#WhenIWas15 / Benim de bir hikayem var!

Metehan Yesilyurt
Türkçe Yayın
Published in
6 min readMay 4, 2018

15 yaşıma ait bulabildiğim en iyi fotoğraf bu idare edin. Efsane sınıftır kendileri. Her bir arkadaşım şimdi çok güzel yerlerde, çok güzel işler yapıyorlar.

Linkedin’in 15. yılı kutlamaları nedeniyle #WhenIWas15 etiketi ile paylaşımlar yapılıyor. Ben de size kendi hikayemden biraz bahsetmiş olayım bu vesile ile. Biraz uzun olabilir, kusura bakmayın. Ama yazmadan edemeyeceğim :)

Bundan 10 yıl öncesinde 15 yaşında iken sürekli olarak bilgisayar başında vakit geçirmek ve bir şeyler yapmak istiyordum. O zamana kadar laboratuvar ne zaman açık olsa ve fırsat olsa hemen sızıyor, bir şekilde bilgisayarları kurcalamaya çalışıyordum. O zamanki laboratuvarları bilenler bilir. Bilgisayarlar aşağı yukarı şöyle bir şeydi.

Görseli Google’dan çektim. Hiç abartı değil, bilgisayarlar tam olarak böyleydi.

İlk bilgisayarıma 10 yıl önce bu zamanlarda kavuşabilmiştim. O da dayımın çalıştığı şirkette Win98 kullanılan ve boşa çıkan bir bilgisayar ile olmuştu.

64MB SD RAM, 8 GB HDD ve 64MB Nvidia ekran kartı. 2010 yılına göre çağın gerisinde bir bilgisayardı. Bir şekilde iyileştirdim, para biriktirdim ram aldım, HDD ekledim. Oyunlar mı kurmadım, bilgisayarın power’ını mı yakmadım. Neler neler, resmen taklalar attırdım ama o bilgisayara. XP’yi bile kurdum.

Ailemin bilgisayar almak gibi bir gücü yoktu, olmadı da. Maddi açıdan rahat bir çocukluk geçirdiğimi de söyleyemem. Dünyalar tatlısı da bir kız kardeşim var benden iki yaş küçük. Birlikte okumak durumundaydık. Başka çaremiz yoktu.

Hadi size biraz before after yapayım.

Efsaneler ölmez sadece şekil değiştirir.

Kız kardeşim şimdi ne yapıyor biliyor musunuz? İstanbul Acıbadem’de insanların hayatlarına dokunuyor. Sağlıkçı benim kardeşim. İkimiz de çalışıyoruz. Ailemize el verme, onları rahat ettirme sırası bizde.

Babam üniversiteyi kazanamazsam eliyle sanayinin olduğu yönü göstererek “merak etme oğlum işin hazır” diye gazı verirdi hep. Babam asgari ücretle çalışıp ev geçindirebilen bir adam. Ortaokulda babam ülkede bakan olsa ekonomi şahlanır diye düşünürdüm hep. Çünkü o kadar para ile kardeşimle beni servisle okula gönderiyor, okutuyor ve evi geçindiriyordu. Annem de çalışmaya başladı sonradan. Onun hayali öğretmen olmaktı, ben üniversiteyi kazanarak onun hayalini de gerçekleştirdim.

Çünkü hedefiniz varsa kimsenin, hiçbir engelin karşınızda duramayacağını biliyorsunuz. Yıkamazlar sizi, olsa olsa sakalınızı kesebilirler o da daha gür büyür.

Aile çok önemli bir şey. Onların desteği ile bile olsa ayak üzerinde durabilmek, akıl alarak yaşayabilmek, arkanda başına çok kötü bir şey gelse de dönebileceğin, sarılabileceğin insanların olması çok güzel. Bu kimisi için anne babası kardeşi olur kimisi için ise kan bağı olmasa bile gidebileceğin kişiler olur. Bunu bilmek harika bir şey.

