Yaşamak, Hem de Nasıl Yaşamak

Büşra
Türkçe Yayın
Published in
2 min readJan 29, 2020

Yaşamın en temel unsuru nedir nefes almaktır ilk bakışta. Buradan çıkacak sonuç nefes alan her varlık yaşıyordur, bakın her insan demiyorum, her canlı. Her canlı yaşar, hisseder. Peki böylesine aynı olduğumuz bir konunun bu kadar farklılaşmasını nasıl açıklayabiliriz? Türler içinde, her bir hayat bir diğerinden nasıl bu kadar farklı olabilir, farklı olduğu iddia edilebilir? Biraz açmam gerekirse, ben hayatımın sizinkinden farklı olduğuna nasıl bu kadar emin olabilirim? Söylediklerimin bilimsel bir dayanağı yok elbette, fakat birazdan yazacaklarımı dün yaşadığım şu olaya dayandıracağım;

Dün işten çıktım ve en büyük hayalim olan tiyatro kursuna doğru yola çıktım. Moda Caddesinde yürüyordum, çok da keyifliydim. Hava güzel, sağlıklıyım, sevdiğim işi yapıyorum, sevdiğim yere gidiyorum diye düşünüyordum. Marketten atıştırmalık aldım ve yiyerek ilerlemeye devam ettim. Kırmızı ışık yanmıştı, onu beklerken karşıdaki banklara oturmaya karar verdim. Orada oturan bir teyze de bana bakıyordu. Yeşil ışık yandı ve ona doğru ilerledim. Yanındaki banka oturdum. Cıkcıkladığını duydum ama üzerime alınmadım, ona da atıştırmadan ikram ettim. İkna etmemle birlikte az önceki tepkisinin bana olduğunu fark ettim. Bana dışarıda yemek yenmeyeceğini, bir şeyler yemek istiyorsam kapalı alanda yemem gerektiğini, hiç yakışmadığını, çirkin bir davranış olduğunu söyledi ve sonra kalkıp gitti. Ben böyle şaşırmış bir vaziyette arkasından bakarken, içimden benim evimin uzakta olduğunu, atıştırmalık yemek için bir mekanda oturmanın mekan sahibine yanlış olacağını düşünüyordum ki bir amcanın bana doğru yaklaştığını fark ettim. Eyvah dedim, şimdi ikinci azarı işiteceğim. Amca yanıma geldiğinde bana ilk söylediği şey, kızım neden şu kartonun (orada duran karonu göstererek) üzerine oturmuyorsun, İstanbul’un soğuğu iğne gibidir, küçücük bir yerden geçer hasta eder seni. Sonrasında sohbet etmeye başladık. 20 dakikaya yakın çok güzel sohbet ettik. Sonra Allah’a emanet edip birbirimizi, vedalaştık.

Yukarıdaki hikayeyi biraz fazla uzatmış olabilirim. Ama içinden çıkarmamız gereken dersler var bence. Herkesin hayatı aynı aslında. Herkesin hayatında güzel olaylar, kötü olaylar, aşırı kötü olaylar var. Herkesin hayatında var. Ama bazı insanlar bu yaşadıklarını gözlerinin önüne almayıp pencerelerini berrak tutmayı tercih ederler. Bazı insanlar ise pencerelerinin kirlenmesine ve daha sonra yaşanacak tüm olayların da kirli, kötü görünmesine izin verirler. Pencerelerinizi temiz tutun, karmaya inanın. O teyze benim penceremi kirletmedi, beni üzmedi, incitmedi. Çünkü ben daha ne olduğunu anlamamışken o amca bana öyle iyi geldi ki. Ama kendi kendine sinirlendi, mutsuz oldu, keyifle oturduğu banktan kalkmak zorunda kaldı. Muhtemelen akşamı gergin geçti. Ve muhtemelen benden önce de olaylar yaşamıştı ve yaşadığı her olay benim atıştırmalık yememi ona o denli kötü gösterdi. Kendi tercihiniz sevgili okuyucular, hayatı nasıl görmek isterseniz öyle görürsünüz. Siz mutlu olmak isterseniz, hayat size sizi mutlu edecek o amcayı gönderir. Mutsuz olmak isterseniz, yolda kendi halinde atıştırmalık yiyen kişi gözünüze batar, gerilirsiniz. Hayat güzel şey, yaşamak hem, nasıl güzel. Sevgiyle kalın…

--

--

Türkçe Yayın
Türkçe Yayın

Published in Türkçe Yayın

Kelimelerin gücüne inanan “Türkçe Yayın” içerik üreticiliğini desteklemek amacıyla yazarlara ve okuyuculara gönüllü destek sunan, kolaylaştırıcı bir yayındır.

Büşra
Büşra