Yüzeye Tutunan Şehir

halime bilgin
Türkçe Yayın
Published in
4 min readMay 19, 2018

Avrupa ülkeleri içinde hepimizin bildiği ismini çokca duyduğumuz popüler şehirler bellidir.Paris,Londra,Roma,

Barselona,venedik ve diğerleri…Bunlar içerisinde köklü tarihi olanlar bilinçaltımıza tarih dersinden,popüler turizmin öne çıkardığı ülkeler ve şehirler ise,insanın görme arzusuna harekete geçiren bilinçdışı kayıtlarla zihne alınmıştır.Bu şehir ve ülkeleri görme arzumuz anlaşılabilir bir duygudur.

Fakat;

Birde ülkesini öne çıkarmak için çalışan,fikir üreten,sesini duyuran,bu anlamda kendini ispatlamış şehirler var tüm bunlara ilaveten.Yüzülçümü konya ovası kadar olan bir ülke ki bir kısmı su üzerine kurulmuş derinliği olmayan yüzeye tutunmuş…Etrafındaki komşu ülkelere meyve ve sebze ihracatı yapacak kadar tarımda ilerlemiş…

Evet Hollanda’dan bahsediyorum.Laleleri, bisikletleri,peynirleri ve değirmenleri ile ünlü olan…

Rotterdam şehrine sık sık gittiğimiz bu ülkenin,başkenti olan Amsterdam’a çevirdik direksiyonumuzu bu defa.Lale tarlalarının ve kanallar şehrinin,fotoğraf hobimize katkı sağlayacağını düşündük.

Tarihte pek adını duymadığımız bu ülkenin ününün,nerden geldiği sorgulaması ile başlayan yolculuğumuza,okyanusun. kara parçası haline nasıl geldi suali ile yüzleşerek, konaklamak için,seçtiğimiz kuzey hollanda bölgesinde bir nokta koyduk…

Ülkenin topraklarının,buzultaş,çökeller,alüvyon ve killerden oluştuğunu, Okyanustan 2500 kilometrekare toprak elde edildiğini en yüksek noktasının 322 m olduğunu, ne bir ansiklopediden,ne bir gazete küpüründen,nede bir kitaptan,öğrendik.Zamanımızın en bilgilisine ( google) sorduk…

Bu çoğrafi bilgiyi biz kendi keşif ve deneyimimizle, ağaçlardan da çıkardık aslında.Köklü ağaç gördüğümüz yerler deniz seviyesinde kara parçası,cılız tutunmakta zorluk çekmiş ağaçlar gördüğümüzde anlıyorduk ki deniz seviyesi altında ve okyonustan çalınan karada yolculuk yapıyoruz.

Lale devrini yaşamış bir millet olarak,lale tarlalarını başka bir ülkede aramak bize dokunsa da, lale bizim değerimizdi demenin anlamını yitirdiği,lale tarlalarında ecdadımızı yad ederek eksiklerimizi düşündük.Bize önemsiz gibi gelen bir çok şeyimizi başka milletler alarak değer katmış ve dünya ya pazarlarken, bu bizim demekle yetinmenin manasızlığını aralamaya çalıştık..

Keunkenhof şehrinde,sümbül tarlalarını kokusundan keşfettiğimiz güzergahta, bisiklet yolcularından geçilmiyordu.Hollanda genelinde bisiklet en önemli taşıt bunu bilenler olarak,etkin kullanımını ve nedeni düşündük birazda.Yer sorunu olduğu,derinlik konusu sıkıntılı olduğundan,kapalı parking yapılamadığı için olabilirliği üzerinde yoğunlaştık.Halk’ın genelde bisikleti tercih etmesini park ücretleri ve sıkı trafik kurallarınında etkili olduğu kanaatine vardık.Yalnız bir gerçek var ki yaş olarak ilerlemiş hollandalılar bile genç ve dinamikler pedaller sayesinde.

Her bölgesinde kanallar ve belli bir mimari cizgisindeki evleri ile meşhur ülke birde yel değirmeni ile gönüllere taht kurmuş.Zanzes scanes kasabasın da olan yeldeğirmenleri otantik ve görsel şölen niteliğinde büyüleyici.Değerlerini öyle güzel sunmuşlar ki özel turlarla ve özel araçları ile gelenler,kasabayı bir anda şehir kalabalığına dönüştürüyorlar.Suyla dönen değirmenlerin çalışma sistemini yerinde görme ayrıcalığı sunuluyor.

