Tebrikler! Nur Topu Gibi Fikriniz Oldu

Ali Göktaş
Türkçe Yayın
Published in
3 min readApr 7, 2020

Fikir öyle yüce bir şey ki; düşünüldüğünde akla kolay, düşünülmediğinde kalbe zor gelir. Günümüzün kurallarını koyan her bir kurum, her bir disiplin maddesel olarak yeryüzünde bulunmadan önce insan zihninde doğdu, olgunlaştı ve gözle görülür hale gelmeyi bekledi.

Nedir beynimizi bu düşünme külfetinden alıkoyan atalet hissi? Tedavisi bulunamayan bir pandemi kimi zengin zihinleri öldürdü , kimi ölü zihinleri hayata döndürdü. Hayata dönmek; en azından hedefleri doğrultusunda sayılı nefesini tüketen bir insanın günde bir değil de iki şey öğrenebildiği durum olarak tanımlıyorum. Bizler doğamız gereği ilgi alanımız olmayan şeyleri dahi bilmeyi isteyen her şeyi her kulağına geleni 10 dakika sonra unutacağını bilse dahi o bilgiyi almayı isteyen tek canlı türüyüz. Peki içgüdüsel olarak bu kadar bilmeye eğilimli bir yaratılış nasıl olur da üretmekten, verimli bir yaşamdan bu denli uzak nesiller geçirebilir. Böylesine bilmek isteyen bir insanlık nasıl olur da ortalama 60–70 yıllık ömrünü su ve ekmek yemek için harcar ve yeryüzündeki görevini tek bir taşa çizik bırakmadan tamamlayarak gerideki milyarlara katılır.

İşte bilmek ve öğrenmek arasındaki fark bu noktada nüksediyor. Her birimiz bir yazılım dilini, bir bilim dalını, bir konuşma dilini bilmek istiyoruz. Fakat çok az bi kısmımız bunu öğrenmek istiyor. Yada başladıktan 15 dakika sonra aynı hevesle devam etmek istiyor. Sitemim kendim dahil tüm insanlara ki neden öğrenmek bizim için açtığımız kitabın önsözünü okurken uyuyakalmaktan öte gidemiyor. Cevap çok basit, “Yatarak okursan uyursun”. Yani meşhur konfor alanımızı terk edemememiz. Başarmanın tadı bir sonraki başarı için bir doping tadı vermeli bizlere bir doygunluk değil öyle ki doyduğun an durduğun andır.

Bizim neslimizin şansı teknolojinin doğuşuna ve olgunlaşmasına tam şahitlik edilen dönemde büyümüş olmasıdır. Aklı selim düşünmeli ki; elimdeki siyah ekranlı meşgale bana daima faydalı olamaz ancak ben daima ondan faydalı olanları almaya çabalayabilirim. Devamlı başaramasam da bu çaba beni ileri taşıyan aracın yakıtıdır.

Çünkü bizler kendimiz için değer üretmeliyiz. Kendim için ürettiğim değer ailem, akrabalarım, arkadaşlarım ve ülkem için ürettiğim değerdir. Değer üretmek insanın içindeki varoluşsal hedefine her defasında bir adım atmasıdır. İnanıyorum ki bizler atalet kurbanı olsak da içimizde başarmayı isteyen ve arzulayan insanlarız. Her atılmamış olan bir adım için huzursuzluk duyan genç sensin biliyorum, sen çocukken pazar banyosundan önce yapman gereken ödevi, banyodan sonra “Şahane Pazar” izleyerek geçirdiğin için huzursuz uyurdun yada uyurdum :) . Sorumluluk bilincimizi içimizde diri tuttuğumuz taktirde (yalnız aile için değil) bizler sahneyi bizden sonra devralan benzer hikayelere sahip olan ve aktaracağımız deneyimleri dinleyip icra edecek gençler yetiştirebiliriz bugünlere borç olarak .Öte yandan dünyadan huzurlu ve değer katan bir Ali, Sena, Mehmet, Ayşe geçmiş olur. En azından hala bu değerler için yaşıyorsak…

Dünyanın farklı kültürlerindeki farklı dinlere mensup başarmış nice insan şu şarkıyı hep söylediler farklı melodilerle ancak sözler hep aynı ve değerliydi. Bugün öğrenebildiğimiz tüm ilim ve erdem bizlere öğretmemiz için verilmiş bir geçim borcudur.

Selanikli Atatürkümüz :

Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın (kültürün) müspet fikirlerini veriniz. İstikbalin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.

Hangzhou kentinden çıkıp Ali Baba’yı kuran Jack Ma :

50’iniz ile 60’ınız arasında iseniz; genç insanlar için çalışın. Çünkü gençler sizden daha iyiler. Onlara güvenin, onlara yatırım yapın. İyi yetiştiklerinden emin olun.

sözleriyle farklı çağlardan aynı fikirlere ışık tutmuşlardır.

Yine naçizane yazımı Serdar Kuzuloğlu’nun gündeme düşürdüğü Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bahşettiği ‘Üç dil’ şiirinin son kısmıyla bitirmiş olayım.

En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil
Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
Ne şu ne busun
Oğlum Mernus
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.

Sevgiler…

--

--