Sosyal Medyanın Yargılama Gücü ve Adalet Arayışı

Ceylin Örenbaş
Türkçe Yayın

--

Sosyal Medya son yıllarda kullanıcıların sesini duyurmak ve farkındalık yaratmak için başvurduğu en etkili araçlardan biri.

Son yıllarda hemen hemen her gün, kadına şiddet, hayvana şiddet, istismar haberlerini duyduğumuz ve son bulmasını dilediğimiz olaylara tepkimizi sosyal medya ile veriyor, devam eden davaların seyrini değiştiriyor, cezadan kurtulanların yeniden yargılanmasını sağlıyor, dava sonucunu etkileyebiliyoruz. Bunu sadece tek bir hashtag ile yapabiliyoruz.

Son yıllarda diyoruz ama sosyal medyanın en büyük artılarından biri farkındalık yaratmak oldu. Geçmişte de bu tür olaylar oluyor ama kitlelere ulaşamıyordu. İnsanlar sesini duyuramıyor, ilgili birimlere ulaşamıyor, korkuyor yada engellerden bıkıp vazgeçiyordu.

Bir intihar vakası olarak görülen Şule Çet davası, sosyal medyada adalet arayışının ciddi bir örneğidir. Suçluların cezasız kalmaması için yapılan kampanyalar, protestolar yerini bulmuş, suçlular cezasız kalmamıştır.

Ünlü isimlerin ilgili video içerikleri, trend topic’ten düşmeyen TT’ler yetkili makamların konularla ilgili kayıtsız kalmasına imkan vermemiştir.

Geçtiğimiz aylarda Nero isimli kurt köpeğini silahıyla acımasızca öldüren Berg Elektrik Genel Müdürü Alp Erkin sosyal medyada büyük tepki topladı. Olayların bu denli büyümesiyle şirket kendisini işten çıkardığı gibi, ABD’li Eeton Corporation şirketi Türkiye’deki bayisiyle de işbirliğini sonlandırdı.

Ama bunların hiç biri ne Nero’yu, ne Tuğçe’yi, ne de Özgecanları geri getirmeye yetmedi.

Buna ek olarak 2000 yılında İngiltere’de bir pedofil tarafından kaçırılıp öldürülen Sarah Payne olayının medyada ses getirmesi sonucu, çıkarılan “Sarah Yasası” medyanın gücünün sonucudur. Bu örnekte görüldüğü gibi Medya,Yargı ve Kamuoyu üçgeni birbirini besleyen bir üçlüdür.

Peki adalet arayışında Medya Yargılaması ve Kamuoyunun belirleyici rol oynaması ne kadar doğru?

Mağdurlar arasında ayrım yapan habercilik dili, yaşlıları,çocukları bizlere ideal mağdur olarak betimlerken bir trans bireyi, evsizi yada bir seks işçisini bilinçaltımıza, hissettirmeden oluşturduğu bir yargı ile sunuyor. Tam da burada adalet yeniden sorgulanmaya başlıyor.

Halkın bilgisinin sınırlılığı, sadece medyanın kendisine sunduğu bilgilere dayanarak bir fikir sahibi olması, duygularının ön planda olması bazı konularda adaleti sekteye de uğratabilir. Abartılı ve yanlış habercilikle etkilenen kamuoyu gerçeklikten uzak izlenimlere kapılıp, yanlış kararlar verebilir.

ABD hukuk sistemine baktığımızda jürili hukuk sistemiyle halktan seçilen belirli sayıda ki kişiler belirli davalarda söz sahibi oluyor ve son sözü onlar söylüyor. Sosyal medyanın yargılama gücü de aynı bu sistemle çalışıyor aslında.

Öz olarak; Adaletin sosyal medya araçlarına gerek kalmaksızın halkın, vicdani ve ahlaki değerleri çerçevesinde, adil bir şekilde değerlendirilip sonuca varılmalı. Sosyal medya “Adalet” arayışında bir umut olmamalı.Kamuoyunun düşünceleri ve tepkisi sosyal medyada ölçümlenip ilgili karar aşamasında göz ardı edilmemeli.

--

--

Türkçe Yayın
Türkçe Yayın

Published in Türkçe Yayın

Kelimelerin gücüne inanan “Türkçe Yayın” içerik üreticiliğini desteklemek amacıyla yazarlara ve okuyuculara gönüllü destek sunan, kolaylaştırıcı bir yayındır.

Ceylin Örenbaş
Ceylin Örenbaş

Written by Ceylin Örenbaş

Dijital Eğitim Uzmanı | Hypers Academy Proje Yöneticisi | İçerik Üretici