Ailem hiç bir zaman zorluk yaşatmamaya çalıştı, sağ olsunlar. Öğretmen olacağım diye Samsun’un 10 binlik bir kasabasından Ankara gibi büyük bir yere doğru yola çıktım. Hacettepe Sınıf Öğretmenliği’ni kazanmıştım. Kampüs bizim ilçeden büyüktü, daha fazla insan vardı. Küçük bir yerden gelen yeni ergen bir genç için bunun ne anlama gelebileceğini sadece yaşayanlar bilebilir.

Ankara’ya geldim. Yine paramız yoktu. Neyse ki üniversite yurdu çıkmış ve yakın öğretmenlerim, akrabalarım, aile dostlarımızın maddi manevi yardımı vardı ve ilk yılı atlattım. Sonra döndüm yaz tatilinde Samsun’a. Sürekli dışarıdan para almak zor geliyordu. Tuttum Engiz’de, doğup büyüdüğüm tilki dükkanımda Keyifli Cafe’de işe başladım.

Engiz Keyifli Cafe, Fotoğraf 2015'e ait ama gördüğünüz ekip kemik kadrodur. Birlikte çalıştığım insanlar yani.

On numara beş yıldız adamlardır.

Sonraki yaz zor geldi Samsun’a gitmek. Tutup Ankara’da “ kendi başıma ayakta durabilmecilik” oynayacaktım. İş bulacaktım. Mümkünse bilgisayar işi olacaktı. SEO’ya merak sarmıştım. Dedim buradan para çıkar.

Oynayacaktım diyorum çünkü biriken 3 aylık yurt borcu, iki kredi kartı ve hepsi ağzına kadar dolu bir şekilde borcumu kapatmak için çalışmaya karar verdim. Aileme de dedim ki “Ben iş buldum çalışacağım.” Halbuki haberleri bile yok durumdan. Yurttan eve borcu var kağıdı gitmesin diye dua ediyordum. Peki neden? Çünkü kendime bir şeyler kanıtlamak istiyordum. “Olm bak yaparsın, edersin, para kazanırsın.”

Aslına bakarsanız bu amaç için Ankara’da çalışmak ve yeni girdiğin bilgisayar işlerinden para kazanmak çok salakça bir fikirdi. Rasyonel olalım. Salakçaydı çünkü dönsem yeniden Keyifli Cafe’de çalışıp tüm borçlarımı bir ayda bitirebilirdim. Yurt parası yoktu, yemek anneden, hadi paran bitti 5 10 liran da babadan(yani o kadar para alabiliyordum fazlasını isteyemezdim). Mis.

Ama ne olduysa Ankara’da kalmam ile değişti olay. Staj yaptım ZEO’da ve sonra bir ajansta SEO işlerinde çalışmaya başladım. Teee Ostim’de, sanayinin göbeğinde. Günde 3 saat git-gel. Bir tane de freelance müşterim vardı. Yusuf abi, katkısı çoktur onun da. Hala da ara ara görüşürüz. Şu an olduğum yere gelmem de böyle başladı. Zorluklar, başarısızlıklar hayat hikayeme yön verdi.

Ankara’da kalmam dönüm noktası oldu yani. Ha yaz sonu ne oldu derseniz, borcun dörtte birini bitirebilmiştim. Böyle bir karar alıyorsanız karnınızı da doyurmanız gerekiyor ki yurtta kalırken aç kalmışlığım ama bilgisayar başından kalkmamışlığım da çoktur.

Her zorluğun farklı bir sonucu ve faydası var. Bu cümleyi kurabiliyorum çünkü bazı şeyleri gördüm, tanık oldum. Mesela üniversite topluluklarıdayken, çocukken o ufacık ilçede televizyonda görüp sevdiğim isimlerle birebir tanışabiliyordum. Sohbet ediyorduk.

Bunun mutluluğunu size anlatmak im-kan-sız. Bir Kelime Bir İşlem vardı mesela. Belgin hocam vardı Türkçe sorularına bakardı, TRT’de iken hep izlerdim. Önümde yer sofrası, programı açardım.

