Tahammülsüzlüğün Sebebi

Çağla Hezer
Türkçe Yayın
Published in
3 min readJan 9, 2020

Ben ne yazık ki çoğu insanın birbirinden nefret ettiğini düşünüyorum. Aslında bu düşüncemi kanıtlar nitelikte bir sürü tezler var. Öyle ki karşılıksız sevgiye ulaşmak, çok paraya ulaşmaktan daha zordur. Paraya elbet ki ulaşılacak birçok yol vardır ancak karşılıksız sevgi tamamıyla elde edilmesi zor bir değerdir. Özellikle kendim için düşündüğümde, muhtemelen coğrafyanın bir kader olmasıyla beraber çağın getirdiği toplumsal olayların sebebi ile olacak ki tahammülsüz, sabırsız ve pireyi deve yapan bir insana dönüştüm. Bazen ufacık bir şey için nasıl olurda bu kadar sinirlenebilirim diyorum. Ama kendimi asla yadırgamıyorum. Çünkü beni bu hale getiren kişi asla ben değilim. Benim kişilik özelliğim, karakterim, aile faktörüm asla bu durumun bir nedeni olamaz. Beni bu denli tahammülsüz yapan şey; insanlar… Klişe ama kimse mükemmel değildir. Bende mükemmel değilim. Dedikodu yaparım, zaman zaman yalan söylerim(çoğu insan zorunda kaldım der sıvışır), zaman zamansa bencilimdir. Var illaki bizde de bir şeyler… Ama sende dedikodu yaparsın, sende yalan söylersin… Masumiyet insanlar için uzak bir kavram artık.

Buraya kadar tamamız. Hepimizin iyi olmayan birçok ortak özelliği var. Lakin bir de kötü insanlar var. Sürekli kafası kötüye çalışan insanlar. Birisinin mutsuzluğunu görünce mutlu olan, arkadan kuyu kazan, insanların yarasını kaşıyan, toplum kurallarını göz göre göre hiçe sayan, hatırnaz olmayan, sevgiyi hiç eden insanlar… İşte beni bu hale bu insanlar getirdi. Yalnızlığı sevdirdi hatta arzu duymamı sağladı. İnsanlar eskiden yalnızken depresyona giriyordu. Şimdi yalnızlık bir lüks oluverdi. Yani en azından benim için öyle. “Az insan çok huzur” sözü de buradan geliyor olmalı…

Herkes bir noktada bencildir. Büyük olasılıkla herkesin ilk önce kendisini düşüneceği bir konu mutlaka vardır. Bu yüzden değerleri kurulu bir JENGA’ya benzetirsek onu ayakta tutan güveni çekip her şeyi yıktılar. İşte bu yüzden sayılı insan güveninden, güvenemediğim günlük hayatta defalarca yüz yüze geldiğim insanlar karşısında çok çabuk sinirlenir oldum. Kimin nereden bir kötülük geleceği belli değil. İnsana en büyük zulmü insan yapıyor. Vicdan duygusu yerini menfaate bıraktı. Bunların sonucunda oluşan tahammülsüzlük aslında bir savunma mekanizması olarak evrimleşti.

Annemin evi tam caddeye bakar. Bir gün odanın bir köşesinde kıvrılayım biraz gözlerimi dinlendireyim dedim. O an fark ettim ki tam 60 saniyede 32 kere korna çaldı. (Trafiği yoğun yolu saçma olan bir cadde) 1 saat boyunca 1920 defa korna çaldıracak kadar tahammülsüz varlıklarız. Aynı caddede arabasını garaj çıkışına park eden bir adamın kuralsızlığı neticesi, garaja giremeyen başka bir adamın elinde sopayla duran arabanın tüm camlarını kırması, neden tahammülsüz olduğumuzun bir göstergesi olabilir. Cam kırması etik olmasa da, aslında insanları bu noktaya getirenlerin yine insanlar olduğunu görebiliyoruz.

O yüzden ki oturdum biraz kafa yordum. Tahammülsüzüm deyip suçu insanlara atıp yola devam mı etmeliyiz diye? Sonra dedim ki, aslında biraz ehlileşmeliyiz. Ben ehlileşirsem-sen ehlileşirsen belki bu sefer iyi bir şeylerin nedeni olabiliriz. Belki tahammülsüzlüğün değil de kibarlığın ya da iyiliğin sonucu haline geliriz. Belki dedikodudan uzak durursak, iyi düşünceyi moda haline getiririz. Belki de karşılıksız sevmeyi öğrenebiliriz. Toplum tarafından saygı duyulmak önemli tabi ama önceliği belki öz saygıya veririz. Bence denemesi bedava…

Ufacık bir not; sizlerin yazdığım her yazımı onaylaması, alkışlaması beni inanılmaz motive ediyor. Sizlerle aynı düşüncede olmak, aynı düşünceye sahip insanlarla yolumun kesişmesi mutluluk verici… Bu nedenle, yazılarımı takip edip beni onurlandıran tanıyıp tanımadığım herkese teşekkür etmek istiyorum…

--

--

Çağla Hezer
Türkçe Yayın

“They told me I was a wild and dangerous woman. I am telling the facts. The facts are also wild and dangerous