Türklerin Antik Çağ Temsilcileri : İskitler

Ayşegül Gedik
Türkçe Yayın
Published in
4 min readDec 5, 2020

Türkler, hep Anadoludaydı ! Öğretilenin aksine, 1071 Malazgirt’ten çok önce, Türkler hep buradaydı.

İskit İmparatorluğu, Türkler, Anadolu

Atamız Mustafa Kemal Atatürk, Türk Tarih Kurumu’nu kurduktan sonra yaptığı ilk işlerden biri, nesillerin Türk Tarihi’ni kapsamlı öğrenmesi için Türklerin geçmişinin doğru kaynaklardan hakiki haliyle kayıtlara geçmesini sağlamaktı ve bu bağlamda Türk Tarih Kurumu’na ilk incelettiği devlet, İskit İmparatorluğu olmuştur.

Ancak Atatürk’ün vefatından sonra, bu araştırmalarda görüş ayrılıkları çıkmış ve maalesef tarih kitaplarına 1071 Malazgirt bilgisi geçince ne Sümerler’den, Göktürkler’den ne de İskitler’den bahsedilmiştir. Atatürk’ün başlattığı yolda neden ilerlenmediği sorusu ise ayrı bir tez konusu olabilir! …

Neyse ki, arkeolojik kazılarda kalıntılar bulunuyor da delil teşkil ediyor. İskitlerin, en eski ön Türk kavimlerinden biri olduğunu gösteren en önemli delillerden birkaçı, kurganlar (İskit mezarları), Homeros’un İlyadası ve ünlü tarihçi Herodot’un yazdıklarıdır.

Gelelim İskit Tarihine…

Ön Türkler, çağlar boyu hep Anadoludaydı

İskitler, kökenleri Sümerler’e dayanan ve Sümerler’in tarih sahnesinden silinmeleriyle batıya göçen Ön Türk toplumlarından bir tanesidir. Yunan kayıtlarında Skytai, Asur kaynaklarında İşkuza, Pers kaynaklarında ise Sakalar olarak yer alırlar.

Tarihin ilk dönemlerinde ortaya çıkan ve Orta-Asya’dan hareketle Avrupa’ya gelen ve burada yaygın bir imparatorluk kuran İskitlerin, Türk olduğu konusunda birçok tarih kaynağı hemfikirdir. Tarihin ilk dönemlerinin en büyük imparatorluğunu kurmuş olan İskitler yani Türk Sakalar, Atatürk’ün de haklı olarak belirttiği gibi Avrupa’ya gelen ve ilk Avrupa devletini kuran Türklerdir.

İskitler kendi bölgelerinde, zamanlarının en ileri uygarlığını kurmuş olmalarına karşın, sonraları çeşitli nedenlerle imparatorluk dağılmış ve halk başka ülkelere göç etmiştir.

İskitler’in Türk olduklarına dair en önemli kanıt, kurganlardır. Ölümden sonraki hayata olan inancı simgeleyen kurganlar, devlet büyüklerinin mezarlarını korunaklı hale getiren anıtlardır. Hizmetkarlarının mezarı ise kurganların yakınına konumlandırılmıştır.

İskitler ile yakın ilişkiler kurmuş olan ve bunu yazılı belgelere de döken Yunanlılar (Grekler), bu topluluk için pek çok bilgi vermektedir. Medeniyetler Tarihi konusunda bir otorite olarak kabul edilen Herodot da İskitler döneminde yaşamıştır. Ünlü tarihçi İskitler’in Türk olduğuna dair önemli kanıtlar sunmuştur.

Herodot, İskitler’in, kültürel vasıfları ve fiziksel görünüşleri itibariyle Persler’e hiç benzemediğini ortaya koyar.

İskitlerin Türk olduğunun en eski delili Homeros’un İlyada’sıdır!

İlyada’nın 13. Bölüm’ünde Zeus, Troye Savaşı’nı seyrederken daha ötelere “at sütü içenlerin ülkesi”ne bakar! İlyada’nın Fransızca çevirisini yapan R. Flaceliere, “Notlar” bölümünde “At sütü içenler”i İskit kabileleri olarak açıklar!

