Yarı Tanrının Gücü

Hayal Gücü

Metehan Yalçın
Türkçe Yayın
6 min readJul 17, 2021

--

İnsanı diğer hayvanlardan üstün kılan özelliği nedir? Neden biz fabrikalar kurabiliyorken, icatlar yapabiliyorken diğer hayvanlar yapamıyor? Bizler uzaya giderken onlar neden gidemiyor? Onları evlere, kümeslere, ahırlara nasıl kapatabiliyoruz? Bizi onlardan ayıran bir şeyin varlığı aşikar. Peki bu nedir?

İnsanın da bir hayvan olduğunu biliyoruz. Çevremize baktığımızda kedilerden, köpeklerden ya da en zeki maymunlardan daha gelişmiş olduğumuzu görüyoruz. Bunu birçoğumuz insanın akıllı olmasıyla açıklıyor ve diğer hayvanların aklı olmadığını iddia ediyor. Avı kokusunu fark ediyor diye avının dışkısıyla kokusunu bastıran leoparın akıllı olmadığını söylemek büyük haksızlık olacaktır. Yine bir kısmımız insan iradesi olan bir varlıktır ve hayvanlar iç güdüleriyle hareket eden varlıklardır diyor. Tadı ve kokusu çirkin olduğu için zorunda kalmadığı sürece kemirgen tüketmeyen ve genel olarak daha tatlı olan ceylan, antilop gibi canlılarla beslenen aslanların iradesinin olmadığını söylemek zor olacaktır. Aynı zamanda bebeğine hızla yaklaşan arabayı görüp hızlıca bebeğini korumaya giden annenin bunu düşünerek yaptığını da söylemek yanlış olacaktır. Akıl, irade, düşünme ve zeka gibi kavramlar bizi üstün kılmıyorsa biz nasıl oluyor da diğer hayvanlardan daha ilerideyiz? Bizi gerçekten üstün kılan nedir?

Sıradan hayvan beyninin arkasındaki güç ne?

İnsanı diğer hayvanlardan üstün kılan özelliği hayal kurabilmesidir. E o kadar örnek verdik, hayvanların hayal kurmasıyla ilgili de yok mu bir örnek? Kafes ve evlere hapsolmuş hayvanların özgürlüğü hayal ettiğini düşünebiliriz fakat nesillerdir böyle yaşayan hayvanların özgürlük kavramını unutması çok muhtemel. Onun dışında uçmayı hayal eden bir at, uzaya çıkmaya çalışan bir fare ya da okyanusları keşfetmeyi deneyen bir ton balığı yok. Bunların hepsini yapmaya çalışan tek bir tür var: insan. Yani bizi diğer hayvanlardan ayıran yegane şey hayal gücümüzdür.

İnsan hayal kurabilmesi sayesinde tekerleği, ateşi ve yazıyı keşfetti. Hayal kurabilmesi sayesinde felsefe kavramıyla tanıştı. Felsefe ve hayal gücü iş birliği ile bilim, sanat, spor gibi temel kavramları yarattı. Bu temel kavramlardan yola çıkarak deney, teori, siyaset, hukuk, demokrasi, kural, yasa, yasak, güzel, çirkin, iyi, kötü, faul, taç ve out gibi kavramları yarattı. Bunlar sayesinde sosyal yapısını her daim güçlü ve etkin kıldı. En azından kılmaya çalıştı. Hatta daha da ileri giderek dinleri yarattı, evreni ve kendisini yaratan bir ilah olabileceği düşüncesine ulaştı. Bunlar sayesinde evrendeki yerini, amacını ve gidişatını belirlemeye çalıştı.

