tanzim satış!

n’oldu birader? satışa mı geldin??

Ümit Öner
Türkçe Yayın
4 min readFeb 13, 2019

--

Ekonomistler malları (burada mal kelimesi alınıp satılabilen şeyler anlamına gelmektedir) sınıflara ayırır. Bu sınıflardan bir tanesi, kişisel gelir yükseldikçe harcamalar içindeki payı düşen mallardır. Yani cebindeki paran çoğaldıkça kendisine daha az para harcadığın şeyler. Yani çulsuzken tek ve en büyük derdin hayatta kalmak olduğu için somun somun yediğin ekmek gibi mesela. Eğer paran çoksa, bol ekmeğe az çorba yerine başka şeyler yiyebilir, ve cüzdanlar dolusu paranı ekmek dışındaki şeylere harcayabilirsin. Böylece ekmeğin cüzdanından götürdüğü pay gittikçe azalır. Ben bu mallara bu yazıda gariban malları diyeceğim. (Tabi ki ekonomi biliminde daha havalı bir ismi mevcuttur, bilenler bilir…)

Nasıl ki zenginlik sadece cüzdanının dolu olmasından ibaret değilse, gariban malları da sadece yediğin, içtiğin ve tükettiğin şeylerden ibaret değildir. Düşündüklerin, hayalini kurdukların, seni mutlu veya mutsuz eden, sinirlendiren, uğruna öldüğün veya öldürdüğün şeyler de benzer şekilde garibanlaşabilir.

Gün geçtikçe tükettiğin mallara benzersin bebeğim!

— “Kral” Marx (!!!)

Elalem uzaya giderken senin tanzim satış önünde kuyruğa girmenin bir sebebi de budur.

Bir bakmışssın, hayat görüşün zorunlu sefaletinle özdeşleşivermiş!

Hayal alemin o kadar garibanlaşmış ki ,hayallerine çizebildiğin tek sınır garibanlığın kadarmış…

Sanma ki bu durum sadece fakirler için geçerlidir. Tam tersine, bu çeşit garibanlaşma toplumsaldır, düşünce alemindeki garibanlaşma fakirde neyse zenginde de aynıdır.

Bana en zenginini anlat dediğimde aklına çılgın futbolcular ve karıları geliyorsa, ahali gariban malına teslim olmuş demektir!

O yüzden, tanzim satıştan domates almak zorundayım diye üzülmene gerek yok.

Ama tek gündemim tanzim satıştan ibaret diye pekala üzülebilirsin…

Başka ne gündemim var ki ayol?

Gariban malları düşünce dünyanı nasıl mı etkileyecek?

Mesela…

#ŞuleÇetİçinAdalet

Bir kadının hem genç, hem güzel olması, aynı zamanda ekmeğini kazanmak ve hayallerinin peşinden koşmak istemesi, ve bu arada dostlarıyla içip eğlenip, hoşlandığı erkekle flört etmesi ihtimalini bir arada düşünemeyeceksin. Diyeceksin ki, bir kadın hem genç, hem güzel, hem iş arıyor hem de eğlenip içki içiyorsa ilk hedefimiz bu yollu kadını yatağa atmak olmalıdır.

Hani olmaz ya, tutup da çok kezban çıkarsa… camdan aşağı atıp, zaten rızası vardı diyebileceksin!

Çünkü senin gariban mallarından mütevellit dünyanda bir kadının sadece iki varoluş seçeneği vardır: yollu olmak veya kezban olmak!

İnan bu cinsel özgüvenin sayesinde bırak karının, kızının güvenle gezmesini, yakında sen bile sokakta rahat gezemeyeceksin!

Ulan adam taciz ettiği yeğeninin öz babası çıktı be!

Ramazanda yemek yiyen sana göre kafirken, her türlü pisliği yiyen hoca efendinin önünde saygıyla eğilmeye devam edeceksin. Hangisi olduğu da farketmeyecek! Sarık- cüppe gördün mü kuyruğunu kıstırıp sineceksin. İmam yellenirse cemaat def’i hacet eyler diyen atalarımızın yüzünü kara çıkarmayacak, mümkün olan her pislikten nasiplenirken, cennet hayalleri kurmaya da devam edeceksin…

Hoş sen bu tatlı hayalleri kurarken, birisi “ilerlesene be kardeşim” diye sana atarlanacak ve işte o zaman sırat köprüsünde değil, tanzim satış kuyruğunda olduğunu anlayacaksın!

Her şey tamam gibi görünen hayatında, lüks binaların gölgesinde, AVM kalabalıklarında boş boş gezineceksin. TV’de görkemli törenlerle açılan mega yatırımları izleyip yerli ve milli icatlarla gururlanacaksın….

Ama çocuğunu gönderecek okul bulamayacaksın n’aber!?

Hangi okula, ne kadar para bayılmalıyım diye düşüneceksin ama o çuvalla para döktüğün okullarda eğitim yerine PR verecekler eline…

Doktora gittiğinde, sağlığını değil de bu vatandaşı hangi ameliyata soksak diye düşünecekler! Poliçene baktıklarında dayayabilecekleri kadar ilaç, tıbbi malzeme ve ameliyat görecekler! O da varsa tabi. Eğer bir sigorta poliçen yoksa, kendi ülkende en fazla bir mülteci kadar değer görebileceksin ki gariban mallarından oluşan bu düzende, muhtemelen mülteciler birileri için senden daha değerli olacak …

Ve tüm o yollar, köprüler, binalar, şatafat ve debdebeyi sen ödeyeceksin gönüllü olmasan da. Ve parasını ödediğin hizmetlerden belki de hiç yararlanamadan ölüp gideceksin…

…ama asıl gündemini domates ve biber oluşturacak!

Hayallerini bile gariban malları oluşturacak demiştim!

Mesela bütün yıl çalıştın ve tatil yapacağın iki haftanın hayalini kurdun. Ve bir baktın ki, gitmek istediğin o tatil geçen seneye göre iki hatta üç kat daha pahalı! Bu durumda göklerden bir açıklama inecek: “-Ey vatandaş, tatil pahalıysa sen de erken rezervasyon yaptırsaydın! Biraz tedbirli ol! Onu da biz mi öğreticez!..

Ne oldu? Ultra Her Şey Dahilden, pansiyona mı döndün yine?

Soruyorum:

Sen bu dünyaya “bunları” düşünmeye mi geldin!?

Ama düşüneceksin!

Kusura bakma ama bu cendereye kendi kendini hapseden sensin!

Sana fikri hür vicdanı hür bir neslin müjdesini vermişlerdi bir zamanlar. Gelecek güzel günleri, göklerdeki istikbali, yurtta ve dünyada barışı, bilimi ve ilerlemeyi vadetmişlerdi… ama dinlemedin

Ve şimdi kendini patates- soğan sırasında buluverdin

Tanzim satışa geldin birader!

Gariban malların hayırlı olsun…Güle Güle Kullan…

Umit Oner, Şubat 2019

tanzim (TDK):

  1. isim Sıraya koyma, sıralama

2. Düzenleme, düzen verme, yoluna koyma

Ümit ÖNER’in insanlık gündemi hakkındaki yazılarına Medium sayfasından ulaşabilir, paylaşımlarını İnsanlık Gündemi ve Türkçe Yayın yayınlarından veya Twitter hesabından takip edebilirsiniz.

--

--

Ümit Öner
Türkçe Yayın

■ Yazar ■ Mentor ■ Serbest Düşünce Üreticisi ■