Tasarımcı Adayının İkilemleri

Erhan KBekar
Türkçe Yayın
Published in
5 min readJun 29, 2023

Selamlar kıymetli tasarımcı adayı dostum. Tasarım yolculuğuna başladığından beri yer işaretlerine kaydettiğin sayısız eğitimin arasında kaybolmuş ve tüm bunların içinde bir de portfolyona projeler üretmeye çalışırken bazı şeylerin o eğitimler ve yazılarda anlatıldığı gibi olmadığını düşünüyorsan doğru yerdesin.

Evet. Ne yazık ki olmuyor, çünkü sen de hepimizin ilk zamanlarında olduğu gibi birçok yanılgının içerisinde olabilirsin. Bu yazıda birlikte bu yanılgılardan konuşup sana UI-UX kariyerinde daha doğru bir yol haritası oluşturmaya çalışacağız. Haydi başlayalım!

Öncellikle kendimden bahsedeyim.

Ben Erhan, UI Designer olarak çalışıyorum. Çocukken motor sporlarına ve ünlü aerodinamikçi Adrian Newey’e olan hayranlığım yüzünden tasarımcı olmaya karar verdim. Sayısala kıyasla sözele olan yatkınlığım ve hocalarımın da yönlendirmesiyle halkla ilişkiler ve reklamcılığa yöneldim. . Şimdilerde ise bu değişime ön ayak olan yazılarını okuduğum, eğitim videoları ile kendimi geliştirdigim SHERPA’nın tedrisatindan geçmis bir tasarımcı olarak Paribu’da hayatıma devam ediyorum.

Artık kendimi kısaca tanıttığıma göre, aklınızdan geçiyor olması pek muhtemel birkaç soruya odaklanabiliriz.

Bir tasarım aracını kullanabilmek tek başına yeterli midir?

Her yeni tasarımcının çeşitli sebeplerden ötürü düştüğü en büyük yanlışlardan biri tüm odağını bir tasarım aracını öğrenmeye vermesidir. İnternette olan eğitimlerin içeriklerinin de bu kapsamda şekillenmesi sebebiyle insanlar program bilgisinin tek başına yeterli olabileceğini düşünüyor.

Bu elbette önemli ve bir noktada sahip olunması gereken bir özellik ama her şey demek değil. Bunu bir proje içindeyken süreç boyunca yanıt vermen gereken sorularla ve çeşitli ihtiyaçlarla karşılaştığında daha net görüyor olacaksın. Bu yüzden bir tasarım sürecine başlamadan önce ihtiyaçlarını belirlemeli ve anlamlandırmalısın.

Peki bunu nasıl yapacağım?

Tasarım brief’ini iyice okuyup ardından sorular sorarak ve bu soruların cevaplarını paydaşlar ile cevaplayarak ilerlemen yardımcı olacaktır. Başlangıç için ise bu sorular gayet ideal;

Bu tasarım kimin için?

Kullanıcının hangi ihtiyacını / problemini çözüyor?

Bu tasarım bir değer mi katıyor yoksa bir sorunu mu çözüyor?

Buna kullanıcıların ihtiyacı olduğunu nereden biliyorum?

Burada kullanıcılardan beklediğim aksiyonlar nedir?

Sunacağım içeriklerin ve aksiyonların hiyerarşisi nasıl olmalıdır?

Kullanıcıların bu aksiyonları gerçekleştirmesi için motivasyonu nedir?

Bu tasarımın planladığım gibi çalıştığını nasıl ölçümleyebilirim?

Bu soruların cevaplarını verirken kullanıcı deneyimi ve etkileşim tasarımının temel prensiplerinden faydalanabilirsin. Hazır konusu açılmışken kullanıcı deneyim tasarımı denilince ortada yığınla şehir efsanesi bulunuyor ve bunlar oldukça kafa karıştırıcı bir hal alabiliyor o yüzden bazı önyargılarının olması normal, bu da bizi ikinci büyük yanılgımıza ve çokça tartışılan şu soruya götürüyor.

