Yağ Yağ Yağmur Teknede Hamur…

Buşra Karagöl
Türkçe Yayın
Published in
3 min readDec 19, 2020

Ver Allahım ver,

Sicim gibi yağmur!

İlkokul birinci sınıfta öğrendiğimiz şu tekerleme her yağmur yağışında aklıma gelir. Akabinde şu da vardır;

Yağmur yağıyor, seller akıyor, Arap kızı camdan bakıyor…

Hoş bu tekerlemenin hikayesi hüzünlü ama işte çocukken ezberlemişiz. Şimdilerde ise aklıma hiç gelmiyor.

Ekim, kasım ayı gelince aman sonbahar geldi, haydi balkabakları, renkli yapraklar göreceğiz diye sevindik. Konseptli fotoğraflara özendik. Özellikle yağmur yağınca kucağında battaniye, elinde kahvesiyle kitap okuyan insanlar ortaya çıkar sandık. Ama ne yağmur yağdı ne de kitaplar okundu…Bu sonbaharda 1971 yılından bu yana en sıcak yılı yaşadık.

Aralık ayı geldi. Yeni yıl öncesi kendimizi şımartalım, karantina olsa da internet siparişleriyle hediyeleşelim, (Hatta eskiden çekilişlerde malum aralık ayındayız diye bere, eldiven, atkı alınırdı. Bu sene en fazla iki kez kullanmışımdır.) farklı süslenmiş çam ağaçlı fotoğrafları beğenelim dedik. Christmas ruhunu yaşayan ülkelerde çekilen eski videoların altına ah şimdi burada olmak vardı tarzı cümlelerle arkadaşlarımızı etiketledik. Zencefilli kurabiye bile pişirdik. Tamam bunları yaptık ama bu sefer de hayallerdeki kar gelmedi. Noel Baba kızağını nerede sürecek? Hadi bize gelmiyor geyikleriyle ama bari diğer ülkelere gitmesi için kar yağması gerekmez mi?

Cuma namazı sonrası yağmur duasına çıkıldığı hafta kaygılarım iyice arttı. Günlük hava durumunu önemsemeyen ben haftalık raporlara bakar oldum. Hatta İski’den barajların yüzdeliklerini kontrol ediyorum. Aşağıdaki bağlantıdan siz de görüntüleyebilirsiniz.

https://www.iski.istanbul/web/tr-TR/baraj-doluluk-oranlari

Bu haftaki barajların seviyesi %20 seviyelerinde. Üç gün süren yağmurun pek de faydası olmadı. Bu yağış toprağın dudaklarını ıslatmaya yetti sadece. Dakikalarca duş yapıyor musunuz hala? Diş fırçalarken suyu açık bırakıyor musunuz peki? Bulaşık yıkarken gürül gürül akıyor mu sularınız? Ya da az çamaşır veya bulaşığınız varken makineleri çalıştırıyor musunuz? İçim sızlıyor bunları görünce. Her birimiz temel ihtiyaçlarımız için günde Y İ R M İ B E Ş litre su tüketiyormuşuz. Yirmibeş!

Hunharca yakılan ormanlar geliyor bir yandan aklıma. Yangınların, doğa kaynaklı olma ihtimali zaten %1–%5'tir. Buzulların erimesi, deniz ve okyanus seviyelerinin artması Ice Age filmlerini hatırlatmıyor mu size? Sadece film olarak kalmıyor gördüklerimiz. Doğanın dengesini bozan biz, kuraklık yüzünden canavarlaşacak olanlar yine biz olacağız. Su borsası açılmış bile California’da. Doğa intikamını alır sözünü çok sevmesem de maalesef inanıyorum. Dünya isyan ediyor kendisine yapılanlara.

Yaşam biçimimizi değiştirip bilinçleneceğiz diye sana söz vermek isterdim ama inanır mısın artık ben de gerçekleşeceğine pek inanmıyorum sevgili dünya.

Affet bizi lütfen.

--

--