Yaş Almak Yahut Yaşlanmak

Tülin Köse
Türkçe Yayın
Published in
3 min readMay 29, 2018

Henüz gençliğinin baharında, otuzlu yaşların sonunda yazıyorum tüm bunları… Zamanın birer takvim yaprağı, yaş hesaplarının birer matematiksel işlem olduğunu iddia ediyorum… Evet, belki direniyorum…

Bundan yıllar evvel biri geçip karşıma 50 sinde ölen gencecik bir insandan bahsettiğinde, ölümüne üzülür ama ölmek için çok da genç olmadığını düşünürdüm. O yaşlar için çok da normal bir düşünceydi sanırım ve hatta bir çoğumuzun da aynı şeyleri düşündüğüne neredeyse emindim… Düşüncelerimin hala arkasında olabilmeyi çok isterdim ancak kabul ediyorum;

Y A N I L M I Ş I M!!!

Merdiveni kırklara dayayınca aslında hep ölmek için çok erken olacağını anladım; kırkında, ellisinde, yetmişinde ya da doksanında… Erken!

Erken çünkü yaşlanan bedenin hemen altında sadece yaş alan, olgunlaşan, bilinçlenen ve şarap gibi günden güne güzelleşen bir çocuk ruh varmış. Hala aklında bazı yaramazlıklar olan, bedenindeki deformasyona aldırmadan ölmeden yapmak istediği yüzlerce şeyi her fırsat bulduğunda yapmaya çalışan sevimli bir ruh… Hatalarından ders çıkarmayı bırak, başkalarının hayatlarından da ders çıkarmayı öğrenmiş doçent bir ruh… Sadece gezip gördüklerinden değil, göremediği alemin internet ortamındaki fotoğraflarından bile heyecanlanabilen gezgin bir ruh… Canı ne isterse yiyebileceği dönemi geçmiş olsa da diyet listelerinin içine farklı lezzetleri de eklemeye doymayan gurme bir ruh…Bir zamanlar yapraklarıyla seviyor -sevmiyor falı baktığı sevimli papatyayı en sevdiği kitabın içinde yıllandırmayı başarmış romantik bir ruh… “Ben” demeyi azaltmayı başarmış hatta “biz” demeye de başlamış sosyal bir ruh… Kırmak dökmek, ya da yırtıp atmak gibi kolay eylemler yerine zor olanı seçebilen; bağışlayan, birleştiren, sakinliğini koruyabilen dingin bir ruh… İki yıl sonraki festival ya da üç yıl sonraki sınava odaklanıp anı yaşayamadığı günlere inat her anın dolu dolu tadını çıkarmaya başlamış dakik bir ruh… Hala kırılgan ama kırmaktan çekinen naif bir ruh, ezber bozan girişimci bir ruh, dinleyici bir ruh, seviyeli bir ruh, hırslarından arınmış erdemli bir ruh, holiganlığı bırakmış ama hala fanatik bir ruh, alsan karşına o anlatsa sen dinlesen; bilge bir ruh, tüm anılarını iyi kötü hatırlayabilen, ayırabilen ve aktarabilen hafız bir ruh, yaşam dolu, sevgi dolu, aşk dolu…… dolu da dolu bir ruh…

Dün çocuktum, bugün hala genç ve yarın yaşlanacağım… Bu fikri sevdim; dün yaptığım hatalar için çocukluğumu bahane eder yarın için de acele etmemiş olurum… Ama bu gün hala elimde… Ve bu fikri her tekrarladığım gün için hala gün bu gün olacak ve ben hep genç kalacağım…

Matematiğin sizi kandırmasına izin vermeyin, genç kalın…

Podcast| Youtube | Slack | Facebook | Twitter | Instagram | Kodcular

--

--