Tolstoy İle Birlikte Sanatın Ne Olduğu Üzerine Bir Yazı

Plaktaçalankelimeler
Türkçe Yayın
Published in
3 min readApr 1, 2022

Bugüne kadar sanatın ne olduğunu hiç düşündünüz mü? Biz düşünmesek dahi bizler için düşünen insanlar olmuş. Hatta Tolstoy on beş yıl boyunca uğraştığı “Sanat Nedir?” adlı bir kitap yazmış. Tolstoy’un düşüncelerine gelmeden önce bu yazıya başlarken sorduğum soruyu biraz daha değiştireceğim. Sanat ile ilgili yüzyıllardır tartışılan hepimizin aşina olduğu bir soru vardır. Sanat, sanat için midir? Sanat toplum için midir?

Şimdi Tolstoy’un yazdığı kitaba gelebiliriz. Öncelikle kitap konu itibariyle ağır bir kitap ya da dili anlaşılmayacak kaygısı veriyorsa şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki öyle değil. Tolstoy düşüncelerini biz okuyucuyu sıkmadan, açık bir şekilde yansıtmıştır. Diğer bir yönü ise kitapta birçok yazardan bahsetmiş ve yeri geldiğinde çok ağır ve radikal eleştiriler de yapmıştır.

Tolstoy sanatı keskin bir çizgiyle ayırmıştır. Sanat ne yüksek zümrelere hitap etmeli ne de sadece alt sınıflara özgü olmalıdır. Sanat, herkes için açık ve anlaşılır olmalı, sanatçının eserini herkes kavrayabilmelidir, sanat eserinde herhangi bir kargaşaya yer verilmemelidir.

“Sanat ne kadar özelleşirse, o kadar anlaşılmaz olur, ondan anlamayan insanların sayısı o kadar artar; sanat gitgide daha anlaşılmaz olma yolunda ilerlerken sayıları gitgide daha da azalacak olan bir avuç seçkin kişi tarafından anlaşılır olur.”

Tolstoy’un sanat ile ilgi çekici olan bir diğer görüşü ise sanatın dinle iç içe olması gerektiğini ve sanat ile dinin örtüşmesi gerektiği düşüncesidir.

Sanat ile ilgili şu ana kadar yazdığım fikirlerde ki görüşüm şudur; evet sanat anlaşılabilir olmalı ama tamamen anlaşılabilir olmamalı. Tüm her şey anlaşılır olursa biz okuyucu bundan gerçekten zevk alabilir miyiz? Sanatı sanat yapan biraz da barındırdığı gizem değil midir? En azından bana göre olması gereken budur. Sanat, ne anlaşılmayacak kadar karışık ne de bir gazete haberi kadar açık olmalıdır.

Tolstoy’un diğer yazarlarla ilgili düşüncelerine değinmek istiyorum. Tolstoy’un karşı çıktığı nokta sanatçının işleri bile isteye karmaşık bir hale getirmesidir. Bu konuda da Paul Verlaine, Charles Baudelaire gibi yazarlara atıfta bulunuyor. “Ne gerek var bu kadar anlaşılmazlığa?” diye sitem ediyor.

Birçok yazarı eleştirse de bence en ağır eleştiri yaptığı Shakespeare’dır. Yaptığı çok ağır eleştirilere baktığımızda kendisinden pek hoşlanmadığını görüyoruz. Shakespeare’ın, çok fazla abartıldığını düşünüp başka yazarlar sayesinde olduğu konuma geldiğini söylemiştir. Kitapta uzun uzun eserlerini eleştirmiştir.

“Hangi oyunu olursa olsun, herhangi bir Shakespeare oyununu daha okumaya başladığım anda, yüzüme yumruk yemiş gibi hissettiğim şey, bir karakter ortaya çıkarmanın, hadi biricik demeyeyim, ama başlıca ögesi olan “dil” yokluğudur; o dil ki, herkes kendine ait olanı, kendi karakterine özgü olanı konuşur. Shakespeare’de bu yoktur. Bütün Shakespeare kişileri kendilerine ait olmayan, hep aynı tumturaklı, doğal olmayan Shakespeare diliyle konuşurlar.”

Son olarak Tolstoy’un gelecekteki sanat hakkında görüşlerine değinmek istiyorum. Sanatçıların hiç sıkıntı çekmeyeceğine, mutlu olacağına ve geçimlerini sağlayabilip sıradan insanlar gibi yaşayabileceğini dile getirmiştir.

“Geleceğin sanatı içerik yönünden yoksullaşmak, sığlaşmak şurada dursun, tam tersine, çok daha zengin, derin, kapsamlı olacaktır. Yalnız içerik yönünden mi? Biçim yönünden de geleceğin sanatı bugünün sanatından daha aşağı olmayacağı gibi, karşılaştırılamayacak ölçüde ondan daha üstün olacaktır; yalnızca incelik açısından, karmaşık bir tekniğe sahip olma açısından da değil, sanatçının yaşadığı ve aktarmak istediği duyguyu gereksiz hiçbir şey katmadan alabildiğine kısa, açık, yalın bir biçimde aktarma yönünden de böyle olacaktır bu.”

Günümüz dünyasına baktığımızda Tolstoy’un sanat ve sanatçılar hakkında tahminlerinin ve onlar için istediği dünyanın gerçekleşmediğini görüyoruz. Üstelik sanat ve sanatçıya eskisinden daha az değer verilmekle birlikte kaliteli sanat eserlerine de rastlamak oldukça güç hale gelmiştir.

Kitap ile ilgili son bir bilgi daha verecek olursam şayet, çıktığı yılda sansürlenmiş, çok fazla protestolara maruz kalmıştır. Tolstoy’a sanat düşmanı şeklinde eleştiriler yöneltilmiştir.

Yazımın başında sorduğum soruya kendim cevap verecek olursam, sanat ne sanat içindir, ne de toplum içindir. Sanat, sanatçısı içindir. Kişi yarattığı eseri önce kendisi için yapar. Kendisi haz alsın diye, kendi estetikliğini tatmin etsin diye yapar. Bu kısımdan sonra sanatı sanata mı mal edeceği, topluma mı mal edeceği birey için pek de önemli değildir.

Diğer yazılarıma profilimden ulaşabilirsiniz.

--

--