Dost Kazanma Sanatı

Kitap Özeti – Kendime Notlar

Selvi Nur Arabul
Türkçe Yayın
4 min readSep 2, 2021

--

Zaman zaman sosyal ilişiklerimizde sorunlar yaşarız. İnsanları çözemediğinizden, kimseyle yakınlık kuramadığımızdan şikayet ederiz. Peki ya nasıl iyi ilişkiler kurabiliriz? İnsanlarla nasıl daha iyi geçirebiliriz? Bu yazıda dost edinmenin inceliklerinden bahsedeceğiz.

Emel Sayın’ın Mavi Boncuk şarkısında da söylediği gibi:

Şu dünyada sevgi büyük ihtiyaç

Herkes sevmeye sevilmeye muhtaç

Herkesle dost ol herkesle arkadaş

Ömrümüz geçiyor yavaş yavaş

Aslında dost edinmenin formülü çok basit: İnsanlar ilgi ve sevgiye muhtaçtır. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde dahi fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarımız karşılandıktan sonra ilk beklediğimiz şey sevilmek ve sayılmaktır. Biz de bu ihtiyaçları “karşılayarak” kolaylıkla dost kazanabiliriz.

1. İnsanın Gururu

İnsanın en çok önem verdiği şeylerden biri gururudur, bu nedenle insanların gururunu incitmemeye özen göstermeliyiz.

İnsan ilişkilerinde esas almamız gereken ilk şey: Herkes kendine göre haklıdır ve doğruları yapar. Bu yüzden eleştiri oldukça hassas bir konudur. Kimse eleştirilmekten hoşlanmaz. Öte yandan eleştiri hakkında unutmamamız gereken iki nokta vardır: Öncelikle, kendimizde onca eleştirilecek şey varken başkalarını eleştirmeye cüret etmemeliyiz. Ayrıca olayların altında ne yattığını bilmeden eleştirmek insafsızca olur.

Tartışmalardan, tıpkı afetlerden kaçındığımız gibi kaçınmalıyız. Çünkü bir tartışmayı kazanmanın imkanı yoktur. Ya haksız çıkar ve kaybederiz ya da bir insanın gururunu zedeleyerek dost kaybederiz. En iyisi doğrular ve değerler hakkında tartışmalara hiç girmemektir.

Başkalarının düşüncelerine saygı duymalı ve kimseye yanlış düşündüğünü direkt olarak söylememeliyiz. Mutlaka söylemek istediğimiz şeyler varsa bunları hissettirmeden yol göstererek, kişinin yanlışını kendi görmesini sağlayarak, uygun bir üslup ile yapmalıyız.

“İnsan hata yaptığı zaman kendi kendine yanlışını kabul edebilir ama başkası bunu ortaya çıkardığında hazmedemez.”

Başkalarının yanlış düşündüğünü yanlış bir şekilde söylemek de yapabileceğimiz en büyük hatalardandır. Takındığımız tavır ve kullandığımız kelimeler o kadar büyük bir rol oynar ki niyetimiz iyi de olsa, söyleyiş tarzımız kötü sonuçlar doğurabilir. Bir yanlışı düzeltirken kesinlikle ispatlayıcı bir dil kullanmamalıyız. Onun yerine “sanırım”, “galiba”, “yanılıyor olabilirim”, “hatırladığım kadarıyla” gibi iddiasız ifadeler kullanmak daha mantıklıdır. Profesör James Harvey diyor ki “Bizim için önemli olan gerçekte o fikirler değil, tehdit karşısında kalan gururumuzdur.”

Kimse emir almaktan hoşlanmaz. Dolayısıyla “Şunu yap veya bunu yapma!” gibi ifadeler gurur kırıcıdır. Eğer birisine kusurunu söylememiz gerekiyorsa bunun yöntemleri vardır. Konuşmaya kişiyi överek başlamak veya önce kendi kusurlarından bahsetmek, onun yumuşamasını sağlar. İnsan övüldükten sonra kusurunun söylenmesine dayanabilir.

Kısacası insan gururunu önemser ve zedelenmesinden hoşlanmaz. Bu nedenle biz de karşımızdaki insanların gururunu korumalıyız.

