Star Wars - Bir CGI Hikayesi

Hakan KADIOĞLU
Türkçe Yayın
Published in
4 min readFeb 9, 2017

Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Çünkü bilgi sınırlıyken, hayal gücü tüm dünyayı kapsar.
Albert Einstein

Yıl 1977. Hikaye kaldığı yerden devam ediyor.

İmkanların olmadığı bir dönemde değişimi yaratmak daima ustalık işidir. Bir sinema sever olarak imrenerek izlediğim, sonunda hayranlıkla “end title” kredi bölümü bölümünü dahi kapatmadan kendimi filmin akışına bıraktığım bir çok eser izledim. Merakım, bu şaheserlerin hep nasıl yapılabildiği ve arkasında ustalıkla işlenen bu şahane sahnelerin nasıl ortaya çıktığı ile başladı.

Yönetmen olma hayalim, en büyük düşlerim ve hayallerimin beyaz perdede hayat bulması için merak duyduğum sinema sektörüne giriş hikayesi 1999 yılında The Matrix filmiyle başladı. Hatırlıyorum da televizyonda ilk reklamını gördüğüm an nefesim adeta kesilmiş ve gözlerim fal taşı gibi açık bir şekilde ekrana bakarken, 10 saniyeliğine de olsa karşımda akıp giden o görüntülere hayran kalmıştım.

O gün bir şeylerin kökten değiştiği zamandı, o filmi muhakkak izlemeli ve o muhteşem yapıtı görmem gerekli diye kendime söylenip duruyordum. Kasabada sinemanın olmayışı nedeniyle de gitmeye imkan bulamayacağımı biliyordum, merakım sadece filmi izleme isteğinden öte, yerine oturmamış parçaların tamamlayıcısı olacağını bilmemdi.

2 yıl boyunca filmi izleyebilmek için bekledim, ve izlediğim o gün anladım ki ülkemizdeki bir çok yapıt sadece izleyiciyi aptal yerine koymak için tasarlanmış şeylerdi.

Sanat her yönüyle ele alınabilecek ve büyük küçük kesim ayırt etmeksizin yerini bulabilecek bir özveridir ama nedense bunun ülkemizde böyle olduğuna inanmak pek akla yatkın gelmiyor. Sadece yapmak, ortaya bir şeyler çıkarmak için yapılmış onca saçma filmlerin, onca anlamsız içeriklerin neden hep bu ülke insanına dayatılmaya çalışıldığını anlamakta güçlük çekiyorum. Sonrasında fark ediyorum ki istesek de öylece olamayacağı aşikar.

Tam 100 yıldır film endüstrisine yön veren bir ülke ve onun altyapısı ile kurulan kurallarla oyunu kazanmak çok ama çok zor. İmkansız olmasa da yapılacak olanlar alelen ortada iken yine de yapmamak, yapmaya cesaret edememek bir süre sonra anlamlı gelmeye başlıyor.

Biliyorum ki hayranlıkla izlediğiniz mutlak bir film var ve bu %99 ihtimalle bize ait bir yapım değil, nasıl olabilir ki! Suçladığım için değil daha çok üzüldüğüm ve bize ait bir yapıt görmek istediğim için. Çünkü başarmak o şeyi ne kadar çok istediğinizle doğru orantılıdır.

Eskiden bunun sadece maddi bir eksiklikten kaynaklı olduğunu düşürdüm ancak bugün değil, artık değil. Çünkü her ne yapıyorsanız yapın, yaptığınız o şeye olan tutkunuz, sevginiz veya aşkınız onu çok daha başka bir boyuta taşıyabilecek özveriyi de siz istemeden veriyor. Yapabiliyorlar çünkü istedikleri için, yapabiliyorlar çünkü tutku ve hayalleri var.

1977 yılında, bilgisayar ve CGI teknolojisinin olmadığı bir dönemde en gerçekçi görsel efektleri yapabilmekte anca bu hayal gücü ve sevgiyle olabilecek bir şey. Her şeyiniz olabilir, belki her şeye ulaşabilirsiniz ancak hayal gücünü satın alamaz, onsuz en yüksek zirvelerin düşünü aklınızda kurgulayamazsınız.

Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Hayal gücü ise her yere
Albert Einstein

Öyle bir karmaşa ve inançtır ki bu, onu benliğinizde hissetmedikçe asla size yanaşmaz, onu istemeniz, arzulamanız her ne kadar güçlü de olsa bazen en büyük eksik nokta sadece “Hayal Gücüdür”.

Kalite asla bir tesadüf değil, daima akıllı bir gayretin sonucudur.
John Ruskin

Hangi zamanda olursak olalım, hedeflerimiz düşlediğimiz şeyler kadar kısıtlıdır, imkanlar olmasa da hep onu yapabileceğine olan inanç olmadıkça, tüm düşünceler boşadır. Bizden iyiler çünkü sadece yaptıkları, yapabildikleri için değil, daima hikayelerine olan inançları sayesinde. Her ne kadar yıl 1977 olasa da.

--

--

Hakan KADIOĞLU
Türkçe Yayın

İdeailist bir hayalperest… Yarınlara umutla bakmayı denerken, her daim kendi arayan biri.