Uzaklarda
Siyah masa devrildi.
Rüzgarın etkisiyle aniden açılan bahçe kapısının ardında birini görmüştü. Uçuşu pelerini andıran perdeler, her esintiyle ona daha büyük bir görüş alanı sunmuş ve onu önündeki iki saat boyunca aralıksız izleyeceğinden habersiz olduğu enteresan manzarayla tanıştırmıştı. Kucağındaki bilgisayarı yanındaki sehpa üzerine bıraktı, yalnızca kitabını yazmak için girdiği bu oda onun katedrali gibiydi, o odanın perdelerini açma, bahçede gezinme, etrafını izleme ihtiyacını hiç hissetmemişti. İnzivaya tam da dış dünyadan kaçmak, sadece kendi sesini dinleyebilmek için giriyordu. Komşularının da aynı yöne bakan küçük bir bahçeleri olduğundan dahi habersizdi. Rüzgarın daha fazla esmesini, perdenin daha fazla uçuşmasını istedi.
Karşı bahçede ateşin başında oturan biri vardı. Kil olduğunu tahmin ettiği bir hamura şekil veren eller görüyordu. Rüzgar ateşi her harladığında ellere sıçramasından hem korkuyor, hem de parmakları dikkatle izlemeyi sürdürüyordu. Kadının yüzünü görmek için daha fazla rüzgara ihtiyacı vardı. Kalkıp kapıya yaklaşsa fark edilebilirdi, sebebini bilmediği şekilde bunu yapmaktan utandı. Kendi evinde hareket etmekten geri durmanın rasyonel olmadığının bilincindeydi, fakat sanki yüzünü görmek için kapıya yürürse bu büyülü an bozulacaktı. Koltuğuna biraz daha gömüldü. Sağ tarafa eğilip okuma lambasını kapattı. Kamufle olmak, görünmez olmak, bu anlara tüm doğal akışıyla şahit olmak istiyordu. İki baş parmağın daire hareketiyle göz çukuru açışını izledi. Masajı andıran hareketlerle alnı tarayıp şakaklara ulaşan parmaklar. Yalnızca ileri geri hareket yapar gibi görünen eller her çekildiğinde yüzün farklı bir bölümü ortaya çıkıyordu. Her seferinde parça parça eklenen çamurlar önce dudaklara, ardından gerçek bir portreye dönüştü. Keskin bir rüzgarla perdesi artık tamamen kapının dışındaydı. Atıştırmaya başlayan yağmur, manzarasını elinden aldı. Kadın ayağa kalktı, ellerini sildi. Hızlıca aletlerini topladı. Saçlarının arasından yarım görünen yüzü, zayıf bedeni aceleyle hareket ediyor, çamur poşetini büyük kutuya taşımak için uğraşıyordu. Yardım etmek istedi. Kadın alet ve eşyalarını bahçeden odasına taşıdı. Kapı aralığından süzdüğünde odada kitaplık harici bir şey görememişti. Kadın en son, büyük bir dikkatle yarım kalan büstü almıştı. Ağır gözüküyordu. Bahçe kapısı kapandı. En son perdeyi kapatan bir el gördü, tiyatro bitmişti.
Ne kadar zamandır karanlıkta oturduğunu bilmiyordu. İçeri yağmur girmeye başlamıştı. Okuma lambasını yaktı ve kapıyı kapattı. Perdeleri ıslanmış, devrilen masası ve inzivasıyla yeniden başbaşa kalmıştı. Uzun süredir üzerine çalıştığı kitabı ve işleri hariç pek gündemi yoktu. Ailesi, kızları ve dostlarıyla dışardan pürüzsüz görünen bir hayatı vardı. Aslında bir takım standartları koruması için çalışmasına da gerek yoktu ama hayatı boyunca babasının gölgesinde kalan biri ancak olağanüstü bir başarıyla rövanş alabilirdi. Sanata ilgisi olsa da üretebilme isteği ve yeteneğini kendinde görmüyordu, fakat iyi bir tüketiciydi.