Toplum Sözleşmesi Nedir?

Felsefe de Önemli Soruların Yanıtlandığı Pasajlar Serisi

İlter Güvenç
Türkçe Yayın
2 min readNov 28, 2020

--

İnsan varlığı doğası gereği sosyal bir varlıktır. İnsanın sosyal varlık olması aynı zamanda toplumsal yaşama uygun bir varlık olmasına anlamına gelmektedir. Lakin insan, bu yaşam biçimi için bazı tavizler vermektedir.

“Toplumsal Sözleşme”

Öncelikle bu taviz bireyin eylemlerini ve davranışlarını toplumsal bir yaşama uygun hale getirmek için kısıtlamak olacaktır. Bu kısıtlama direkt olarak özgürlüğe dair yapılmış bir kısıtlama değildir, aksine birey bu sınırlandırmalar ile daha da özgürleşir. Bunun sebebi ise sınırlarını bilmesi ve eylemlerini buna göre yönlendirebilme yetisi kazanmasıdır. Bunun yanında insanlar bireysel çıkarlarından vazgeçmeli ve genelin çıkarını düşünerek hareket etmelidir. Bu da insanın bencilliğini bir kenara itmesini ve toplumu düşünerek olgun ve topluma faydalı eylemlerde bulunmasını sağlar.

Her insan doğa şartlarında özgürdür. Eylemleri ve düşünceleri kısıtlanmamıştır. Lakin bu durum aslında bir düzensizliğin de oluşturucusudur. Herhangi bir otoriteye, yasaya veya kurala bağlı olmadan yaşayan insanlar, bir hayvandan farksızdır. Bunun nedeni ise onları diğer canlılardan ayıran, akıl yetilerini kullanacak ortamlarının bulunmamasıdır. Bu durum oldukça tehlikelidir; çünkü sadece duygularıyla hareket eden bir insan doğa için çok tehlikeli bir varlıktır. İletişime geçemeyen, etkileşimden habersiz olan insanlar, doğal haliyle yetilerini sadece hayatta kalabilmek için kullanacaktır. Bu da onun diğer canlıları hatta kendi türünü de avlamasına sebep olacaktır. Bu durum insan gibi bir varlık için kabul edilemezdir. Çünkü insan bir akla sahiptir. Gözlemler, deneyler, anlar, anlatır ve üretir. Bu yüzden de değerli bir varlıktır.

Toplum sözleşmesi ise işte bu varlığın kendi türünden olan diğer canlılarla yaşayabilmesi için oluşturulmuş olan sistemsel bir sözleşmedir. Bu sözleşme, insanın bazı tavizler vermesini sağlayarak, onu doğa halinden çıkarıp, toplumsal yaşama uygun ve kendi türüne yararlı bir birey haline getirmeyi amaçlar. Bunu en net bir şekilde ortaya koyan kişi ise Jean-Jacques Rousseau olmuştur. Bireylerin birlikte yaşayabilmek için uygun bir şekilde inşa edilmiş bir otoriteye ihtiyaçları vardır. Bu otorite ise devlettir. Eğer devlet gerekli şekilde, yani bireyin güvenliğini sağlayacak, onun mülkiyetini koruyacak ve toplumsal barışı sağlayacak bir şekilde inşa edilirse, o toplumda huzur ve barış hakim olur.

--

--