Yavaş Sanat Akımı: Önemli Olan Bakmak Değil, Görmek.

Informavore Effect
Türkçe Yayın
Published in
4 min readOct 15, 2020

Yavaşlamak…Kulağa nasıl geliyor?

Eğer size bir seçenek sunulsaydı, hızlı yaşamayı mı yoksa “an”ı durdurmayı mı seçerdiniz?

*Bu içeriği dinlemek için, aşağıdaki bağlantıdan“Bilgi Etkisi” podcastimin bu bölümünü dinleyebilirsiniz.

Aslında şu anda çoğumuz her şeyi bir anda tüketmekle meşgulüz. Çevremizdekilerin farkında olmadan, etrafımızda ne var ne yok anlamadan, otomatik pilotta yaşayıp gidiyoruz… Gerçekten de “şu an”da neler oluyor? Çevrende neler var? Minik bir mola verip fark etmeye davet ediyorum sizi.

Bazı anları o kadar hızlı ve farkında olmadan yaşıyoruz ki. Hatta duyularımızın tadını çıkarmayı o kadar unuttuğumuzu bile söyleyebilirim. Görmeden bakıyor, duymadan dinliyor, hissetmeden dokunuyor, tatmadan yiyor ve fiziksel farkındalığımız olmadan hareket ediyoruz. Hatta düşünmeden konuşabiliyoruz.

Bunun üzerine hayatımıza “slow-living” , “slow-reading”, “slow-fashion”, “slow-travel”, “slow-food” gibi kavramlar girmeye başladı. Ve buna bir yenisi daha eklendi: Slow looking art.

Fotoğraf: Unsplash/Una Laurencic

Peki, size bir soru: Bir müze veya sergi gezerken tüm eserlere bakıyor musunuz? Yoksa bazı eserlerin karşısında daha uzun süre durup incelemeye, onu anlamaya mı çalışıyorsunuz?

Evet, artık müze gezerken bile bu yeni bir akım hayatımıza girecek gibi duruyor. Eserlerle daha fazla etkileşim kurmamıza yardımcı olması için Tate Modern’in hazırladığı “yavaş bakma rehberi” bize bu konuda yardımcı oluyor. Peki bu rehberde neler bulunuyor? Bize ne anlatmaya çalışıyor?

Kısaca özetlemek gerekirse, bir sanat eserini gerçekten tanımak istiyorsak , onunla zaman geçirmemiz gerektiği fikrine dayanan bir yaklaşım bu.

Bir müze veya sanat galerisine ziyaret ettiğinizde mutlaka fark etmişsinizdir. Sergilenen pek çok eser varken, her şeyi görmeye çalışmak zamana karşı yarışmış gibi hissettirebilir. Araştırmalar, sanat galerilerini ziyaret edenlerin sergilenen her esere bakmak için ortalama sekiz saniye harcadıklarını söylüyor. Ayrıca BBC’nin yaptığı bir habere göre de, ziyaretçiler bir sanat eserine yalnızca 15 ila 30 saniye harcıyor, Elbette yavaş bakmak, arıca seçici olmak demektir. Her sanat eserine 10 dakika ayırmanız saatlerinizi alabilir, dolayısıyla seçici olmak çok önemlidir. Bu rehberde bizim için ipuçları da bulunuyor. İncelemek isteyenler için: Tate.org/ A guide to slow looking

Sonrasında hayatımıza bir gün daha eklenmiş oldu: “Slow Art Day”

Slow Art Day , sanata farklı bir açıdan bakmayı kutlayan uluslararası bir etkinliktir.

Peki nasıl mı başladı? Hemen anlatıyorum:

Phil Terry 2008'de New York’ta bir Müze’yi ziyaret etti ve her şeyi görmeye çalışmak yerine odaklanacağı birkaç parça buldu: sadece 2 resim (Hans Hoffman’ın Fantasia ve Pollock’s Convergence). Sanata yavaşça ve dikkatlice bakarsa ne olacağını öğrenmek istedi. Yukarıdaki resimlerle zaman geçirerek onlarla daha derin bir bağlantı kurduğunu keşfetti. Ayrıca bir sanat eserine yavaşça baktığında, sanata bir uzman (veya herhangi bir uzmanlık) olmadan nasıl bakılacağını ve deneyimleneceğini bildiğini keşfetti.

Bu deney, yüzlerce uluslararası müze ve galerinin katıldığı, artık her yıl gönüllülerin katıldığı bir etkinlik haline geldi. Tüm olayların ortak noktası, yavaş bakmaya ortak odaklanma ve sanata bakışınızı dönüştürebilmesidir.

Peki yavaşlamak müze gezerken, bir esere bakarken bile neden bu kadar önemli?

Bir şeye yavaş ve dikkatli bir şekilde bakmak başlı başına ödüllendirici bir süreçtir — nesne veya sanat eseri, ona ne kadar uzun süre bakarsanız o kadar ilginç hale gelir. Örneğin bazı resimler, siz onlara bakıp bir süre düşünmeden hiçbir bağlantı duygusu uyandırmaz. ‘Sadece anlamıyorum’ diyerek bir sanat eserini yargılamak çok kolay ama kendinize biraz daha uzun kalmanızı isterseniz, onunla ilgili tüm sorularınızı düşünürken biraz daha dikkatli bakın; sonuçta deneyimden daha fazlasını elde edebilirsiniz.

Peki ama nereden başlamalı?

Dünyanın her yerinden insanlar sanata yavaşça bakmak için yerel müzeleri ve galerileri ziyaret ediyor . Katılımcılar, her biri 10'ar dakikalık beş sanat eserine bakıyor ve ardından deneyimlerini konuşmak için öğle yemeğinde bir araya geliyor. Bu kadar. Basit olan amaç, sanata ve görme sanatına odaklanmaktır. Phil Terry’ye göre ise, sadece beş dakika bile “dönüştürücü bir deneyim” olabilir.

Yavaşlamak, hayatı basitleştirmek size ne hissettiriyor bilemiyorum. Bana her şeyin hızla tüketildiği bu dünyada bir an bile olsa gerçek anlamda yavaşlamak, mental anlamda dingin hissetmemi sağlıyor. Bu terimle tanıştığım ilk an, müze ziyaretlerimde bile ne kadar aceleci, her eseri görmeye çalışarak zaman geçirdiğimi fark ettim. Bir dahaki sergi gezimde her eseri görmek yerine, birkaç eseri seçerek etkileşim kurmaya çalışacağım. Aceleci yaşamadığımız, bir yere yetişmek zorunda kalmadığımız, daha da yavaşlayabildiğimiz nice günlere…

“It’s not what you look at that matters, it’s what you see.” Henry David Thoreau

İlginizi Çekebilir:

Beni Instagram ve Twitter’dan da takip edebilir, görüşlerinizi bildirebilirsiniz.

Informavore Effect

Twitter

Başka bir yazıda görüşmek üzere!

--

--

Informavore Effect
Türkçe Yayın

Bilgi tüketmek ve keşfetmek için. /Humans are informavores, feeding on information about themselves and the world around them! Instagram: informavoreffect