The Tipping Point (Kıvılcım Anı)

Küçük Şeyler Nasıl Büyük Farklar Yaratır?

Muhammed Göksu
Türkçe Yayın
3 min readJul 7, 2020

--

Photo by Rajesh Ram on Unsplash

Ufak hareketlerin ve değişikliklerin belli bir seviyeye kadar bir etkisi olmaması fakat o kritik seviyeye ulaştıktan sonra eylemin bütün her şeyi tersine döndürmesi yani büyük bir etkiye yol açmasını anlatıyor kitap.

Bir Kıvılcım Anı’na Bir Örnek Verelim, Hush Puppies Nasıl Moda Oldu?

Hush Puppies, Amerikan ayakkabı markasıdır. Hush Puppies’ın Kıvılcım Anı (The Tipping Point) 1995'de olmuştur.Marka o tarihe kadar yok olmak üzeredir. Yıllık 30 bin çifte kadar satışlar düşer. Alıcıların büyük bölümü de taşralardan oluşmaktadır. Hush Puppies’ın üretici olan firma yönetimi, bu ayakkabıdan ümidini keser. Ama birden ilginç bir şey olur. Yöneticiler, bir moda çekimi sırasında klasik Hush Puppies ayakkabıların Manhattan Merkezinde ki bar ve gece kulüplerinde oldukça meşhur olduğunu söyleyen bir modacıyla tanışır.

Söylentiye göre Isaac Mizrahi (kendisi büyük bir modacı) dahi giyiyormuş. Yöneticiler yaptıkları ufak bir araştırmadan sonra bu ayakkabının ikinci el birçok mağazada satıldığını gözlemler. Firma üretimi artırır ve 1995 sonunda 430 bin çift Hush Puppies satar. Bu rakam dört yıl sonra 4'e katlanır. Böylece Hush Puppies uzun yıllardan sonra tekrardan dolaptaki yerini alır. Bu patlama sadece Soho ve East Village’deki bir avuç gençle başlamıştır.

Fikirler, ürünler, mesajlar ve davranışlar virüs gibi yayılır.

Gladwell, Bir Salgının Başlatılması İçin 3 Ana Unsurun Bir Araya Gelmesi Gerektiğini Söylüyor. Gelin Bu Unsurlar Nelermiş Birlikte Bakalım…

  1. Azınlık Kuralı: Sosyal salgınlar, birkaç nadir insanın çabası ile yaygınlaşır. Bu insanlar enerjik, sosyal ve bilgili olurlar. Kendi çevrelerinde ki popülariteleri diğer insanlara nazaran çok daha fazladır. Yaşıtları arasında ki insanlara nazaran normalden farklıdırlar. Popüler gençler iflas etmek üzere olan Hush Puppies ayakkabılarını giyerek ürünü Amerika’nın her yerinde sattılar.
  2. Yapışkanlık Faktörü: Bu etki kitapta şu örnekle anlatılıyor. Bir reklam filmi için iki farklı proje ortaya konuluyor. Bir projede, reklam yapılan üründen övgüyle bahsediliyor ve yanında bir dergi hediye ediliyor. Bir diğerinde ise bunlardan farklı olarak derginin içine bir kupon konuluyor. Bu kuponlardan bir ikramiye çıkacağının reklamı oluyor. Tabi ki sonuç olarak ikinci reklam çok daha büyük etki bırakıyor. Yapılan ufak bir değişiklik bütün algıyı değiştiriyor. ikinci projeyi yapan yapımcı diyor ki; ilk proje de izleyiciler sadece seyirciydi. Lakin bizim projemizde izleyiciler aynı zamanda katılımcılardır. Böylece reklam, insanların zihnine yapışmış kalıyor.
  3. Bağlamın Gücü: Bu bölümde insanların ve olayların birbirlerine olan etkileri anlatılıyor. Sorunlara çok daha farklı bir perspektiften bakılarak çözüm yollarının olabileceğini belirtiliyor. New York’taki suç oranının yüksek olduğu yıllarda sorunun asıl kaynağının metrodaki disiplinsizlikten kaynaklandığı tespit edilmiştir. Bütün grafitiler titizlik ile temizlenmiş ardından kaçak girişlere karşı ciddi bir denetleme getirilmiştir. Bu çalışmalar yavaş yavaş etkisini göstermiştir. Bağlamın gücü denilen bu durum kırık pencere teorisi ile açıklanabilir. Bir kırık pencerenin tamir edilmemesi diğer pencerelerin kırılmadığı için gizli bir onay vermiş olur. Kırık pencereler mahallenin kirlenmesine vesile olur, kirli bir mahallede suç işlemek daha sık görülür ve suçların ardı arkası kesilmez.

Bu üç kural göz önünde bulundurularak bir salgının nedeni incelenebilir, örnek alınabilir ya da kendi imkanlarınız ile bu kuralları uygulamaya sokarak kendi salgınınızı yaratabilirsiniz. Burada salgından kasıt, kendi imajınız, reklamınız, ürününüzün tanıtılması, siyasi görüşünüzün ülke çapında yaygınlaştırılması, sigara alışkanlığının azaltılması, internet sayfanızın daha çok kişiye ulaşması olabilir.

Malcolm Gladwell

1963 yılında İngiltere’de doğmuştur. Kanada’da büyüyüp Amerika’ya yerleşmiştir. 1987–1996 yılları arasında “Washington Post” gazetesinde ekonomi konusunda yazılar yazmıştır. Okuyucular, yazılarını her zaman dört gözle beklemişlerdir.

--

--