Yapay Zeka Üzerine 7 Oyun Tavsiyesi

Ahmet Ataşoğlu
Türkçe Yayın
Published in
6 min readJul 5, 2020

Dijital oyun platformları yaz indirimleri sezonunu açmışken, yapay zeka üzerine deneyimlenebilecek 7 oyunu sizler için derledim. Öncelikle belirteyim: Oyunlardaki yapay zekadan bahsetmiyorum. Ana teması yapay zeka olan veya en azından bununla bağdaştırılabilecek oyunlardan bahsediyor olacağım. Hazırsanız başlayalım!

1. Portal Serisi

Platform bulmaca oyun türünün akla gelen ilk örneklerinden birisi şüphesiz Portal’dır. Oyunun hikayesi Aperture Science adında hayali bir laboratuvarda geçmektedir. Chell isimli ana karakterimiz, uyandığında kendisini bu laboratuvarda, küçük bir hücrenin içinde bulur. Tüm test odaları boyunca kendisini gözetleyen bir ses, Portal silahını kullanarak bu odalardaki bulmacaları çözmesini ve diğer test odalarına doğru ilerlemesini söyler. Portal silahı, uygun yüzeyler arasında solucan deliği benzeri geçitler açabilen özel bir silahtır. Bulmacalardaki boyutsal ve mimari çeşitlilik, insan zekası ve Portal silahının birlikte neler yapabileceğinin sınırlarını zorlar. İşin ilginç yanı, tüm testlerde bizi yönlendiren ve gözetleyen sesin, GLaDOS isimli bir yapay zekaya ait olmasıdır. Başlangıçta Portal silahını sahada denemek için seçilmiş, alelade bir denek olduğumuzu düşünürüz fakat; oyun ilerledikçe hikaye derinleşir ve GLaDOS’la aramızda tesisin geçmişi ve çalışanları hakkında çarpıcı konuşmalar geçer. Özellikle ikinci oyun, ilk oyundaki hikaye örgüsünü daha da genişletir ve bizi Wheatley adında diğer bir yapay zeka ile tanıştırır. Henüz oynamadıysanız, Portal’ı hem özgün kurgusu hem de (indirimli) fiyatı nedeniyle kesinlikle tavsiye ederim.

2. The Turing Test

İlk bakışta Portal’a oldukça benzemesinden dolayı kimileri için “Portal kopyası” olsa da, bence “Portal geleneğini sürdüren bir oyun” yorumu daha doğru olur. Zira oynanış ve bulmaca tasarımları yönünden epey benzerlik olsa da, hikayesi ve alt metninde oyuncuya taşıdığı tartışmalarla, kendine has olmayı başarabilen bir oyun The Turing Test. Oyunun hikayesi, uzak bir gelecekte, Jüpiter’in Europa uydusundaki bir araştırma tesisinde geçmektedir. ISA (International Space Agency) araştırmacısı Ava Turing, Europa’daki tesiste mahsur kalmış diğer araştırmacıların izini sürmek için TOM adındaki bir yapay zeka ile iş birliği yapar. Tesise ulaştıklarında TOM, buradaki yapılanmanın değiştirildiğini ve birer Turing testine dönüştürüldüğünü ifade eder. Tesisin farklı noktalarına ulaşmak ve olup bitenleri anlamak için de bu testleri çözmek gerekmektedir. Turing testi, halihazırda literatürde de geçen, insan-makine ayrımını ölçebilmek üzere Alan Turing tarafından tasarlanmış bir testtir. Oyunun merkezindeki bu kavram, sık sık Ava ile TOM arasındaki diyaloglara da yansımaktadır. Zekanın yaratıcılık ve imgesellik açısından iki ayrı kutbunu temsil eden ana karakterler, tıpkı Turing testindeki denekler gibi, tartışmaları boyunca birbirlerini adeta ekarte etmeye çalışırlar. Oyunun esinlendiği bir diğer insan-makine ikilemi ise Çin Odası Testidir. The Turing Test, merceğini felsefi düşüncelere doğrultan, yapay zekaya daha derinlerden bakmak isteyenler için harika bir oyun. Ayrıca oyunun birden fazla sona sahip olduğunu ve terciğinize bağlı olarak değiştiğini de belirteyim.

