Siyonist (Arz-ı Mev’ûd) Mezalimi
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan onuncusu olan “eşitsizliklerin azaltılması” yaş cinsiyet, engellilik, ırk, etnik köken, din, ekonomik, ya da başka bir duruma bakılmaksızın herkesin sosyal, ekonomik, ve siyasi olarak kapsamasını amaçlar.
Peki dünyanın her yerinde bu amaç için gerekli adımlar atılıyor mu? Gerek o ülkenin insanları gerekse diğer ülkelerin eşitlik savunucuları eşitsizliklere karşı nasıl tavır sergiliyor, Avrupa Birliği’nin bu konudaki tutumu nedir, her ülkeye aynı şekilde mi yaklaşıyor yoksa ülkeler arasında ayrımcılık mı yapıyor?
Eşitsizliklerin azaltılmasından bahsettik ya hani ülkenin biri refah içinde yaşarken diğerinin zulme uğramasını ve baskı altında yaşamasını nasıl değerlendirmeliyiz?
“Zulüm, insanlara haksızlık, adaletsizlik veya acı verici muamele yapma eylemi veya durumunu ifade eder. Zulüm genellikle güçlü olanın zayıf olanlara karşı sistematik olarak baskı yapması veya haksızlık yapması anlamına gelir. Bu baskılar, fiziksel şiddet, işkence, hapsedilme, keyfi tutuklama, ayrımcılık, dini veya siyasi özgürlüklerin kısıtlanması, insan haklarının ihlali gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir.”
İnsan hakları savunucuları yahut kadın hakları savunucuları feministler bu haksızlığı ve zulmü neden görmezden geliyor? Yoksa uğruna savaştıkları dava ile aslında mazlumun dinine, diline, ırkına ya da milliyetine göre mi tavır koyuyorlar? Hayvanlar da birer canlı diye medyada bas bas bağıran hayvan hakları savunucuları konu insana gelince nasıl bu kadar sessiz kalabiliyor, insanın hayvan kadar değeri yok mu onların gözünde?
Herhangi bir kilisenin ya da mabedin olduğu gibi kalmasını savunanlar, insanların ibadethanesine saygı duymamızı öne sürenler, konu İslam’ın üçüncü kutsal mabedi Mescid-i Aksa’ya gelince neden gözlerini, kulaklarını, ağızlarını kapatıyorlar. Neden zulme karşı sessiz kalarak bu zulümleri destekliyorlar? Kendileriyle ve savundukları davaları ile çelişen bu güruha asıl amaçlarının insan, hayvan, ve kadın hakları, din ve vicdan özgürlüğü olmadığını görmekteyiz. İnsanları bu yanlış zihniyetten vazgeçip kişi, kimlik, milliyet, cinsiyet ayırt etmeksizin herkese ve her şeye karşı aynı davranışı sergilemeye davet ediyorum.
Her gün çocuk, genç, kadın, yaşlı demeden yüzlerce masum insanın canına kıyan, suçsuz günahsız mazlum insanları hapse atan zalim İsrail askerlerini gündeme getirmeyen, hak ve hürriyetten kimi zaman bahseden kimi zaman konuşmaya dahi tenezzül etmeyen kişilere ne demeli? Bu çifte standardı uygulayan ve zulme sessiz kalan güruha ne zaman dur diyeceğiz? Sizleri bu fotoğraftaki çocuk kadar cesaretli ve basiretli olmaya davet ediyorum.
Yaşama hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, inanç ve vicdan özgürlüğü gibi konuları gündeme getirip Filistin’deki Doğu Türkistan’da ki bu zulme, baskıya, insanların yaşama hakkını elinden alanlara, inandığı dine karşı çıkanlara, düşüncelerini istedikleri şekilde ifade etmelerine müsade etmeyenlere karşı sessiz kalmalarına ve göz yummalarına ne demeli? Hz. Ali’nin dediği gibi “Zulüm eden de zulme rıza gösteren de zalimdir.”
Ayrıca içeriğimi liste dışı bırakan Medium Platformu’na da teşekkür ediyorum. Defalarca mail atıp durumu izah etmeme rağmen içeriği paylaşmadılar. Hakikat er ya da geç gün yüzüne çıkar, saklayamazsınız.
Kaynakça
imgurl:https://cdn-images-1.medium.com/max/1000/1*tkuWzc-GZLjUGFxAYaj9tg.jpeg — Bing
imgurl:https://cdn-images-1.medium.com/max/1000/1*JL41017DLkLScqhh7zRgwQ.jpeg — Bing
imgurl:https://cdn-images-1.medium.com/max/1000/1*DeXkiAoyONOGEZNAR3KjrA.jpeg — Bing
imgurl:https://cdn-images-1.medium.com/max/1000/1*1YULjfG2NHCdgJOly926RQ.jpeg — Bing
imgurl:https://cdn-images-1.medium.com/max/1000/1*XlEuOHMFSTjsxgFSq-3eoQ.jpeg — Bing
