Tanrı’nın Son İş Günü

Ayşe Nur Alagöz
Türkçe Yayın
Published in
5 min readDec 19, 2018
unspalısh

Her zamanki gibi erkenden uyandı. Kahvaltı yapmak istemedi canı bu sabah. Normalde kahvaltıdan sonra çıktığı sabah yürüyüşünü bugün kahvaltının önüne aldı. Sokağın karşısındaki küçük müstakil binanın yerine bir cafe açıldığını duymuştu dün otobüste. “Belki bir sabah kahvesi için oraya uğrayabilirim” diye düşündü. Kapısından, ellerinde kahvelerle aceleyle çıkan insanları görünce bir kez daha düşündü, kahvenin önceden uzun uzun sohbet eşliğinde keyifle içilirken, ne zaman sabahları insanların aceleyle uyanabilmek için tükettiği bir alışkanlık haline geldiğini. Hangi aceleci ve vaktinde uyanamayan neslin adetiydi bu ? Hiç eleştirmeden bunu sorguladı kendi içinde.

Bu yeni moda kahvelerden ve kasanın yanındaki birkaç raflık kitaplıktan bir tarih dergisi seçerek oturdu pencerenin önündeki masaya. Nereye gitse hep pencere önüne oturur dışarıyı seyrederdi pencereden. Bu seferlik elindeki dergiyi karıştırmaya başladı.

Dün MTAD’nin ( Mistik Tarih Araştırmacıları Derneği) yaptığı açıklamaya göre uzun süredir yapılan arkeolojik kazılar ve uzman araştırmacıların çalışmaları sonucu ortaya çıkarılıp, tercüme edilen MÖ. 5000’lerde Livri adalar topluluğunun en büyüğü olan Delith adasında yaşamış olan kavme ait bir anıt daha çözüldü.

Tarihçileri, sosyologları ve felsefecileri derin tartışmalarının içine sürükleyen anıtın resimleri bugün hala medyadan uzak tutuluyor. Fakat bu konuyu çalışan tek Türk tarihçi araştırmacı yazar Hilmi Yokbilir ile yaptığımız röportaj sonucu sizler için bu haberi derledik.

unsplash

Yokbilir: “Bu anıtın ön yüzünde uzun zamandır dinlenmekte olan Tanrı’nın tahttan kalkışını ve zamanın sonsuz akışını, insanların karıncalar gibi düzen içinde çalıştığını tasvir eden çizimler, arka tarafında ise resmi açıklayan uzunca bir kitabe yer alıyor. Bu kitabeye göre dünyayı altı günde yaratıp yedinci gün dinlenmeye çekilen Tanrı, aslında işini bitirmemiştir. Tanrı dünyayı yaratmak istemiş ve bu proje için altı gün çalışmış daha sonra yorulup bir mola vermeye karar vermiş ve o yedinci günden bu yana tatiline devam etmektedir. Tanrı’nın yaşadığı zaman ile insanların yaşadığı zaman tabii olarak farklı olduğundan bizim için milyonlarca yıl süren Tanrı’nın tatil günü bittiğinde Yüce Tanrı tahtından son bir kez daha kalkıp dünyanın son rötuşlarını yapacak daha önce prototip olarak gönderdiği insan ırkının eksik yaratılışını tamamlayıp onu mükemmelleştirecek, birbirine ya da çevresine zarar vermeyen, kan dökmeyen, boş iş tutmayan, kötü düşünce gütmeyen sırf iyilik ve doğruluk için çalışan yeni nesil insanlarla dünyayı tekrar donatacaktır. Bu yeni, mizacı sadece iyilikten varolmuş ve eski kötü niyetli genleri tamamen düzeltilmiş insanlar, Tanrı’nın son iş günü dolmadan dünyada yanlış giden tüm işleri düzeltecek, eksik olanları tamamlayacaklardır. Hatta dünyanın artık güvenilir bir yer olduğunu öğrenen uzay ahalisinin dünyaya göç etmek için elçiler gönderip taleplerini bildirecekleri dahi tahmin edilmektedir , onların gelişiyle dünyamızın tam anlamıyla çok uluslu bir sosyal yapıya kavuşacağı ve ırkçılık kavramının tamamen ortadan kalkacağı umulmaktadır.”