3. Observation

Observation, kurgusu ve birden çok oyun mekaniğini bir araya getirmesiyle bu liste içerisinde beni en çok heyecanlandıran oyun. 2001: A Space Oddysey, Gravity ve Interstellar gibi bilim kurgu filmlerinden esinlendiği açıkça belli olan oyun, gerek atmosferi gerekse çevre ve bulmaca tasarımlarıyla alışılagelmişin dışında bir deneyim sunuyor desem, herhalde abartmış sayılmam. Oyunun hikayesi yakın bir gelecekte, 2026 yılında geçmekte. Observation (Gözlem) adındaki çok uluslu bir uzay istasyonu, nedeni bilinmeyen bir felaket sonucu dünyanın yörüngesinden çıkmış ve bazı üniteleri tahrip olmuştur. Sağ kalmayı başaran astronot Emma Fisher, bir yandan istasyonu onarırken diğer yandan mürettabın geri kalanını araştırmaya ve sağ kalanları bulmaya çalışmaktadır. İstasyonun ana bilgisayarı diyebileceğimiz SAM adlı yapay zeka da, Emma’nın verdiği görevleri yerine getirerek hayatta kalma sürecine yardımcı olmaktadır. Oyun, Kafkavari bir hikaye anlatımıyla, oyuncuyu doğrudan olayların düğümlendiği noktaya bırakıyor. Herhangi bir ön bilgi veya öğretici (tutorial) olmaksızın, karakterler ve hikayenin öncesiyle ilgili detayları, oyunda ilerledikçe istasyon içinde keşfettiğimiz doküman ve dijital kayıtlardan öğreniyoruz. Bütün bu süreçte SAM’in kontrolünü biz gerçekleştiriyoruz. İstasyondaki bütün kameralara ve haberleşme sistemlerine erişebiliyor, verilen görevleri bir bilgisayar disiplininde tamamlamaya çalışırken; aynı zamanda istasyon içinde yaşanan bir takım enteresan olayları da ‘gözlemliyoruz’. Oyunun ilmek ilmek örülmüş gerçekçi atmosferi, sonsuz bir boşlukta yapayalnız kalmanın yol açtığı endişe ve gerilimi, Emma karakteri üzerinden bize fazlasıyla hissettirebiliyor. Devamında olaylar gelişiyor ve ana hikaye, tahmin edilebilmesi güç bir finale doğru ilerleyerek oyuncuyu şaşırtıyor. Buradan itibaren spoiler vermeden bu oyunla ilgili tecrübelerimi aktarmam çok zor. Bu yüzden mutlaka oynayın demekle yetiniyorum.

4. Detroit: Become Human

Benzeri oyunlar, halihazırda interaktif film olarak da değerlendirilmekte. Bu oyunlarda hikayenin ilerleyişi ve karakterlerin birbirleriyle olan ilişkileri, oyun içinde yaptığınız seçimlere bağlı olarak gelişiyor. Yani karakterleri yöneterek, aslında hikayenin gidişatını da etkilemiş oluyoruz. Detroit: Become Human, bu oyun türünün yapay zeka üzerine odaklanan güzel bir örneği. Hikayesi 2038 yılının Detroit’inde geçmekte. İnsansı robotlar (Androidler) gelişmiş ve kullanımları yaygınlaşmıştır. Asimov’un “Ben, Robot” romanında ortaya koyduğu üç robot yasasına benzer şekilde, androidlerin sahiplerine itaat etmeleri büyük oranda sağlanmıştır. Fakat itaatten kaçınarak özfarkındalığa erişmiş, insanlarla çatışan androidler de vardır ve bunlara ‘aykırılar’ denmektedir. Oyun bu çatışmayı merkezine alarak, 3 androidin hikayesini anlatmaktadır. Androidleri yöneterek yaptığımız ahlaki ve duygusal seçimler, bir makine veya robot programlandığı halinden daha fazlası olabilir mi sorusunu sık sık akıllara getirmektedir. Son derece detaylı bir senaryosu ve alternatif sonlara sahip olmasından dolayı, yaptığınız her seçim oyunun sonucunu etkilemektedir. Fiyatı ve sistem gereksinimleri dolayısıyla herkese hitap etmeyebilir fakat, imkanınız varsa mutlaka denemenizi tavsiye ederim.

5. Alien: Isolation

Alien: Isolation, 1979 yapımı Alien filmindeki hikayeyi referans alan gerilim ve macera oyunudur. Oyunun içerdiği yapay zeka kurgusu, hikayenin esas odaklandığı bir kısım olmasa da, kayda değer olduğundan bu listede yer vermeyi tercih ettim. Oyunun hikayesi genel olarak Sevastopol adındaki bir uzay istasyonunda geçmektedir. Ana karakterimiz Amanda Ripley, 15 yıl önce Nostromo uzay gemisi mürettabatıyla birlikte kaybolan annesi Ellen’ın (Alien filmindeki ana karakter) ilk kez izine rastlamıştır. Nostromo’nun kara kutusu bulunmuş ve Sevastopol istasyonuna götürülmüştür. Amanda, Weyland-Yutani şirketi adına Sevastopol’u incelemek üzere kurulan bir araştırma grubuna dahil edilerek bu istasyona gönderilir. İstasyona vardığındaysa hiç beklemediği bir kaosla karşılaşır. Bir yandan annesinin izini sürerken, diğer yandan istasyondaki yaratıktan kurtulmanın mücadelesini verir. Oyunun yapay zekayla ilgili motifleri, istasyonun çeşitli bölümlerinde karşımıza çıkan Working Joe adındaki androidlerden ve tüm bu androidleri yöneten APOLLO adındaki yapay zekadan oluşmaktadır. Başlangıçta insanlara hizmet protokolü ile çalışan APOLLO ile ilgili, hikayenin devamında oyuncuyu başka sürprizler beklemektedir.

