“Sonsuza kadar mutlu olmak ister miydiniz?”

İlkem İŞCAN
Türkçe Yayın
Published in
4 min readNov 17, 2022
Photo by Unplash, Sasha Freemind

“Hayatımın sonuna kadar yalnızca mutlu olmak istiyorum. Üzülmek, mutsuz olmak hiç bana göre değil”. Bazen farkında olmadan bu cümleleri kuruyor olabilirsiniz. Mutluluğun popüler kültür piyasasında bu kadar yoğun biçimde pazarlandığı, yaşamın olumsuz duygularının ise yok sayılıp hor görüldüğü bu dönemde çok şaşırtıcı bir durum değil tabi bu durum. Ancak biraz rasyonel çerçeveden bakmaya başlarsanız yaşamın sonsuz bir mutluluk havuzu olmayacağını, ayrıca gerçekleşmesinin sizi çok da hoşnut etmeyeceği bir dilek olduğunu fark edersiniz “sonsuz mutluluğun”.

Mutlulukla ilgili derinlikli bir yazı olmayacak bu, baştan uyarayım sizi. Bugün psikoloji biliminin farklı bir bakış açısının mutluluğa yaklaşımı doğrultusunda ilerleyeceğim, önden haberini vermiş olayım. İyi okumalar dilerim.

Öncelikle mutluluğun ne olduğunu sorarak başlayabiliriz sanırım. Nedir mutluluk? Salt bir duygu mu, bir objeyi elde etme arzusu mu ya da uzun süredir elde etmek istediğiniz bir başarının sonrasında yaşadığınız tatmin duygusu mu?

Mutluluk kaynakları her birimiz için farklı olsa da ortak olarak tarif edebileceğimiz mutluluk tanımında; mevcut koşullardan bağımsız yaşamak mümkün olmadığı için bu koşullara rağmen hissedilen bir hoşnutluk hali olarak tanımlayabiliriz sanırım. Bu da haliyle mutluluğun dışarıdan sağlanan bir kaynakla değil de içsel olarak yaşanılan tatmin olarak tanımlanabileceğini gösteriyor. Ama bugün mutluluğu birçoğunuzun da aklına geldiği üzere “herhangi bir durum ya da objenin kişiyi tatmin etmesi, haz” olarak ele alacağız.

.

Yunan filozofları Aristippus ve Aristotle’in öncülük ettiği hedonik ve eudomanik mutluluk kavramlarını tanımlayarak konuyu sizler için daha açık bir hale getirebilirim sanırım. Buna göre hedonik anlamda mutluluk negatif duyguların çok nadir yaşandığı, keyif ya da hazzın ise çok daha sık yaşandığı deneyimleri içermektedir. Buradan sadece fiziki anlamda bir haz tarifi algılamanızı istemem. Yani bireylerin öznel anlamdaki değerlendirmeleri doğrultusunda yaşamın çok farklı alanlarına ilişkin bir mutluluk tanımı da diyebiliriz. Eudomanik mutluluk ise aldığınız yüksek tatmin dış koşullardan ziyade tamamen içsel bir sürece dayandığı ve dış koşullardan olabildiğince uzak olduğu bir mutluluk tanımıdır. Burada hedonik mutluluktaki öznel iyi oluştan daha ziyade psikolojik anlamda iyi olmayı içeren bir anlayış mevcuttur. Özerklik, kişisel gelişim, öz kabul, yaşam amacı gibi başlıklar burada karşımıza çıkar.

Kısaca olası mutluluk tanımlarından bahsettiğimize göre gelelim sorduğum sorunun cevabına, yani sonsuz mutluluğun mümkün olup olmadığına. Sözü daha fazla uzatmayayım, sonsuz bir mutluluk duygusu-yine altını çizmekte fayda var. Buradaki mutluluk tanımımızda psikolojik bir öznel oluştan ziyade hazlara dönük bir tatminden bahsediyoruz- mümkün değildir.

