Tebeşir Tozu

Ben ve Kendim
Türkçe Yayın
Published in
2 min readOct 27, 2023
Photo by I.am_nah on Unsplash

Bu umutsuzluk ve yılgınlık canıma tak etti artık. Takatim kalmadı. Tak dedi, namluya sürülen merminin bana direnemeyişi. Kim tahayyül edebilirdi ki bir takıntının hayata tahammülümü tüketebileceğini? Ben. Ben dediysem kafamdaki kötümser kendim.

Tınısı çınlıyor katlanmanın; kendi üstüne değil, yaşamaya. Üstüme vazife edinmiştim hayata tutunmayı, tutunacak yerlerime kramplar girdiğinde bile. Tezkereci üşengeçliği üşüştü kollarıma, alt devreler düşsün o işin üstüne. Kendini bırakmak işten bile değil zira: eylemsizlik.

Tenim görünür yerlerinden kırışıyor, çatlıyor. Kemikler, eklemlerinden kıtlıyor. İçimden gelen, cildimi bir paçavra gibi yırtıp atmak isteyen kuvvet, kendini yarıklarımda hissettiriyor. Surlarımı en zayıf yerlerinden dövüyor. Tenimin en zayıf yerinin, herkese görünen suratım olması boşuna değil. Her bir bakış, tam orada başlayıp orada sona eriyor. İlk intiba oradan çekiyor suyunu, son tahlil yine oraya zerk ediyor zehrini.

Eğlediğim dimağlar, şu sıralar başka yerlerde gönül eğlendirmekle meşgul. Yalnızlıklarına tebeşiri bulanıklaştıran süngerler çekiyorlar. Kaşındırıcı bir toz ve gaz bulutu sınıflarını hapşırtıyor. Kendi etrafında döndükçe cisimleşiyor. Hırçınlığı kırılganlığından olma bir siluet, tıpkımın aynısı, peyda oluyor. Hıçkıra hıçkıra gülüyor. Gözlemleniyor olmak, onu aslına yaklaştırıyor.

Titrek bir el uzanıyor omzuma. Dokunur dokunmaz beni de sarsıyor. İlk kez gördüğüm boğumları yabancı gelmiyor. Biliyorum, bezgin benzini anımsıyorum. Yenmiş ve kirli tırnaklı işaret parmağıyla dudağımı susturuyor. Ardından kendisi dile gelip, varlığımın anlamsızlığını yüzüme bir tokat gibi vuruyor. Derken silah şekline bürünüp şakağıma dayanıyor ve beynimi kirli düşüncelerden arındırıyor.

Kurşun işlemez olmak, ancak ölmüş olmakla mümkün. Ben de tıpkımın aynısı gibi bir fikir oluyorum. Pılımı pırtımı toplayıp varlık sahnesini terk ediyorum. Benden geriye, başkalarının başlarındaki bana dair kırıntılar kalıyor. Yalan yanlış, belirsiz, silik. Tüm o anılar, zaman içinde kayboluyor; tıpkı Roy’un yağmurdaki gözyaşları gibi. Gitme vakti.

Ancak gidilecek yer neresidir? Bu raddeden sonra hangi kırık rahle kabul eder solmamış dizlerimi? Dizelerime kim kulak kabartır, muhatabı bile üstüne yatıyorken? Burası içime sinmedi, orası ve şurası gibi. Her yerde bir hazımsızlık hissi.

Ey sen! Bedeni benli ve kendi çok kıymetli; lema şevaktani?

--

--

Ben ve Kendim
Türkçe Yayın

Oyun ve film incelemeleri daha önce başka yerlerde yazdığım metinler. O yüzden sıralamaları ve yayımlanma tarihleri alakasız olabilir.