Suçluluk Duygusu Üzerine

Didem Boz Kaya
Türkçe Yayın
Published in
2 min readDec 28, 2023
Photo by Callum Skelton on Unsplash

“Gerçek” suçluluk bir başkasına işlenen “gerçek” bir suçtan kaynaklanır.

“Varoluşsal terapide “suçluluk” yanlış bir şey yapma duygusuyla ilişkili duygu durumuna gönderme yapan geleneksel terapideki anlamından farklı bir anlam üstlenir. Anksiyete ve buna ek olarak bir kötülük hissi olarak tanımlanmış yaygın ve bir hayli rahatsız edici bir durumdur.

İnsanın eylemlerinin sorumluluğunu tam olarak üstlenmesi kaçış yollarını azaltarak suçluluk alanını genişletir. Artık “öyle demek istemedim”, “kazayla oldu”, “elimde değildi” deme şansınız yoktur. Olan olmuştur, suçluluk kavramı “sorumluluk” alanınızı genişletir. Hatta sadece başkalarına karşı değil kendinize karşı suç işlemekten de sorumlusunuzdur.

Özümüzden her ayrılış, kendi doğamıza aykırı olarak işlediğimiz her suç, kendini bilinçdışımıza kaydeder ve kendimizi küçük görmemize neden olur.”

Öyleyse potansiyelimizi nasıl bulacağız, kendimizi nasıl tanıyacağız, yolumuzu kaybettiğimizi nasıl fark edeceğiz…Heideger, Tillich, Maslow, May bu soruya aynı yanıtı veriyor: Suçluluk ve anksiyete! Bilincin çağrısı yoluyla.

Varoluşsal suçluluğumuz bizi kendimize dönmeye çağıran bir rehber olabilir mi? Aziz Augustinus’tan şu göndermeye bir bakın: “İçimde kendimden daha fazla kendim olan bir ben var.” Peki o ben, içimizde yürüyüp yoluna devam etmek isterken, yaşadığımız pişmanlıkları ve o içten içe bizi yiyip bitiren suçluluk duygusunu kim yaratıyor olabilir? İnsanı anlamak ne zor!

Hiç pişman oldunuz mu?

Kınadınız mı kendinizi?

Kendinizden nefret eden, kendinizi aşağılayan bir iç ses duydunuz mu?

Hayatı boşa harcamış olma hissi, hiçbir zaman diğer yoldan gitseniz ne olduğunu bilemeyecek olmanın verdiği pişmanlık peki?

Hayat, ihtimaller denizi. Çoğu zaman da kararlarımızı alırken rasyonel değiliz. Sürükleniyoruz. Bilinçle attığımız adımların arkasında haberimiz bile olmayan duyguları, birikimi, bilinçaltının ayak seslerini duymuyoruz. Peki bu ihtimaller denizinde gerçekten kim olduğumuzu ve ne istediğimizi nasıl fark edeceğiz? Sanırım o küçük suçluluk ve pişmanlık hislerinin izini sürerek.

İçimizde bir yerde saklanmış, normları reddeden, o kapının ardında ne olduğunu hep merak eden, o keşifçi, bazen saldırgan ama çoğu zaman kalbinizin ta içinde yer alan yaramaz sesi dinleyerek.

Joseph Campbell’in dediği gibi girmekten korktuğumuz o “mağara” belki de aradığımız “hazine”yi saklıyor.

Suçluluklarımız yolumuzu aydınlatsın.

Didem.

Kaynak: Irvin Yalom- Varoluşsal Psikoterapi.

--

--

Didem Boz Kaya
Türkçe Yayın

Instagram: isteherseyhikaye ; Linkedin: Didem Boz Kaya