Sveti Stefan Kilisesi

İlayda Yağmur Derviş
Türkçe Yayın
Published in
3 min readAug 7, 2021

Bu yazım ilk olarak 29 Mart 2021 tarihinde Kampüste Ne Var’da yayımlanmıştır.

Önce kilisenin konumunu belirtelim; Balat, Fatih, İstanbul’da, Altın Boynuz’un karşısında Haliç’in her noktasından görülecek şekilde inşa edilmiş bu kilise orada beyazlar ve altınlar içerisinde dikiliyor. Dışarıdan bakınca bile o kadar ilgi çekici ki, harika görünüyor.

Kilisenin Tarihi

Bulgarlar 19. Yüzyılda Rumca değil kendi dillerinde ayin yapabilmek için Rum Patrikhanesinden ayrılarak kendilerine bağımsız bir kilise yapmak istiyor. 1849’da Osmanlı Bulgar cemaatinden ve milletvekili olan Stefan Vogoridis, Bab-ı Ali’den kilise için izin alıp, evini hibe ediyor. Bu şekilde Bulgar Eksarhlığı açılıp karşısına ahşap bir kilise yapılıyor. Bunun adı Sveti Stefan “Aziz Stefan” olarak belirleniyor, daha sonra bu ahşap kilise yandığı için yerine Demir Kilise yapılıp, aynı isimle yaşamaya devam ediyor. Bu sırada Rum Patriğini reddeden Bulgarlar, Fener Rum Patriği tarafından aforoz ediliyor.

Kilisenin inşa edilmesiyle birlikte Bulgarlar, Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk defa ayrı bir dini cemaat olarak tanınıyor.

Kilisenin İnşaası

Sveti Stefan Kilisesi, Demir Kilise, 1898 yılında tamamen dökme demirden yapılmış, daha sonra parçalar halinde İstanbul’da birleştirilmiştir. Kilise yapımında kullanılan demir 500 ton civarındadır. İstanbul’a geldikten sonra, çürümesin diye Brezilya’dan getirilen su içerisinde yaşayan bir ağaçtan yapılmış 325 kazıkla Haliç’e çakılmıştır. Kilisenin kubbe ve miğferleri altın, kilise üzerindeki haçlar ise altın işlemedir, mihrap ise ağaçtan yapılmıştır. Kilisenin en büyük çanı yaklaşık 400 kilodur ve Avusturya’da değil, Rusya’da dökülmüştür. Kilisenin ilk katında muhteşem resimler de bulunuyor, kendi çektiğime de göz atarsanız eminim aynı fikri paylaşırız. Bu kilise ikonları Rus ressam Lebedev tarafından yapılmıştır.

Sveti Stefan Kilisesi’nin neo-gotik, neo-barok havasının mimarı Hovsep Aznavour’dur ve inşaatçı firma Avusturya’da bir şirket olan Rudolf von Wagner’dir. Kilise 8 Eylül 1898 günü Ekzart Yosif tarafından Slavca kutsanarak, ibadete açılmıştır. Daha önce aforoz etse de, Patrikhane kiliseyi 1945 yılında kabul ediyor.

Dünyada tek ayakta kalan demir kilisedir. Dünyada Sveti Stefan dışında 2 tane daha demir kilise bulunsa da Arjantin ve Avusturya’da bulunan kardeşleri iyi muhafaza edilemediği için tek kalmıştır. Dünyanın her yerinden insanları çekmesinin sebebi olan özelliklerinden biri de budur. Mesleki açıdan ilgimi çeken kısmı tamamen dökme demirden yapılmış olmasıdır. Deniz kenarında sürekli tuzlu suyla temasta olması nedeniyle haliyle korozyona uğramaya başlıyor. Aynı zamanda bulunduğu konum nedeniyle de bir süre sonra kaymaya başlamış, 2006’da Bulgar Hükümeti ve cemaatinin İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle ortak çalışması ile bir restorasyon çalışması yapılmış ve bunun önüne geçilmiştir. Tek başına kalmış olması üzücü olsa da en azından Sveti Stefan Kilisesi’ni korumak için çabalayabiliriz, bu eserin de dünyadan silinmesi büyük bir kayıp olur. Bence gidip görmeli keyfini çıkarmalısınız, Balat’ta gezip görülecek harika eserlerden biri Sveti Stefan Kilisesi’dir.

--

--