İnsan hayal gücüyle kendi dünyasını var eder

Her hayal kurduğunda ve acaba diyerek sorguladığında daha da fazlasına sahip oldu. Bu sayede sıradan bir hayvandan diğer hayvanlara diz çöktüren, onları üreten, öldüren, hatta dünyanın sistemlerini denetleyebilen yarı ilah bir varlık haline geldi. Bunların hepsi öncelikle insanın hayal gücünde gerçekleşti ve sonrasında acaba olur mu denilerek uygulamasıyla hayata geçti. Bu süreçler hayal edebileceğimiz gibi toz pembe gerçekleşmedi ve hayal gücü her zaman ileri gitme aracı olarak kullanılmadı.

Diğer hayvanlara diz çöktüren ve hayatlarını ellerinden alan tanrının seçilmiş varlığı ya da evrenin yarı tanrı varlığı insan, hayal ettiği tatmini hayvanlarla yaşayamadı ve daha büyük hükümdarlıklar kurmak istedi. Yarı tanrı olan kendi türüne hükmederek tanrısal mertebenin tatminine ulaşmak istedi. Bunun sonucunda diğer hiçbir varlığın kendisine vermeyi hayal edemeyeceği zararlar verdi. Silahlar keşfedildi, bombalar atıldı, topraklar zehirlendi ve insanlar öldürüldü. Hatta daha da ileri gidilerek insan özgürlüğünden, erdeminden ve bağımsızlığından koparıldı.

Hayal gücümüzün her zaman yaratmaya çalışmıyor

İnsan kendi içindeki hırslarına yenik düşerek hükmettiği bütün hayvanlar gibi iç güdüleriyle hareket etmeye başladı ve daha kötüsü onun kölesi haline geldi. Bir karış toprak, bir yudum su, bir lokma yemek ve bir avuç para elde etmek için insan canı harcandı. Topraklara ölülerle, paralara topraklarla değer biçildi. İnsan, insan olduğunu, kurduğu hayalleri, hedeflerini, amacını ve varlığını unuttu. İşin kötü tarafı: bunların hepsini kendini geliştirmek için yarattığı kavramları kullanarak yaptı.

Günümüzde çok büyük savaşlar yaşanmıyor. Dünyanın az gelişmiş kısımları dışında bombalar patlamıyor ve standart bir insan geliştirilen hemen hemen bütün kavramlara sahip. Peki insanı yarı tanrı mertebesinden köle mertebesine nasıl geriliyor. Siyaset ve hayal gücü iş birliği ile…

Daha sağlıklı sosyal yapılar oluşturmak, yarı tanrılara yakışır sistemler yaratmak ve var olduğu her yerde düzeni kurmak için insan siyaseti yarattı. Belli bir seviyeye kadar çok güzel geliştirdi fakat sonrasında bir kısım geri kalmaya başladı ve bu çığ gibi büyüyerek çok büyük bir kısmın geri kalmasına sebep oldu. Binada en alt katta ve en üst katta olmayan insan hangi katta olduğunu anlayamadı ve paniğe kapıldı. Bunun sonucunda binadan çıkmaya çalışarak aşağı inmeye başladı. Yani siyaset kavramı gelişmeye devam edememenin yanında gelişmiş kısımları da kullanılmamaya başlandı. Temeli sağlam binasından(demokrasi varsayılabilir) çıkan insan panikle yan tarafa temeli zayıf, malzemeden çalınmış ve dışı süslenmiş yeni bir bina kurdu. Adına yine siyaset dedi fakat kurduğu aslında sahte ve yıkılmaya mahkum çürük bir yapıydı(demogoji varsayılabilir).

Bir süredir çürük yapının içinde sağlam işler başarmaya çalışıyor ve her seferinde çuvallıyoruz. Yapıya güçlendirme bile yapamıyoruz. Bunun en büyük sorumlusu, insanı yarı tanrı mertebesine çıkaran hayal gücüdür. Aynı hayal gücü demogogların elinde o kadar tatlı bir oyuncağa dönüştü ki artık hiçbirimiz oyuncak olduğumuzun farkına varamıyoruz.