Üniversitede ne oldu biliyor musunuz? Bir Kelime Bir İşlem çekimlerine öğrencileri ben götürüp organize etmeye başladım. E-posta atmıştım, çalışmak istiyorum diye. Yıllardır orada olan o TV başından izlediğim ekiple “kanka” olmak var ya…

(31.dk 4.saniyede görebilirsiniz)

Bitti mi? Bitmedi. Topluluklara akıyordum resmen.

Çocukken kitaplarını okurdum. Gülten Dayıoğlu. Bizzat kendisinden aynı yemek masasından hayat hikayesini dinlemeyi başarabildim.

Erdoğan Arıkan, TV’den programlarını izler futbol takip ederdim.

Çocukluk idollerimden, şarkılarıyla geç de tanışsam çok severdim. Burak Kut.

Erdal bakkal da gelmişti üniversiteye. Sohbet etmiştik bir saat çünkü sülük gibi yapışmıştım. Ne kadar etkinlik varsa hepsini sömürüyordum. 10 binlik kasabadan nerelere?

Bu zamana kadar ne elde ettim? Milyonlarca başarısızlık ve elimde başarı olarak sunabileceğim çok az şey. Ha çok ama çok güzel insanlarla tanıştım. Hayatıma dokunan çok oldu. Miskin adamımdır ben, gamsızımdır, dağınığımdır. Kafaya çok takmam. Ama hayat hep bir şeyler öğretiyor işte.

Yaşım oldu 25, çeyrek asır yaşamışım. Daha ne gördüm de ne yaşadım?

Profesyonel iş hayatına başladığımda çok zorlandım bu yüzden. Bazen hala da zorlanıyorum. Çünkü eski alışkanlıklarınız sizi sürekli takip ediyor. Hatalarınız da öyle. En azından benim için durum böyle.

Amma da şey yaşamışım demiyorum tabii ki. Bu oldukça egoist bir yaklaşım olur. Ama inandığım bir şey var. Bu yaşlarda alınan kararlar ileride yaşayacağınız tecrübeleri nerede, nasıl kazanacağınıza yön veriyor.

Şimdi dönüp geriye baktığım zaman bilgisayar kullanma isteğimin şu anda hayatımın tam da içinde olduğunu görüyorum. Bilgisayarım benim ekmek teknem. Ekmeğimi oradan çıkarıyorum. Tabii ki buraya da gökten düşmedim. Bunun öncesinde stajı, yarı zamanlısı, profesyonel olarak geçen toplam bir 4 yıl var. O farklı bir yazının konusu olsun.

İlkokulda iken olmayı istediğim meslekler arasında gazetecilik de vardı. Şimdi ise Türkiye’nin en genç ve en büyük dijital medya şirketinde yeni nesil gazetecilik de yapıyorum.

Her şey istemekle başlıyor. Zorluklar karşısında durduğunuz, hiç bir şey yapmadığınız, vazgeçtiğiniz an -kesin bilgi yayalım- kaybetmeye mahkumsunuz.

Nereden geldiğini unutma.

#HayatınıSürekliResetle, her şey hep sıfırdan başlıyor.

Buraya kadar sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim. Bu yazıyı okuyarak hayatıma dokunduğunuzdan emin olabilirsiniz.

Şu şarkıyı da şuralara bir yerlere bırakayım.

https://youtu.be/s43sptuwkvA

Hayatın bundan sonrası için neler getireceğini hep birlikte göreceğiz.

Originally published at https://www.linkedin.com on May 4, 2018.

Podcast| Youtube | Slack | Facebook | Twitter | Instagram | Kodcular

--

--

Metehan Yesilyurt
Türkçe Yayın

#Web Psikolojisi #SEO appsamurai.com #GrowthHacking #Hacettepe anahtarlar: Dubstep, Fenerbahçe, Sessiz Sinema, Edebiyat, Bilişim, Eğitim