,
Victoria döneminden 2023 yılındaki bana ve benim gibi diğer insanlara seslendin bu eserde. Victoria döneminin kuralları, ağır ve abartılı kuralları, belli konulardaki anlayışsızlığı ve herkesin aynı düşüncede oluşundan ayrı, sen kendin apayrı ses olarak bu çağa seslendin. Bu nedenle bu çağa hitap ediyor musun, bana hitap ediyor musun veya genç bir kıza hitap ediyor musun, hangi yaşa hitap ediyorsun, bu soruların cevaplarını bilmiyorum. Seni okurken sana öyle ısındım ki; seninle yanı başımda bir arkadaşlık kurduğumuzu dahi hayal ettim. Zaten anlatımın okuyucuyu hayal dünyalarına öyle sokuyor ki.. Bir burada yanı başımda var olabilecek hayalden bir başka imkansız hayale sürükleyebilecek kadar bazen pembeleşen bazen ise en gri tarafını gösterebilecek kadar yumuşak ve bir o kadar sert anlatımı bir arada kendinde gösterebilen bir eser oldun.
Ben bu kitaba bana güçlü kadının kim olduğunu göstereceği temennisiyle başladım. Ancak ben yine de bu kitaptan tam olarak “Güçlü kadın kimdir?” sorusunun yanıtını aldığımı düşünmüyorum.
Jane,
En güzeli ve benim senin güçlü kadınlığın hakkında yer yer hissettiğim şeylerden biri senin kendi yaşamındaki şeyler hakkında mütevazi tutumun oldu. Mütevaziliğin sanki diğer pek çok belki onaylamadığım veya katılmadığım pek çok noktanı örttü ve bu mütevaziliğin sana yücelik kattı. Sen şimdiye dek gördüğüm en mütevazi insanlardan biri oldun.
Şimdi seninle konuşuyor olduğum için ilginç bir şekilde içimde sansür yapma isteği ve senin gibi ince ruhlu bir kızı kırma korkusu yaşıyorum. Seni yaşamında sürekli ilerleyen bir kız olarak görüyor ve seni hayranlıkla izliyorum. Katılmadığım ve onaylamadığım pek çok fikrin ve hareketlerin olsa da sana bir yönünle çok hayranım.
Sen mütevaziliğini öyle noktaya taşıdın ki hiçbir genç kızın asla evlenmek istemeyeceği biriyle yaşamını sonsuza kadar birleştirdin. Belki Victoria döneminde seni yargıladılar ama ben seni bu çağda yargılamıyorum. Bir yönüyle kitapta yer yer yaptığın gerçekçi eleştirilerinin de bulunması nedeniyle seni belki daha ayağı yere basan bir aşk hikayesinde görmeyi ummuştum. Öyle görmesem bile; gerçeklikten uzak bir aşk hikayesi okusam bile senin aşkını seviyor ve seni kutluyorum.
Benim için aşk; saf, yalansız ve tertemiz başlar. Akla gelmez yalanların üstüne gömülen ve belki de ergenlik çağında bir kızın pembe hayallerle ancak yaşayabileceği aşkı sen kutsadın. Bu aşk, senin için ilk aşkın; yürümeyi öğrendiğin kendini tamamlayıp geliştirdiğin, Victoria döneminin kadınlarını kendi içine hapsettiği ve bu nedenle ilk gördüğü erkekle yaşamış olduğu bir aşk hikayesi de olabilirdi. Ama sen bu hikayeyi baş tacı yaptın ve yaşamını o aşk hikayesi yaptın.
Bir diğer konu ise din konusu oldu benim için. Din bu eserde sana Victoria döneminde nasıl anlatıldı bilmiyorum ama aslında din senin anladığın gibi tanrı için kendini yok sayıp kalbini katılaştırma değil, kişinin karakterini ortadan kaldırmadan kendi karakteriyle tanrının kendisinden istediği yaşamı harmanlamasıyla oluşturduğu, insanın olması gereken en yüce idealdir. Bu yüzden benim inandığım tanrı sen de yoktu. Senin inandığın tanrıda benim tanıdığım tanrı değildi.
Seni sevdim Jane, mücadele edişini, mücadele ederken dişiliğinden fedakarlıkta bulunmadan mücadele edişine hep hayran kaldım. Ama gerçeklikten uzak ve saf bulmadığım aşk hikayesi ise senin aşk yaşamın oldu. Ve tanrın da benim inandığım tanrıdan daha farklıydı.
Bu eser benim diğer okuduğum klasik kitaplara kıyasla çok daha yüzeysel bir eser; muhtemel ki bu yönü de aşk ve tanrının bu şekilde anlaşılmasına neden oldu.
Tüm bunların dışında mütevaziliğine hayranım Jane. Hele bir de şimdi 2023 yılındaki hemcinslerimi görsen sen de kendin hakkında “bulunmaz hint kumaşı” derecesinde mütevazi olduğunu anlar ve kendi önünde kendine eğilmek isterdin.