Sosyal Mantarlar
Geçenlerde izlediğim bir belgeselde mantarların tarihinin çok eskiye dayandığını ve yeryüzünün en büyük organik yapısının mantarlar olduğunu anlatmaktaydı. Mantarlar o kadar büyük yapılar oluşturmuşlar ki kocaman bir ormanda tüm ağaçların birbiri ile iletişimi sağlayan vazgeçilmez aracı konumuna gelmişlerdir. Güçlü ağaçların zayıf ağaçlara bu mantarların kökleri aracılığıyla besin yolladığı bulunmuş. Mantar dediğimizde aklımıza ormanda hemen her yerde bulunabilecek yerden bitme şeyler gelebilir. Şeyler diyorum çünkü mantarlar ne bitki alemine ne de hayvan alemine dahil ediliyor. Mantarların kendi alemleri bulunmaktadır. Mantar dünyamızda uzun yıllardır vardırlar. Hatta dinozorların soyunu tüketen meteor dünyaya çarptığında yaşamaya devam eden sayılı organizmalardandır. Mantarların hayatta kalmasıyla bitkiler ve dolayısıyla hayvanlarda büyüyüp çoğalmaya başlamışlardır. Yani buradan görüldüğü üzere mantarlar sadece yemeğe lezzet katan garnitürler değil aynı zamanda ekosistemdeki döngünün çok önemli bir parçasıdır.
Mantarların ilginç olan tarafı nedir?
Mantarlarla ilgili bu belgeselde benim ilgimi çeken en enteresan bilgilerden bir tanesi mantarların beynin yapısına benzer şekilde çok küçük mantar kökleri/dalları ile birbirine bağlı olmalarıdır. Beynimizde nöronlar birbirlerine küçük lifler ile bağlıdır ve bizi biz yapan her şey bu bağlantılar aracılığa ile olmaktadır. Derin uzay fotoğraflarına baktığımızda ise yine sanki birbirine kollar ile bağlıymış gibi gözüken büyük bulutsular görülmektedir. Yani nereye baksak birbirine dokunan, bağlı ve yalnız olmayan bütün yapılar görüyoruz. Bu birbirine bağlı şemanın insanların ilişkilerinde de olduğunu görmekteyiz. İnsan bir tek değil, başkaları ile olan ilişkileri bağlamında kendini şekillendirir ve büyür. Gelişim psikolojisi açısından büyük öneme sahip olan Lev Vygotsky çocuğun anne ve babasıyla olan ilişkisi, onları gözlemlemesi ve ebeveynlerinin desteği ile gelişebileceğini belirtmiştir. Milyonlarca ışık yılı büyüklüğündeki bulutsular, galaksiler; doğada milyonlarca kilometreye uzanan küçük yollarla mantarların kökleri; bizi biz yapan beynimizdeki hücrelerin hepsi birbirine bir şekilde bağlı ve beraber işlemektedirler. Günümüzde bizim biraz daha bireyselci olmaya yöneldiğimizi, bunu aradığımızı ya da istediğimizi görüyorum. Ancak bu ne insana ne de doğaya uygun bir davranışmış gibi gözükmüyor. Yani biz bir, tek, yalnız değil ilişkileriyle birbirine bağlı ve buna ihtiyacı olan sosyal varlıklarız. Bu nedenle sosyal ilişkiler insanın gelişimi açısından çok önemli bir ihtiyaçtır. Pandemide karantina ve daha sonrasında maskeler ile bir şekilde insanlar daha az birbiriyle iletişime geçebildiler. Bu durum çocuklarda uyaran eksikliğine bağlı bir takım psikolojik semptomlar olarak kendisini gösterdi. Mahallede, sokakta, apartmanda kim yaşıyor, komşumuz kim bunları bilmemiz, onlarla iletişime geçmemiz önemlidir. Son zamanlarda mahalle, sokak, apartman gibi kavramların birçoğunu sanal olarak görüyoruz. Bu noktada birtakım problemler kendisini gösteriyor. Bu nedenle olabildiğince arkadaşlarımızla, ailemizle iletişim halinde olmak, beraber etkinlikler yapmak ve içten, samimi ve yakın ilişkiler kurmak önemlidir. Son olarak içten, samimi ve yakın ilişkiler kurmak hem ömrü uzatıyor hem mutlu olmayı sağladığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır.
Psikoloji ile kalın…