Uzayda Bir Yıl Geçirdim Ve İzolasyon Sürecinde Sizler İçin Birkaç Önerim Var — Scott Kelly
Uzayda bir yıl geçirdim ve izolasyon sürecinde sizler için bir kaç önerim var. Bir de gerçekten dışarı çıkamayan birinden dinleyin bakalım.
Scott Kelly, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan emekli bir NASA astronotudur. 21 Mart 2020 tarihli “I Spent a Year in Space, and I Have Tips on Isolation to Share” adlı Scott Kelly’nin The New York Times için yazdığı makaleden Türkçe diline çevirilmiştir.
Eve sıkışıp kalmak zorlayıcı olabiliyor. Uluslararası Uzay İstasyonu’nda neredeyse bir yıl kadar yaşadığımda, diyebilirim ki, gerçekten kolay değildi. Çünkü uyumak için gözlerimi kapadığımda biliyordum ki işteydim. Uyandığımda ise, hala değişen bir şey yoktu. Uzay boşluğunda çalışıyor olmak sanırım çekip gidemeyeceğin tek meslek dalı.
Yukarıda geçen zamanda öğrendiklerimi paylaşmak isterim. Koronavirüsün yayılmasını durdurmak için kendimizi evlere kapattığımızdan beri, bunlar yeniden kullanışlı hale gelebilir gibi. Tavsiyelerimi derliyorum, naçizane.
Bir Programa Tabi Kalın
Uzay istasyonundayken, uyandığım andan yattığım ana kadarki zamanım özenle programlanmıştı. Kimi zaman bu, sekiz saate kadar süren uzay yürüyüşünü, kimi zaman da uzayda yetiştirdiğim deneysel çiçekleri kontrol etmek gibi beş dakikalık görevleri içeriyordu. Bir plana sadık kalmanın, farklı işlere ve ev hayatının gerekliliklerine uyum sağlamanızda, size ve ailenize, ne denli yardımcı olacağını göreceksiniz. Ne zaman ki yer küreye ayak bastım, o zaman programlı yaşamanın getirilerini özledim ve programsız yaşamanın zorluklarını anladım.
Günlerce yaşam alanı ve çalışma alanınız aynı yer olduğunda, eğer izin verirseniz çalışma gerekliliği, her şeyi ele geçirebilir. Uzayda yaşarken, bilinçli olarak bazı şeyleri zamana yaymayı, acele etmemeyi öğrendim. Çünkü aynı şu anda olduğumuz gibi, uzun bir yolculukta olduğumun farkındaydım. Eğlence için zaman ayırdım. Mürettebattakilerle film geceleri düzenlerdik, atıştırmalıklar hazırlardım, günlerce başından kalkmadan Game of Thrones izledim- hem de iki kere.
Ve tabi ki programınıza uygun bir uyku düzeni eklemeyi unutmayın. NASA bilim insanları, astronotların uzaydaki uyku düzenleri ile ilgili yakından çalıştılar ve uyku kalitesinin ruh hali ve kişiler arası ilişki ile ilintili olduğunu doğruladılar. Tüm bunlar evde karantinada veya uzayda, bir görevin üstesinden gelmek için yapılması gerekenlerdir.
Dışarıya Çıkın
Uzayda yaşarken, en çok özlediğim şeylerden biri dışarı çıkıp doğayı deneyimleyebilmekti. Aylarca ufacık bir alanda sınırlanmamın ardından, doğaya hasret kaldım. Yeşilin rengi, yağmurdan sonraki toprağın o taze kokusu, güneş ışığının yüzümdeki ısısını hissetmek tüm bunları nasıl özlediğimi anlatamam. Öyle ki şu çiçek deneyine, hayal ettiğimden daha fazla önem vermeye başladım. Çalışma arkadaşlarım; kuşlar, ağaç hışırtıları hatta sivrisinekler gibi yerküreye ait kaydedilmiş sesleri tekrar tekrar çalıyorlardı. Ara sıra kendimi sivrisinek seslerine doğru kulaklarımı yaklaştırırken buldum.
Bir astronot için dışarı çıkmak, günlerce hazırlık gerektiren ve tehlikeli bir girişimdir. Şu anki çıkmazda, yine de istediğimde ufak bir yürüyüşe çıkabileceğim için minnettarım. Hem de uzay kıyafetlerim olmadan. Araştırmalar, aynı egzersiz yapmak gibi doğada vakit geçirmenin de fiziksel ve ruhsal sağlığa iyi geldiğini gösterir. Ayrıca biz astronotların uzayda yaptığı gibi dışarı çıkmak için günde iki buçuk saatinizi buna hazırlanmakla geçirmenize de ihtiyacınız yok. Bu nedenle günde bir kere hareket etmeyi kesinlikle karantina programınıza eklemelisiniz. Tabi ki başkalarından en az bir buçuk, iki metre uzakta durmayı aklınızdan çıkarmayacak şekilde.
