Yazmak Lazım… Yazmak!

Damla Tantekin
Türkçe Yayın
Published in
2 min readFeb 17, 2020

--

Not defterlerimden; Fransız yazar Colette’in sözlerine ilişkin oluşturduğum bölüm.

Kendi hayat hikayemde, benim en büyük sınavlarımdan biri yalnızlığı öğrenmek oldu. Sürekli ülke değiştirdiğim için kendimle baş başa kalmayı, hayat muhasebemi başkasıyla değil de kendimle yapabilmeyi, kendimden fikir almayı ve yine kendime fikir vermeyi öğrendim.

İnsan isterse kendisinin en keyifli dostu, en yakın sırdaşı, en tatlı sohbet arkadaşı olabilirdi. Kendi kendini güldürebilir, kendi kendinin ruh halini bir anda yükseltebilirdi.

Bir defter, bir kalem, bir kahve yetiyordu bazen kendini anlamaya ve anlatmaya. Defterin üzerinde süzülen sözcükler çoğu zaman tarif edemediğin duygularının sesi olabilir, içinden geçenleri sansürlemeden kendi doğal akışında kaleminle buluşturduğun zaman, kendini yakın bir dostuna anlatmış kadar iyi hissedebilirdin.

Varsın cümleler birbirine bağlanmasındı, sözcükler öksüz kalsındı. Noktayı, virgülü umursamayan kelime aralarını, noktadan sonra küçük harfle başlayan cümleler takip etsindi. Sen içindeki akışı en iyi böyle yakalayacaksan tamamlanmamış cümleler bu işe sadece şapka çıkarırdı.

Benim bunu öğrenmem için yıllar geçmesi gerekti. Hep en uygun defterleri, en güzel yazan kalemleri, en büyük dertleri, en hüzünlü sözcükleri bekledim yazmak için.

Sonra karşıma bir yazar çıktı. Uzun boyu, siyah çerçeveli gözlüklerin arkasındaki canlı bakışlarıyla hayatının en zor günlerinden sadece bir kalem ve bir günlük yardımıyla nasıl çıkmayı başardığını samimiyetiyle anlattı. Ben de o günden sonra bana iyi gelen her şeyi not etmeyi öğrendim… Önce cümleleri, fikirleri; sonra kendi hayatımı ve tutkuyla yaşanmış başkalarının hayatlarını.

Üzüldüğümde, öfkelendiğimde, sevindiğimde bile en iyi arkadaş oldu bana defterlerim. Yazdım, hep yazdım… Geriye döndüm yazdıklarımı okudum, düşündüm, ilham aldım, gurur duydum, hüzünlendim… Hiç sayfa yırtmadım, yazdıklarımdan da pişmanlık duymadım. Yazdıklarımla büyüdüğüme inandım.

Yazmak lazım…

Başkalarıyla paylaşmak için değil, kendini tanımak için.

Kağıt ve kalemle buluşan sıkıntıların nasıl bir anda “sıkıntı” olmaktan çıktığına tanıklık etmek için.

Bazen küçücük bir defterin seni onaylayan veya onaylamayan, tavsiye veren bir dosttan daha yakınında, daha ulaşılabilir olduğunu görmek için.

Çoğu zaman hepimize asıl iyi gelen şey, o anki yoğun yaşanan duyguları ve hisleri bir başkasının yorumuna ihtiyaç duymadan sadece anlatmak olduğu için.

Yazmak lazım… Kendinle baş başa kalıp düşünebilmek için. Düşüncelerini somutlaştırmak, olgunlaştırmak ve hepsini üst üste koyup kendini ortaya çıkarmak için.

Biliyorum, iyi gelecek.

***

İlgili Yazı:

--

--

Damla Tantekin
Türkçe Yayın

Books. Art. Ideas. Lawyer / Founder of dStrateji. Living in Paris.