Kitabeden bazı kesitler günümüz Türkçesine şöyle çevrilmiştir ;

“ Yüce kahine bu kutsal son iş gününün sonsuz olacağı vahiy olunduktan sonra kahin insanlara şöyle müjdeledi; “Yüce Tanrı’nın da tahtından kalkıp tekrar işe koyulacağı ve hiç bitmeyecek olan o bereketli ‘kutsal son iş gününe’ kadar siz de o gün Tanrı ile birlikte çalışmak ve o günün rahmetinden yararlanabilmek için bugün bitiremediğiniz işlerinizi o güne bırakabilirsiniz. Hatta bazı hayırlı işlerinizi özellikle o güne bırakmanız sizin için daha iyi olacaktır. Çünkü o gün, güneş doğduktan sonra bir daha batmayacak ve dünyadaki son insanoğlu dahi işini bitirene kadar zaman sonlanmayacaktır. Tanrının tahtından kalkmasıyla insanların ruhuna bir çalışma şevki lütf olunacak, kimse tembellik nedir bilmeden o gün karıncalar misali çalışacak ve çalıştıkça gençleşecektir…” Kitabe bu vahiy sonrası olan olayları anlatarak devam etmektedir. “İşte o günden sonra insanoğlu bugün bitiremediği işlerini son iş gününe bıraktı. Sadece işlerini değil güzel bir işe başlama niyetlerini, projelerini dahi o güne ertedi. Aceleciler ve çabuk iş bitirenler muhafazakar olmamakla, işini olabildiğince yavaşlatıp tek günlük işi aylarca süründürenler radikallikle eleştirildi. Tembel hayvanlar ve salyangozlar kutsal atfedildi ve avlanıp yenilmesi yasaklandı. Ölümü yaklaşan insanlar katiplere uzunca “ son iş günü yapılacaklar listesi” hazırlatıp öldükten sonra mezar taşlarına işletilmesini vasiyet ettiler. Kimi ölünün mezar taşı listesinin uzunluğundan on metreye ulaştı. Mezarlıklar, uzun dikili taş bahçelerine dönüştü. Mezar taşı yazıcılığı en rağbet gören meslek haline geldi. Fakat mezar taşı yazıcılarının da çok dindar olanları işlerini ağırdan aldığı için kimi ölülerin mezar taşları hiçbir zaman tamamlanamadı ve ölülerinin yeri unutuldu. Bazı mezar taşı yazıcıları bitiremedikleri mezar taşlarını son iş gününde yapmak üzere bıraktıklarını söylediklerinde ise bunun ölen kişinin son iş günü hakkını elinden almak olacağı beyan edilerek mezar taşı yazıcılarının işlerini son iş gününe bırakma hakları ellerinden alındı ve bir mezar taşının uzunluğu en fazla ölen kişinin boyu kadar olmak süretiyle yazılacak ve en geç on iş günü içinde bitirilecektir denerek, karar kılındı. Bunun üzerine mezar taşı işçileri çalışmayı reddettiler fakat daha sonra yazıcılıktan başka yapabilecekleri iş bulunmadığı için tekrar işe dönmek zorunda kaldılar ( bu durum tarihteki ilk iş bırakma eylemi olarak tarih kayıtlarına geçmiştir) .

Diğer dindar meslek gruplarının yaptıkları işlerde de görülen yavaşlama günlük hayatta pek çok aksaklığa neden oldu. Bu yüzden dönemin yaşlılar meclisi toplanıp meslek hayatıyla dini ayırmak gerektiğine karar verdiler. Bu karara göre insanlar işlerini belirlenmiş süre içinde bitirmek zorundaydılar fakat özel hayatlarındaki bireysel işlerini ertelemekte veya yavaşlatmakta hürdüler. Günümüz tarih araştırmacıları bu kanunname sonrası 8–5 mesainin oluştuğunu varsaymaktalar…

Garson kızın “ başka bir şey ister misiniz efendim?” sorusuyla irkildi. Teşekkür edip saatine baktı. Saatindeki akrep ve yelkovan hala dönmekteydi, demek ki henüz son iş günü gelmemişti. Sonsuz iş gününü düşündü. Bir kağıt çıkarıp son iş gününe bırakmaya karar verdiği yeni işlerini yazmaya başladı…

Facebook | Twitter | Instagram | Slack | Kodcular | Editör | Sponsor

--

--