2. İnsanın Önemli Olma ve Tanınma Arzusu

İnsanlar ehemmiyetli olduklarını hissetmek isterler. Biz de bu ihtiyacı onları överek veya samimi taktirlerimizi bildirerek karşılayabiliriz. Taktir ve teşvik, eleştiriden çok daha etkili ve bağları güçlendiricidir. Ortada her zaman övülecek bir taraf vardır. Kusur aramaktan çekinmeliyiz çünkü insan eleştiri sevmez, taktir edilmektense zevk alır. İnsanlar kendini diğerlerinde daha üstün görmeye meyillidir, birini taktir etmekse tıpkı “Senin üstün olduğunu tasdikliyorum.” demek gibidir. Bu, insanlara önemli birisi olduklarını hissettirir. Çünkü insanların en önemli isteği değerini göstermek ve üstün gelmektir. Son olarak, kişiyi ismiyle çağırmak ona söylenebilecek en güzel iltifattır.

İnsanların önemli olma ve tanınma arzularını karşılamanın yolları şunlardır: İnsanları kendi özelliklerini ortaya çıkarmak için cesaretlendirmek, onu teşvik etmek ve onun kendisinden bahsetmesine fırsat vermek; ona düşüncelerini sormak ve çok konuşmasını sağlamak; görülen en küçük gelişmeleri dahi taktir etmek; onları ismiyle çağırmak ve pohpohlamak.

Özetle insan ilgi bekler. İnsana muhtaç olduğu değeri vermek, onu dinlemek ve önemli hissettirmek ilişkilerde bizi bir adım öne taşıyacaktır.

3. İnsanın Anlaşılma İsteği

Bu hayatta herkes kendi istek ve çıkarlarını düşünür. Empati kurma kabiliyeti ise bizim başkalarının açısından bakmamızı sağlar. Bu sayede hem başkalarıyla ortak kazançlarımızı görebilir hem de insanlara düşünüldüklerini hissettirerek onları etkileyebiliriz.

Eleştirmek yerine empati kurarak onları anlamaya çalışmalıyız. Empati kurmanın yanı sıra iyi bir dinleyici olmak da ilişkilerde büyük bir rol oynar. İyi bir dinleyici karşı tarafa tüm dikkatini verir, onun anlattığı şeylerle ilgilendiğini hissettirir ve insanlara kendilerinden bahsetme fırsatı verir. İnsanlar dinlenilmekten ve anlaşıldığını hissetmekten çok hoşlanır ve iyi bir dinleyiciyle sohbet etmekten zevk alır.

Kişilere anlaşıldığını hissettirmenin diğer yolları da onlara fikirlerini sormak, konuşma fırsatı vermek, hemfikir olduğunuzu belirtmek ve ortak şeyler paylaştığınızdan bahsetmektir.

4. İnsanın Sempati ve Samimiyet Beklentisi

Dostluk ilişkisinde ilgi karşılıklıdır. Bizler samimi ilgi gösterirsek karşı taraftan da bu şekilde geri dönüş alabiliriz. Bu alanda en önemli unsur gülümsemektir. Zira insanlar pozitif enerji aldıkları kişilerle olmayı tercih ederler. Söze dostane ve samimi başlamanın da büyük bir getirisi olacaktır. Bu iddiayı bir Çin atasözü destekler: “Yumuşak davranan başarılı olur.” İnsanlar samimiyet eksikliği çekerler, onların düşünce ve isteklerine karşı sempati göstermek ve olaylara samimi yaklaşmak her zaman yararımıza olacaktır.

İnsanlara “sevimli” görünmenin diğer bir yolu da yaptığımız hataları hemen kabul etmektir. Bizim özür dileme ve kendini affettirme çabamız insanlara sempatik gelir ve onları yumuşatır.

Bunların yanında ara sıra yapılan jestler ve centilmen davranışlar da insanların sempatisini kazanmaya yardımcı olacaktır.

*

Tüm bunlara ek olarak elbette herkes bir dostluk ilişkisinde, içten sevgi; kişiye ve özel alana saygı; güven ve fedakarlık bekler.

İnsanları pohpohlamak, kendini sevdirmek, onlara tıpkı bir çocuk gibi ilgi göstermek her ne kadar karşı tarafın egosunu tatmin etmek gibi görünse de insanın yapısı budur.

Bu noktalar, amacımız yeni dost edinmek değilse bile en başta kendimizi, sonrasında hali hazırda etrafımızda olan insanları anlamak adına yardımcı olacaktır.

Elbette bu kurallar değişkenlik gösterebilir, neticede insan ilişkileri kompleks bir konudur.

***

Not: Dale Carnegie’nin “Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı” kitabından yararlandım. Alıntılar o kitaba aittir.

--

--