Starbucks Hayatınızı Değiştirebilir! | Howard Schultz

Sinyor Yazıyor
Türkçe Yayın
Published in
5 min readApr 7, 2020

Bir marka ya da bir insan hayatınızı değiştirebilir mi? Neden olmasın. O markadan sadece sattığı ürünü almadığınız ve o insanın anlattığı kadarıyla yetinmediğiniz sürece pekâlâ hayatınız değişebilir. Öncelikle size bahsedeceğim marka, markaların markası, marka nasıl olunurun en popüler cevabı;

- Starbucks.

Bu ismi duyduğunuzda kiminizin aklına kahvesinin tadı, kiminizin aklına içinde beyaz şekiller olan yeşil amblemi, o beyaz şekillerin ne olduğunu bilenlerin aklına bir deniz kızı, ismini Starbuck adlı karakterden alması sebebiyle çok azınızın aklına da Moby Dick geliyor olabilir. Şimdi biz ne anlatırsak anlatalım bu ismin bir şekilde kendini, aklımıza konumlandırmış olduğunu inkar edemeyiz ve bu çok ciddi bir başarıdır. Takdir edilesi, örnek alınasıdır. İşte tam olarak bizi ilgilendiren kısım burada başlıyor. Bu bahsettiğimiz marka, bize iyi kahveden fazlasını nasıl verebilir? Soru yanlış oldu özür dilerim. Biz kahveden fazlasını nasıl alabiliriz? Aldığımdan değil, almaya çalıştığımdan dolayı size yardımcı olmak isterim.

Günümüzde farklılıklara ne kadar saygı gösteriyoruz hiç düşündünüz mü? Bizimkinden farklı olan cinsel tercihlere, siyasi görüşlere, kararlara, düşüncelere… Ne kadar saygı gösteriyoruz? Okurken bile o saygının yetersizliği kafanızda canlanmış olmalı. İşte az önce bahsettiğim bu dev marka, felsefesinin tam merkezinde farklılıklara saygı göstermeyi barındırıyor. Bu felsefenin, bu düşünce yapısının ve dünyaya yayılmış binlerce şubesiyle bu markanın arkasında ise kaçırılmaması gereken bir insan var;

  • Howard Schultz.
Howard Christopher Herman Schultz, Amerikalı iş adamı.

Onun hikayesini Pazarlamacı olarak işe başladığı Starbucks’ı beş yıl sonra satın alıp 40 yıl boyunca markaya hizmet vermiş bir adam olarak tek cümlede özetlersek, hem bu hikayeye hem de kendimize yazık etmiş olmaz mıyız?

  • “Kardeş sen ne anlatıyon ya! Paran kadar kralsın şu dünyada!”
  • “Para olmadan olmuyor bu işler be abi.”
  • “Bu hikayeler Türkiye için geçerli değil! Bunlar anca yabancı ülkelerde işe yarar.”

Hatta….

  • “Gereksiz hikayeler, bunları herkes biliyor! Hayatta risk alırsın, başarılı olursan hikayen yazılır, olmazsan da salak derler…”

Gibi yorumları gördüm ve buna benzer yorumlar olacağını da tahmin ediyorum. Bu sebeple Schultz’un annesinin ev hanımı olduğu, babasının kamyon şoförlüğü yaptığı ve iki kardeşiyle yoksulluk içinde yaşadığı bir dönemden geldiğini en başından belirtmek isterim.

Schultz daha çocukken, bu durumdan kurtulmanın zor olacağını çok iyi biliyordu. Muhakkak o bu durumdayken, hikayesini duyduğu çok insan vardı. Ama o hiç verilmemiş bir mücadeleden vazgeçip umutsuzca yorumlar yapmak yerine çalıştı. Çok çalıştı. Çalışmaya ilk kez 12 yaşında başladı. Önce gazete dağıttı, ardından garsonluk ve komilik yaptı. 16 yaşında bir kürkçü dükkanında çalışırken, başarılı olmanın yollarını düşündü ve buldu!

Başarıya giden yol… Yine “çok çalışmak”tı.

Schultz o yolu çok doğru yürüdü ve bir üniversiteden burs kazanıp, orada iletişim bilimleri okudu. Mezun olduktan sonra hemen Starbucks’ı almadı. Üç sene Xerox firmasında satış danışmanlığı yaptı. Daha sonra Hamamplast şirketi altında ev ürünleri sattı. Bununla yetinmeyip Starbucks’a kahve makineleri ve kahve öğütücüleri de sattı. Bir gün Starbucks’ın ofisine gidip ilk kahvesini içtiğinde, kahve işinin bir parçası olmak istediğine karar verdi. Daha sonra Starbucks’a defalarca başvuruda bulundu ve en sonunda şirketin o zamanki sahibi Jerry Baldwin’i ikna etmeyi başardı. Önceki işinin yarı maaşına, Starbucks’ın pazarlama müdürü oldu.