Ben UI tasarımcısıyım, UX öğrenmeme gerek var mı? Zaten ikisi ayrı şeyler değil mi?

Değil. Buna en doğru örneği kendimden verebilirim. Henüz bir tasarımcı adayı iken UX tasarımının bir grup (tercihen İsviçre’li) akademisyenin taşa kazıdığı kurallardan oluştuğuna dair önyargılar taşıyordum. İlerleyen zamanlarda ürettiğim projelerde sıkça deneyim tasarımı ilkelerinin adı geçince yukarıda verdiğimiz cevabı deneyimleyerek öğrenme şansı buldum. Bunu daha iyi anlamak için önce iki rolü tanıyalım;

UX tasarımcısı: UX tasarımcısı tasarlanacak ürünün pazarını, kullanıcılarını ve rakiplerini analiz ederek edindiği iç görüler ile ideal deneyimi yaratan kişidir. Süreç boyunca gerek kullanıcılar gerekse ürün sahipleri ile etkileşimde kalarak hem iş hedeflerine uygun hem de son kullanıcının ihtiyaçlarını gözeten bilgi mimarisi, kullanıcı hikayeleri, persona çalışması ve wireframe gibi öncül çıktılarla etkileşim kurgusunu tasarlar. UX tasarımcısının görev tanımı değişkenlik gösterebilir. Örneğin bir takımda deneyim yazarı veya deneyim mimarlarıyla birlikte çalışıyorsa, bu rollerin ürettiği çıktıları referans alarak etkileşim tasarımını kurgulamaya ve wireframe’leri üretmeye odaklanır.

UI tasarımcısı: UX tasarımcısının ürettiği öncül çıktıları, tasarım stratejisini ve markanın görsel dilini baz alarak nihai görünümü yaratır. Aynı zamanda arabirimde görsel tasarımının deneyimi en ideal şekilde yansıtırken tutarlı olmasından sorumludur.

İki rolü ayıran en keskin çizginin üretilen çıktıların tipi olduğunu söyleyebiliriz. UX tasarımcısı tüm öncül kararları/çıktıları baz alarak etkileşim kurgusunu tasarlayıp düşük çözünürlüklü arabirim taslaklarını üretirken, UI tasarımcısı bu kurguyu görsel tasarım ile harmanlayarak ifade eder, bunu yapabilmesi için de UX tasarımcısı ile aynı dili konuşabiliyor olması ve fikir beyan edebilmesi gerek. O yüzden bu yeteneklere sahip olmak sadece kısıtlarını bilmene değil ayrıca potansiyeli olan fikirlerinin de daha sağlam bir temele oturmasını sağlayacaktır.

Bunları nereden ve nasıl öğrenebilirim?

SHERPA Blog içerisinde yer alan çeşitli yazılar ile bir başlangıç yapabilir, Interaction Design Foundation (IDF) gibi pek çok yerden detaylı eğitimler edinebilirsin. Bunların dışında Adp List üzerinden ücretsiz olarak yüzlerce mentordan da destek alabilirsin.

Bu eğitimlerden ve mentorluk seanslarından sonra kendini hazır hissedip bir ekibe dahil olduğunu düşünelim. Ekip arkadaşların ve diğer paydaşlarla sıkça bir araya gelmeye başladığında aklında bir başka soru işareti daha oluşabilir ve bu soru işareti yüksek ihtimalle her tasarımcı adayının pas geçtiği kritik bir konuyu kapsar. İletişim.

Tasarımımı aktarırken sorun yaşıyorum, nasıl etkili bir şekilde anlatabilirim?