Tıp ilminin kurucusu Hipokrat da, havanın ve iklimin insan sağlığı üzerindeki etkisini anlatırken İskitlerden uzun uzun bahseder… Ancak Batılı tarihçiler bu konular geldiğinde Hipokrat’tan da, Homeros’tan da söz etmemeye özen gösterirler.

Bizanslı Zemarkos imparatoruna, Türk hakanının Orhon alfabesiyle yazılı mektubunu sunarken şöyle der:

“Bugün Türk adını verdiğimiz millete eskiden İskit denirdi. Bu mektup da İskit harfleri ile yazılmıştır.” (28)

İskit sanatı tıpatıp Etrüsk sanatına benzer. Hunların sanatı ise İskitlerin devamıdır. İskitler, Herodot’a göre M.Ö. 600’lerde Anadolu’yu fethetmiş ve 28 yıl yönetmişlerdi.

Önemli bir detay…

Genetik bilim ışığında elde edilen bilgiler İskit genlerinin melezleşmeksizin, Türk coğrafyasında bulunduğunu ortaya koymuştur. Onların İç Asya’dan Anadolu’ya gelişlerini, göç hareketleri ve Kafkasya-Anadolu hattındaki kurganları inceleyen Dr. J.D. Kimball, İskitler’in kadın savaşçıları üzerinde araştırmalarda bulunmuştur. İskitler tarihe altın ustası olarak geçmişlerdir. Yarattıkları eserlerden altın elbiseli kadın bir dünya hârikasıdır. Pazırık kurganından çıkan Pazırık Semer halısı , Türk halı sanatının şaheserlerinden biridir ; Batı, bunu hemen İran kültürüne bağlamak istemiştir. Fakat, halının ortasında 24, iç çerçevesindeki 62 sayısında OQ-OĞ damgaları 2’nci iç çerçeveyi süsleyen 65 adet ÖG-AT damgası vb… halının Öz-Türk eser olduğunu ispat eder.

İskit Türklerinden söz ederken ilk Türk kadın hükümdar, Tomris Hatun’dan bahsetmemek olmaz.

Türk kültüründe kadının yeri diğer milletlere göre çok farklıdır. Kadınlar ikinci planda görülürken Türkler, kadına hakanın yanında ver vermiş, karar mekanizmalarında söz sahibi yapmıştır. Hatta hükümdar bile olmuşlardır. İşte onların en ünlüsü Tomris Hatun’dur. MÖ 6 yy’da yaşadığı varsayılan Tomris Hatun, ilk kadın Saka kraliçesidir. Ordusu ile beraber Perslere karşı yoğun savaşmış ve galibiyetler kazanmıştır.

İskitlerin değerli maden işlemeciliğinde usta olduklarını tarihi kazılarda bulunan eserlerden anlıyoruz.

Savaş ve av sahneleri altından takılara, süs eşyalarına ve zırhlara konu olarak işlenmiştir, bu da bu konuda ne kadar becerikli olduklarını gösteriyor.

Bundan çıkan sonuç; İskitlerde Türk kadınlarının hem sosyal hem siyasi hayatta ne kadar etkili ve görünür olduğudur. Osmanlı’da olduğu gibi perde veya kafes arkasından meclise katılmaz Türk kadını! Başka toplulukların örf ve adetleri dayatılarak tarih boyu Türk kadını başka bir şekle sokulmaya çalışıldı ne yazık ki. Eşinin sözüne uymayı, dinle karıştıran bu kadınların da bir gün aymasını umarak araştırma yazımı burada tamamlıyorum.

Maalesef okul kitaplarına Türklerin Anadolu’ya 1071’de ilk kez ayak bastığı bilgisiyle büyüdük, ancak bütün Asya ve Anadolu, Türk Tarih ve Arkeoloji uzmanları tarafından yeniden özellikle bizatihi incelenmelidir. Yanlış empozelerden sıyrılıp, her alanda doğru bilginin gün yüzüne çıkmasını ve yeni nesillerin gerçek Türk Tarihini öğrenerek büyümesini umud ediyorum.

--

--