Mesela çocukken çok arzuladığınız bir oyuncağı annenizin aldığı zamanları düşünün. İlk başta ne kadar mutlu olmuştunuz değil mi? Uğruna belki de gözyaşı döktüğünüz, uzun bir süre beklediğiniz o oyuncak işte alınmıştı. Ama ne oldu bir süre sonra, sıkıldınız. Arkadaşınızda başka bir rengi, başka bir modeli gördünüz ve bu kez elinizdekinin ne kadar sıkıcı olduğunu düşünüp bir yenisinin daha güzel olabileceğini varsaydınız. Başlarda sizin için mutluluğu ifade eden o oyuncak şimdi bir değersizlik ve yetersizlik duygusunun tezahürüne dönüştü. Yetişkinlik yıllarınıza gelelim. Uzunca bir süredir hayalini kurduğunuz lüks model arabayı satın aldınız. Arabayı almak için biraz borca da girdiniz tabi. Bu durum arabayı hem pahada hem de öznel olarak daha değerli hale getirdi. Çok mutlusunuz satın aldığınız için. Aman kaza yapmayayım, çiziği olmasın dediniz. Peki ne oldu bir süre sonra? Aynı arabanın yeni modelini gördünüz trafikte. Sizinkinden çok da farklı değildi aslında ama tesadüf bu ya, sizinkinden daha üst bir modeldi. Yine sizin için mutluluğun temsili haline gelen bir kaynak duygusal olarak sizi tatmin etmemeye başladı. Peki nasıl açıklayacağız biz bu durumu?

Photo by Unplash, Darya Tryfanava

Piyango çekilişlerinde de böyle olur. Yıllardır zor ekonomik koşullarda yaşayan bir aile birden çok zengin olur ama bir süre sonra paranın onları gerçekten mutlu etmediğini söyler. Burada sorun emin olun ne para ne de hayali kurulan araba. Duygunuzun sonsuza kadar sürmemesinin gerçek sebebi “hedonik adaptasyon”.

Hedonik Adaptasyonu bilimsel olarak tanımlamak yerine örnekle açıklamanın daha iyi olacağını düşünüyorum. Diyelim ki karanlık bir odaya gözleriniz bağlı bir şekilde girdiniz. İlk başlarda hiçbir nesneyi göremediğinizi fakat bir süre sonra yakınınızdaki nesneleri görmeye başladığınızı söyleyeceksiniz. Hedonik adaptasyon da tam olarak bu aslında. Mutluluk seviyenizin ilk olarak artacağı sonralarında ise buna alışma süreciniz olarak tarif edebiliriz. Hatta bunu yalnızca mutluluk değil diğer tüm duygularımız için de benzer şekilde açıklayabiliriz. Yani sonsuza kadar mutsuz, hüzünlü, kaygılı olamazsınız.

“Ne güzel mutlu mesut yaşıyorduk, nereden çıktı bu hedonik adaptasyon?” deyip üzülebilirsiniz. Hatta gerekliliğini de sorgulayabilirsiniz. Ama iyi haber hedonik adaptasyonun varlığı aslında psikolojik iyi oluşunuz, sağlığınız için hayati bir öneme sahip. Zihinsel ve duygusal olarak bir dengeye kavuşabilmek, geçmişi unutmadan geleceğe kucak açabilmek için zamanla tüm duygulara alışabilmemiz gerekli. Düşünsenize yıllar önce ayrıldığınız eski partnerinizin yasını tutmak sizi yeni partnerinizle yaşayabileceğiniz tüm potansiyel olumlu olumsuz duygudan alıkoyabilirdi. Kulağa çok ürkütücü geliyor öyle değil mi?

Sonuç olarak yaşamın kendi içinde tüm duyguları kucakladığını bilmek, esas olanın yaşam içindeki dinamizm olduğunu kabul edebilmek önemli ve çok değerli. Unutmamak ve belirli aralıklarla hatırlamak lazım.

Podcast yayınlarım için: https://open.spotify.com/show/172ogot7Y4RLvwOu7TI6qe?si=c42f88f1792c4cc5

Beni instagramda da takip etmek isterseniz: https://www.instagram.com/ilkemiscannn/?hl=tr

Yararlandığım Kaynaklar

BACANLI, H., & Demirtaş, A. S. (2020). Mutluluk Potansiyeli ve Ölçülmesi. OPUS International Journal of Society Researches, 15(1), 4701–4722.

--

--

İlkem İŞCAN
Türkçe Yayın

Klinik Psikolog |Çokça okur, sıklıkla konuşur, yer yer yazarım. #clinicalpscyhology