Bir İtalya seyahatinde insanların kahve içmek için buluştuğunu, kafelerde vakit geçirdiğini gördüğünde, kahvenin sadece içilen bir şey olmadığını, aslında sosyal bir olgu olduğunu farketti. Döndüğünde ise, Baldwin’e kahveci dükkanları açması yönünde bir teklif götürdü. Baldwin kabul etmedi. Schultz bunun üzerine istifa etti ve kendine bir kahveci açtı. İlk gün 300 müşterisi oldu. Starbucks ise bir yıl sonra yönetiminin altından kalkamadı. Şirket satışa çıkarıldı ve Schultz ona destek olacak yatırımcıları bulup, üstüne biraz da banka kredisi ekleyerek Starbucks’ın sahibi oldu. Sonrası ise, hepimizin bildiği hikaye işte… Marka bugünkü halini alarak, çağ atladı. Hepimizin bildiği hikayelerin bu kadar kısa olması da biraz üzücü tabii ki.

Şimdi bu anlattığım adama ya da hikayesine saygı duyduysanız, hayatla ilgili vermiş olduğu 10 tavsiyenin de size altın değerinde geleceğini düşünüyorum.

1- Girişimcilik Hakkında

“Girişimcilik herkes için uygun değildir. Yükselişte olduğunuz vakit çok kazandırsa da, işler yolunda gitmediğinde her şeyinizi kaybedebilirsiniz. Bunun yanı sıra, birçok şeyden de feragat etmeniz gerekir. Ancak her koşulda işe olan sevginiz, yaşadığınız acıları hafifletecektir.”

2- Tutku Hakkında

“Tutku ile yaklaştığınız her şeyin mükemmel olması kaçınılmazdır. Başkalarının ne dediğine kulak asmayın. Onlar ‘olmaz’ deseler de siz hayal etmeye devam edin. Ancak bunu yaparken, dikkati de elden bırakmayın.”

3- Korku Hakkında

“Hayatta bazı zamanlarda ortak bir akla ihtiyaç duyarız. Güvendiğimiz insanların düşünceleri ve önerileri belki de seçimlerimizin gidişatını belirler. Ancak kendinizi korkuya yenik bırakarak, sağlam adımlar atmaktan kaçınmayın.”

4- Liderlik Hakkında

“Eğer liderseniz, en korku dolu anlarda bile diğerlerine önderlik etmek zorundasınız. Siz kendinizi güvende hissetmeseniz bile, karşınızdakilere güven aşılayabilmelisiniz.”

5- Özgünlük Hakkında

“Dünya her konuda hızla gelişiyor. Bu noktada toplumlar alışılmışa değil, yeniliklere kendilerini açıyorlar. Gerçek ve sürdürülebilir olmayı hedefliyorsanız, işlerinizi reklam kampanyaları üzerine değil, insanlar üzerine kurun.”

6- Dayanıklılık Hakkında

“Her işletme sarsıntılı zamanlar geçirebilir ancak devamlılık istiyorsanız, yıkılmadan yolunuza devam etmelisiniz. Problemleri öngörmek ve olası sorunları hızlıca çözmek, yapacağınız en iyi şey olacaktır.”

7- Akıl Hocalığı Hakkında

“Eğer gerçekten güvendiğiniz, iyiliğinizi istediğinden emin olduğunuz ve sizi doğru yönlendiren biri varsa, ona zayıf noktalarınızı söylemekten korkmayın. Bir şeyi bilmiyorsanız, bilmediğinizi kabul edin ama ilk olarak zayıf noktanızın farkına varın. Tavsiye almaktan korkmayın.”

8- Kararlılık Hakkında

“Benim hikâyem sabır, yetenek ve şans üzerine kuruldu. Olmasını çok istediğim şeyler için savaştım ve hayatımı ellerimin arasına aldım. Her şeyi öğrenmek istedim. Korku başta beni ürkütse de üstesinden geldikçe ‘ben’ oldum. Aşılamaz olan dağların üstesinden geldikçe, her şey daha mümkün görünüyor.”

9- Büyüme Hakkında

“Şirketler büyüme aşamasında başarısız olmuşlarsa, muhakkak bazı insanlara, sistemlere ve süreçlere yatırım yapmamışlardır. Doğru yerde, doğru hamleler yapmaktan kaçınmayın.”

10- Takım Çalışması Hakkında

“Tek başınıza yol almaktansa, takım olarak ilerlemek her şeyi çok daha olabilir kılar. Ortak amaca tutkuyla bağlanacak kişilerle daha sağlam ilerleyebilirsiniz.”

Ben bir insanın başarılı olma isteğinin önünde hiçbir şeyin duramayacağını, dursa bile fazla dayanamayacağını düşünenlerdenim. Schultz kendini ait hissettiği işi keşfetti ve çok az insanın karşılaşacağı bir potansiyel gördü. Şimdilerde gördüğü şey ise elleriyle yarattığı markadan ayrılma zamanının geldiği… Schultz gördüğü şeyin peşinden giderek yine bizi yanıltmadı ve geçtiğimiz aylarda Starbucks’a veda etti. Biz ise, bunca hikayenin, tavsiyenin, tecrübenin içinden kendimize bir şeyler katamayacaksak, hayatımız boyunca bir kahveden fazlasını alamayacağız demektir.

--

--

Sinyor Yazıyor
Türkçe Yayın

Bu hikayenin sonunda, sessiz kalıp saklayanlar değil, yazıp paylaşanlar kazanacak.