Titrek Bir Işık
Dar bir sokakta, duvara yaslanmışım,
Seyrediyorum geleni geçeni, manasız,
Bunca zamanın ardından anlam arayışım kalmadı.
Sonraları gözüme takılıyor bir pencere,
Işığı titrek,
Nereden baksam yaralı.
Birkaç hikaye gizlemiş içine,
Kafam dalgın,
Sanrılarımın arkasında yağmur,
Sert rüzgarlardan geriye kalan
Sadece kurumuş yapraklar.
Sesleri duyuyor kulaklarım,
Bir ses geliyor o titrek ışığın olduğu evden,
Ev mi sahi, bilemem.
Bir çığlık ve hıçkırık,
Kulaklarımda çınlama ve haykırış,
Kendime yakıştıramadım orada kalmayı.
Acıların takılı kaldığı boğazım,
Kaç okyanusla temizlenir de,
Benim üzerimde kalmaz acaba kiri, pası.
Ertesi gün aynı sokaktan geçtim,
Geceleri bir başka kirliydi buralar
Güneşin vurduğu vakitler,
Yakıyordu bütün suçları ve duyguları
Geceleri vuruyordu ay karanlığında,
Feryat, kasvet, hüzün ve gözyaşları
Bekledim aynı yerde,
Işık yanmadı,
Sesler duyulmadı.
Kapalı perde, bir anlam içermekte
Fakat hikayeler yarım kaldı.
Terk edilmiş gibi her şey, herkes gibi.
Dönüp yatağa gitmek bir çare
Gördüğüm bütün hikayeler de biter elbet.
Önümde bir yığın kağıt,
Binlerce fikir,
Hepsi ellerimde ölmeyi bekleyecek.