Bir Hobiye İhtiyacınız Olacak
Bazılarınız, kitaplarımı da beraberimde uzaya götürdüğümü öğrendiğinde şaşıracak biliyorum. Ama bir kitap, gelen bildirimlerle dikkatinizi dağıtmaz ya da
yeni sekmeler açıp, oradan oraya sürüklenmenize sebep olmaz. Aksine hep hayalini kurduğunuz o sessiz, kendinizi verebileceğiniz, paha biçilemez anı yaratabilir. Çoğu ufak kitap dükkânı şu anda evlere kitap götürüyor. Bu da, ufak bir işletmeyi bugünlerde desteklerken, kendinizin de aslında çokça ihtiyaç duyduğu çevrimdışı hayatı yaşamanız anlamına geliyor.
Belki de çalmayı hayal ettiğiniz ancak bir türlü fırsat bulamadığınız gitarınızla biraz daha haşır neşir olabilir, maket yapmayı deneyebilir, hatta belki biraz sanat ile uğraşabilirsiniz. Astronotlar uzaydayken zamanlarını bunlara ayırırlar. Kanadalı astronot Chris Hadfield’ın yaptığı David Bowie’nin Space Oddity parçasını hatırlayın.
Günlük Tutun
NASA, on yıldır izole hayatın insan hayatında yarattığı etkiler üzerine çalışıyor ve şaşırtıcı bir bulgu olarak da günlük tutmanın öneminden bahsediyor. Bir yıl süren görevim boyunca, neredeyse her gün deneyimlerimi yazmak için zaman ayırdım. Sadece gündelik yaşantınızı kronolojik sırayla yazmaktan ziyade, beş duyunuzla neleri deneyimlediğinizi, anılarınızı yazmaya çalışın. Benim gibi günlüklerinizden yola çıkarak bir kitap yazmayı planlamıyor olsanız da günleriniz hakkında yazmak, deneyimlerinizi perspektif haline getirmenize ve geri dönüp baktığınızda bu eşsiz zamanların sizin için neler ifade ettiğini hatırlamanıza katkı sağlayacaktır.
Ailenize ve Sevdiklerine Vakit Ayırın
Uzay istasyonundaki tüm bu sorumluluklarıma rağmen, ailem ve arkadaşlarımla konuşmak, videolu görüşmek için hiçbir fırsatı kaçırmadım. Bilim insanları bu izole dönemlerimizin bağışıklık sistemimizin zarar görüp, fiziksel sağlığımızın etkilendiği kadar, mental sağlığımızın da zedelendiğini söylüyorlar. Ancak teknoloji sevdiklerimizle iletişimde kalmamızı kolaylaştırıyor. Ailemizle, arkadaşlarımızla hatta çalışma arkadaşlarımızla iletişimde olmak belki de virüsle savaşmamıza yardımcı oluyordur.
Uzmanları Dinlemeliyiz
Hayatta karşılaştığımız çoğu problemin aşılamayacak problemler olmadığını düşünüyorum, ancak işin içinden çıkamıyorsak da bir uzmana sormamız gerektiğine inanıyorum. Uzayda yaşamak, bana bilim, mühendislik, tıp ya da beni canlı tutan bu inanılmaz derecede karmaşık uzay istasyonunun tasarımı olsun, bilmediğim konular hakkında uzmanların tavsiyelerine güvenmemin önemini öğretti.
Özelikle yaşadığımız şu zorlu koşullarda, bu konuda bilgili olanlardan bilgi almalı ve onları dinlemeliyiz. Sosyal medya ve zayıf verilerle desteklenen kaynaklar, el sıkışmalarının virüsleri ilettiği gibi, bizi yanlış bilgilere yönlendirebilir. Bu nedenle, Dünya Sağlık Örgütü ve Johns Hopkins’in Koronavirüs Kaynak Merkezi gibi saygın kuruluşların yayınlarına itibar etmeliyiz.
Hepimiz Birbirimize Bağlıyız
Uzaydan baktığınızda yer kürede sınırların olmadığını görürsünüz. Koronavirüsün yayılımı bize, daha iyisi ya da daha kötüsü için, paylaştığımız şeylerin bizi ayıranlara nazaran daha kuvvetli olduğunu gösteriyor. Tüm insanlar kaçınılmaz bir şekilde birbirimize bağlıyız ve problemleri çözmek için ne kadar fazlamız bir araya gelirse, o kadar daha iyi olacağımız kesin.
Yerküreyi uzaydan görmenin tek kötü etkisi, tüm insanlar için merhamet beslemek sanırım. En azından benim için öyle. Çaresizce evlerimize sıkışmış olsak da, her zaman yapabileceğimiz bir şeyler var. Video-konferans yoluyla çocuklara kitap okuyanlar, para ve zamanlarını yardım kuruluşlarına bağışlayanlar, yaşlı ve bağışık sistemleri zayıflamış komşuları için ayak işlerini halledenleri gördüm. Gönüllülerin yardımları da azımsanmayacak kadar büyük.
İnsanların akla gelebilecek en büyük zorluklarla başa çıkabildiğini gördüm ve hepimiz kendi üzerimize düşeni yapar ve bir ekip olarak birlikte çalışırsak, bunun da üstesinden gelebileceğimizi biliyorum.
Bu arada lütfen ellerinizi sık sık yıkayın.