Türkiye’de Liderlik Anlayışı ve Kültürel Altyapısı

Hamdican Gülgen
Türkçe Yayın
Published in
4 min readMay 22, 2019

İçinde bulunduğumuz coğrafyadaki liderlere baktığımızda yüksek oranda güçlü ve yalnız bir liderlerin hayatımızın her yerinde olduğunu görmek mümkün. Peki neden? Neden dünyanın pek çok yerinde kullanılan yatay hiyerarşi, otonom gruplar ya da agile çalışma grupları bizim ülkemizde bu kadar yaygın değil?

Photo by Tolga Ahmetler on Unsplash

Geert Hofstede kültürü şöyle anlatır, kültür tek başına tanımlanması mümkün olmayan ancak karşılaştırmalar yapılarak anlamlandırılabilinen bir kavramdır. Bir kültürü tek başına tanımlamak ve yorumlamak kişinin içinde bulunduğu kültürel bakış açısının dışına çıkamayacağından hatalı olacaktır.

Ben de bu yazımda Hofstede’den aldığım referansları bu doğrultuda kullanacağım.Hofstede’nin araştırmasında bu kültürlerin her birine yapılan çalışmalar sonucunda kategori kategori puan verilmiş, bu puanlar ülkelerin dünya ortalamasına göre konumlarını bize göstererek, kültürel olarak yerini yorumlamımıza olanak sağlıyor. Her ne kadar kültürün bu kadar geniş skalada genelleştirilmesi araştırmanın eleştirilen birisi olsa da, ülkelerin kültürel kavramlarının karşılaştırılmasında bize yardımcı oluyor.

Tek lider anlayışının Türkiye’de bu kadar kabul görmesinin sebebini sadece kültürel ögelere bağlamak biraz indirgemeci bir davranış olacağından yazımda bu kavramların sadece kültürel boyutlarını inceliyor olacağımı da belirtmek isterim.

Öncelikle Hofstede’nin kavramlarından bu konuda en dikkat çekeni Uncertainty Avoidance yani Belirsizlikten Kaçınma maddesinin skorlarına bakalım. Türkiye’nin bu maddede 85 gibi diğer ülkelere göre çok yüksek bir skoru olduğunu belirtmeliyim. Peki bu belirsizlikten kaçınma ne anlama geliyor?

Belirsizlikten Kaçınma kişilerin belirsizlikle karşılaştıklarında karşılaştıkları stres ve bu durumlara verdikleri diğer tepkileri açıklayan bir kavram. Kavramla ilk karşılaşıldığında aslında memleketteki insanların belirsizliğe alışkın olduğunu ve hayatımızın neredeyse parçası haline geldiğini düşünmek mümkün. Ülke olarak belirsizlikler, beklenmedik olaylar gerçekten de hayatımızın bir parçası. Gerek iş hayatı, gerek siyaset, gerek sosyal anlamda uzun vadeli planların popüler olduğunu söyleyemeyiz. Nasıl oluyor da bu puan bu kadar yüksek? Bir de bu puanın liderlikle ne alakası var?

Photo by Daniel Burka on Unsplash

Belirsizlikten kaçınmanın yüksek olduğu kültürel gruplarda bu belirsizlikler kişiler üzerinde stres oluşturur ve kişiler bu stresi üzerlerinden atabilmek için suçu ya da yükü başka bir yere kanalize etmek isterler. Türkçe’deki belirsizlik içeren durumlara verdiğimiz cevaplarda bunun etkisini büyük oranda hissedebiliyoruz. Beklenen bir durum gerçekleşmediğinde ya da tam olarak kestiremediğimiz noktalarda İnşallah vb. kelimeleri kullanmayı tercih ediyoruz. Burada aslında belirsizlikten kaçıp bunun üzerindeki tüm nedenleri, sebepleri insan üzerinden alıp yüce bir varlığa yüklemeyi tercih ediyoruz. Yüce bir varlığa yüklemeyi tercih etmediğimiz durumlarda var; gerçekleşen sıkıntılar ve beklenmedik durumların büyüklüğü, bizi yüce bir varlığa bu suçu yüklemekten alıkoyuyor, onun yerine komplo teorileri, rakip şirketler ya da gizli güçlere suçu atmak olarak karşımıza çıkıyor.

İş hayatında ve siyasette de kişiler kendi aldıkları kararların altında ezilmektense bu belirsizliği bir kişiye, bir lidere atmayı tercih ediyorlar. Türkiye tarihinde güçlü ve yalnız liderlerin çıkış tarihlerine bakıldığında, her zaman geleceğin karanlık olduğu ya da kestirilemediği zamanlarda bu liderlere rastlamak mümkün. Bu şekilde daha az stres ve daha az sorumluluk hissiyle rahatlamaya çalışıyorlar. Aldıkları risklerin ve verdikleri kararların sonuçlarını öngöremedikleri zamanlarda bu liderlere suç atmak kişileri stresten uzak tutuyor.

İş hayatında, bu tarz liderlik yapan kişilerin dikkat etmesi gereken noktalardan birisi de aslında yine bu liderlere ihtiyaç duyulmasındaki sebeple aynı; bu kişilerin lider olmasını sağlayan belirsizlikler, başarılı olduklarında tüm başarıyı sahiplenmelerini sağlamakla beraber tüm başarısızlıklarda da tüm sorumluluğun ve faturanın onlara yıkılmasını da içeriyor.

Bu belirsizliklerin çoğalması ve liderin aldığı kararların belirsizlikleri artırması da sonuç olarak o liderin, liderlik ettiği grup tarafından liderliğinin sorgulanmasına ve gözden düşmesine sebep olur.

Ülkemizdeki liderlik anlayışını kültürel boyutların sadece bir tanesi ile açıklamak ve bunun tek sebep olduğunu iddia etmek bence yanlış olmaktan çok bilgisiz olmanın sonucu olabilir. O yüzden bu yazılanları liderlik anlayışının bir sebebi olarak görmek doğru olmaz. Benim yazdığım sadece pek çok var olan kültürel boyut + toplumsal etkenin sadece bir tanesinin liderlik anlayışına olan etkisi olarak düşünülebilir. Umarım sizleri kültür ve liderlik konusunda düşündürücü birkaç dakika geçirebilmişimdir. Konu hakkındaki yorumlarınızı lütfen aşağıda paylaşın.

Facebook | Twitter | Instagram | Slack | Kodcular | Editör | Sponsor

--

--