6. while True: learn()

while True: learn(), özellikle makine öğrenmesi ve yapay sinir ağları gibi yapay zekanın daha belirgin alanlarına eğilen bir oyun olması sebebiyle bu listede olmayı hak eden oyunlardan. Oyundaki ana karakterimiz, kedisinin kodlama yeteneği olduğunu tesadüfen öğrenir. Bunun üzerine kediler ve insanlar arasında iletişim kurmayı sağlayacak bir uygulama geliştirmek için kolları sıvar. Oyun, makine öğrenmesi metotlarından ilham alan bulmacalardan oluşmaktadır. Genel amacımız bu konsepte uygun şekilde hazırlanmış bulmacaları çözerek ilerlemek. Oyunun görselliği ve bulmacaların tasarımı açısından, eğitici olma yönünün ağır bastığı söylenebilir. Bu yüzden, yapay zeka ile ilgili teknik konuları mümkün olduğu kadar eğlenceli yollarla öğrenmek isterseniz, fırsat verebileceğiniz oyunlardan birisi.

7. Orwell

Orwell, adından da anlaşılabileceği gibi, George Orwell’ın distopyalarından fazlaca esintiler taşıyan bulmaca türünde bağımsız bir oyun. Aslında bu listede olması, bir açıdan alakasız da görünebilir. Çünkü oyunun hikayesinde yapay zekaya herhangi bir atıf bulunmuyor. Fakat tasvir ettiği dünya, günümüzden hiç de uzak görünmeyen bir gelecekle son derece ortak özellikler taşımakta. Oyunun hikayesi, Nation isimli hayali bir hükümetin Orwell adındaki bilgisayar projesini konu alıyor. Orwell, vatandaşların kişisel iletişim cihazlarındaki (telefon, bilgisayar vb) ve sosyal medya hesaplarındaki verileri, hiçbir engele takılmaksızın takip edebilen bir süper bilgisayardır. Henüz geliştirilmeye devam eden Orwell, sahada denenmesi için, Nation aleyhine çalıştığı düşünülen Thought isimli örgütün takibini gerçekleştirir. Oyuna Orwell bilgisayarının operatörü olarak başlarız ve Symes adındaki yöneticimiz, toplamamız gereken bilgileri bizden isteyerek, örgütü deşifre etmemize yardımcı olur. Öncesinde 1984 romanını okuyup beğendiyseniz, kitabın mayasından nemalanan oyunundan da keyif alabileceğinizi garanti edebilirim. Çoğunlukla diyaloglar ve yazılı metinler üzerinden ilerlediği için, başlarda temposu ağır ve zahmetli gelebilir. Fakat sabırla oynamaya ve keşfetmeye devam ederseniz, hikayenin şaşırtıcı ve dolambaçlı kısımları sizi fazlasıyla kendine çekecektir. Oyunun yapay zeka ile neden bağdaştırılabileceği konusuna dönecek olursak: Yakın zamandaki Facebook olayları, kişisel verilerin yapay zeka marifetiyle nasıl ideolojik amaçlar doğrultusunda kullanılabileceğinin çarpıcı bir örneği oldu. Orwell adlı bu hayali süper bilgisayarla neredeyse aynı veri kapasitesine ulaşma potansiyeline sahip kurumlar ve bunların geliştirdiği, insanlardan çok daha hassas ve ileri seviye analitik çözümler üreten yapay zeka araçları olduğunu düşününce, günümüzdeki gerçeklik ile Orwell’ın gerçekliği arasında pek de bir fark olmadığını söylemek mümkün.

Bonus: Quick, Draw!

Quick, Draw!, Google’ın geliştirdiği Pictionary benzeri ücretsiz bir oyun. Her defasında gösterilen kelimeleri, 20 saniye içinde çizerek yapay sinir ağlarına anlatmaya çalışıyoruz. Oyuna buradaki bağlantıdan ulaşarak, tarayıcı üzerinde oynayabilirsiniz.

--

--