O değirmenleri gezerken,çocukluğumdaki taş değirmenlerimize gittim birden.Su kenarlarına inşa edilmiş suyla dönen çarkların yanına yaklaşmayacağıma, yanlarından ayrılmayacağıma dair ebeveynlerime söz verdiğim o günler…Zira çok meraklı bir keşifçi olarak,dönen çarkın suyu nasıl alabora yaptığına bakmak, o gürültülü ortamda bağırarak konuşmak bir ayrıcalıktı. Sonraları sanayinin gelişmesi ile mekanikleşen değirmenlerde ,bırakılan buğdayın,yukarıya doğru çıkarak bir taraftan un,bir taraftan kepek akıtmasına kafa yorduğumu gören,değirmenci dayı merakımı giderse de, eğilip makinenin içinde nasıl bir sistem var diye bakmak için una bulanmış halimin onları gülümsetmesi, şimdilerde eğitmenlerin “gezerek,görerek yerinde öğretme” tekniğini yıllar önce yaşamış olmamı hatırlattı.

Değer, herkeste var.Önemli olan onu nasıl değerlendirdiğimiz,nasıl sunabildiğimizdir.

Aslında ,

Gezip görmenin altında yatan,o ülkenin kültürünü yerinde deneyimlemek,birebir yaşamak insanını tanımak.Bir nevi dünyalı olma çabasına girmek.

Bu anlamda,hollandalı insanların, köklerinin nerden geldiği konusuna epey bir kafa yorduk.Hepsi uzun boylu ve sarışın olduğu için polonyalılara benzetsekde ingilizlerde sarışın ve uzun boylu…Bu konuyu araştırınca da çok ilginç bilgilerle karşılaştık.Mesela Pariste bölgesine göre yaşayanlara verilen isimler var.Parissien,Sipinisyen,and..gibi veya ülkemizde Ankaralı,İstanbullu,izmirli gibi,Hollandalılarda ise bu durum çok farklı ve pasaportlarla belirlenen bir sistem varmış.

Hollandada doğmuş anne babasıda hollandalı olanlara NEDERLANDER deniyormuş.

Yabancılara( hollanda pasoportu olmayanlara) BUİTENLANDER( yabancı) deniyormuş.

Hollandada doğmasına hollanda pasoportu olmasına rağmen,Anne veya babasından biri başka bir ülkede doğmuşssa ALLOCHTOON ( Bizden değil,bizden olmayan) diye adlandırılıyormuş.

Bu bilgiler ışığında gezimizi dam meydanındaki kültürel yönden zengin bölgeyle tamamladık.

Yalnız,

“ Anne Frank’ın evi” hikayesinden zihnimi kurtaramadım bir müddet..

Irkçılığı taktım bu defada..

Neden soyu tek bir insandan gelen ve dünya denilen yaşam alanında aynı yapıtaşından,aynımateryelden olan insan,zihin olarak kendini diğerinden üstün görüyor ve diğerini yoketme hakkını kendinde buluyor…

Bu öfke,bu kin,bu nefret neden…

Tüm bu suallerle geçen,yerinde görme,yerinde sorgulama,kültürleri aralama ve dünyalı olma çabamızı,okyanus sularının haşmetli köpüğünde bir virgül koyarak o ana bıraktık kendimizi…

Ve büyüklerimizin sözü aklımıza geldi, gülümsedik.

“Yorulmanın adını gezme koymuşlar”

Alkışa bir saniye basmak motivemi güçlendireceğinden eminim.Lütfen bunu deneyin ve beni güçlendirin.

Podcast| Youtube | Slack | Facebook | Twitter | Instagram | Kodcular

--

--

Türkçe Yayın
Türkçe Yayın

Published in Türkçe Yayın

Kelimelerin gücüne inanan “Türkçe Yayın” içerik üreticiliğini desteklemek amacıyla yazarlara ve okuyuculara gönüllü destek sunan, kolaylaştırıcı bir yayındır.

halime bilgin
halime bilgin

Written by halime bilgin

Okur sosyoloji /Yazar gözlemleyebildiklerini/Paris ikamet yeri