Siyasetçiler sayısız konuşma yapıyorlar ve her seferinde de sayısız vaatler, hitaplar ve söylemlerde bulunuyorlar. Bunu tam da elindeki güçlü kavramları bırakmış ve panik içinde yaşayan bizlerin hoşuna gidecek şekilde yapıyorlar. Üstünü de gerçek olabilecek olaylardan bahsederek mantıkla kaplamaya çalışıyorlar ve bizlere servis ediyorlar. Sayısız ihtimalden bizlerin istediği gibi bahsettikleri için elbette bir tanesi gerçek oluyor ve bizler ona tutunarak diğer gerçek olmayan ihtimalleri unutuyoruz. Hatta daha da ileri gidip hiç gerçekleşmeyecek ve gerçekleşmemiş şeylerle kitleleri hareketlendirebiliyorlar. Bizler akılsız, düşünemeyen ve aciz varlıklar mıyız da bunlara inanıyor ve bunlarla hareket ediyoruz?

Hayal gücü tam olarak burada devreye giriyor. Hiç gerçekleşmeyecek ve gerçekleşmemiş şeyleri hayal edebilme gücümüz sayesinde o şeyleri zihnimizde var ediyor ve onların gerçek olduğuna inanmaya başlıyoruz. Gerçekleşmeseler bile artık hiçbir önemi yok çünkü onlar hayal gücümüz ve demogogun safsatalarının iş birliği ile duyduğumuz ilk anda gerçekleşti.

Zihninizde canlanması muhtemel pembe ve kanatlı bir at

Birçoğumuz duyduğumuz ilk şeyleri hep doğru kabul ederiz. Daha doğrusu gerçek ve doğru olduğunu hayal ederiz. Ben size pembe ve kanatlı bir at olduğunu söylesem yadırgamadan zihninizde bu varlığı oluşturursunuz ve anlattıklarımı mantıklı bularak söylediklerime devam edersiniz. Bahsettiğim demogoglar da tam olarak bunu kullanıyorlar. Çok büyük yalanları dahi gerçek olabilecek durumlarla anlatarak zihnimizde yaratmamızı sağlıyorlar ve onun üzerine yapılar oluşturarak yalanlar üzerine düşünceler geliştirmeye başlıyorlar. Bizler de hayal gücümüz sayesinde bütün yalanları zihnimizde ve sonrasında gerçekte var olmasını sağlıyoruz. Bu durum da bizlere nasıl oluyor da siyasetçi bir gün başka öbür gün başka konuşsa dahi kitlesinin bunu farketmemesini açıklıyor. Kitlenin üyeleri hayal gücünün nasıl bir şey olduğunu unutarak duyduğu her şeyi süzgeçten geçirmeden zihninde var ediyor ve günümüzdeki kitlesel gerilemelere sebebiyet veriyor.

Birkaç safsatacı demogogun sözleriyle harekete geçen diğer insanlar birbirlerine sınırlar çizmeye, sahip olduğu erdem, özgürlük gibi kavramlardan uzaklaşarak tamamen yönlendirilebilen bir hayvan olmaya geri döndü. Bunun sonucunda da günümüzde karşılaştığımız her yeri sınırlarla dolu, tek bir kaynaktan yönlendirilen, unuttuğu kavramların yerini başka kavramlarla doldurmaya çalışan insan olamayan insanlarla dolu, bir türlü düzeltilemeyen dünyamız oluştu.

İnsan düşünür, tartışır, akıl eder, uygular ve zekidir. Fakat insanı insan yapan şey hayal kurmasıdır.

Bu yazının ardına sizlere tek bir tavsiyede bulunacağım:

Aydın, muhafazakar, ilerici, gerici, sağcı, solcu, Türk, Alman, feminist, maskulist, ocu ya da bucu olmadan önce sadece insan olmaya çalışın ve bunu başarmadan başka bir şey olmaya çalışmayın.

İnsan olduğunuzu hatırlayarak insanlığa yakışır bir hayat yaşamanız dileğiyle…

--

--