Öğrenme sürecinde teorik bilgiye ve uygulamaya o kadar odaklanıyoruz ki bu konuyu erteliyor belki de hiç düşünmüyoruz çünkü sahip olduğumuz teknik bilginin iletişimde gayet yeterli olabileceğini düşünüyoruz. Ancak tasarımcılar olarak farklı rollerden insanlarla çalışıyor ve tasarımımızı kullanıcılarla buluşturmadan önce onlara anlatıyoruz, bu nedenle, takım arkadaşların veya müşteriler seni dinlerken tasarıma yaklaşımını anlayabilmeleri çok önemli. Bu kişiler bir iş başvurusunda görüştüğün insan kaynakları sorumluları veya handoff sürecinde birlikte çalıştığın front-end yazılımcıları da olabilir. Bu gibi farklı odaklara sahip paydaşlarla etkili iletişim kurabilmek için çeşitli yollar geliştirebilirsin.

Hikaye anlatıcısı ol

Deneyim tasarımı aslında kendi başına belli bir hikaye anlatır. Süreç boyunca üretilen kullanıcı yolculuğu ve kullanıcı akışı gibi çıktılar kullanıcı hedefleri hakkında bir fikir verebilirken, bu çıktılar deneyim tasarımı alanının dışındaki kişiler için pek bir şey ifade etmeyebilir. Hatta görsel bir arayüze bakıyor olsalar bile bazı parçalar hala havada asılı kalabilir. İşte tam burada tasarımını aktarırken bir hikaye oluşturabilir ve adım adım deneyim kurgusunu aktarabilirsin. Bu şekilde karşı tarafın hem ilgisini kaybetmemiş hem de teknik jargonları açıklamak için bölünmemiş olursun.

Örneğin bir havayolu şirketi için tasarladığın biletleme akışı ekranlarını tek tek anlatmak yerine, ismini bile koyduğun hayali bir kullanıcının yolculuğunu baz alarak tasarladığın deneyimi anlatabilirsin.

Özellikle portfolyona koyacağın bir işi anlatırken kalıplaşmış açıklamalar yerine anlatımını zenginleştirebilir ve karşı tarafın baktığı bu tasarımın ne gibi süreçlerden geçtiğini, senin bu süreçler içinde nasıl yaklaşımlar sergilediğini gösterebilirsin. Çünkü wireframe başlığı altında çoğunlukla siyah beyaz ekranlar ve kısa bir login flow’u sunmak inan çok basit kalıyor.

Sunum akışını planla

Sunumdan önce tıpkı tasarım sürecine başlamadan yaptığın gibi bir roadmap hazırlayabilirsin. Sunumda nasıl ilerleyeceğini, dinleyecilere nerede söz vereceğini ve ne kapsamda feedback alacağının çerçevesini çizip daha sonra birkaç kez prova yaparak hazırlanabilirsin. Özellikle tasarımı aktaracağın dinleyicilerin teknik bilgisi veya rolleri gereği üzerinde durmak isteyecekleri noktalara bağlı olarak odağını belirleyebilir, böylelikle daha etkili bir sunum yapabilirsin. İyi bir anlatıcı olmak kadar iyi bir dinleyici olmak da önemlidir. Gelen yorumları dinleyip özümsedikten sonra hem tasarımın hem de kendin için altın değerinde feedbackler yakalayabilirsin.

Unutmadan, bazen gelen yorumları kişisel algılayabiliyor ve muhakeme yeteneğimizi kaybedebiliyoruz. Yoğun geçen süreçlerde böyle bir an yaşaman olasıdır ancak takımdan ve paydaşlardan gelen yorumları (kötü niyetli olmadıkça) kişisel algılamayıp karşı tarafı sürece çekerek ve iletişimi açık bir şekilde yürüterek çözebilirsin.

Son sözler

Evet sevgili dostum benim anlatacaklarım bu kadar. Umarım burada okudukların sana faydalı şeyler katabilmiştir. Eğer daha fazlasını konuşmak, merak ettiklerini sormak istersen bana e-posta adresimden veya Superpeer’dan ücretsiz bir şekilde ulaşabilirsin.

Sevgilerle.

--

--