Yaratıcı Yazarlığın Bir Türü: RPG!

Cody Mehmet Çatal
Türkçe Yayın
Published in
4 min readAug 14, 2017

Üç yaşında okuma ve yazma öğrendim. Sanırım, kelimelerin sayısız kombinasyonla bir araya gelerek oluşturdukları dünyaları keşfetme isteğim küçük yaşlarda başladı. O zamandan bu yana sürekli bir şeyler karaladım; kısa hikayeler, tiyatro oyunları, roman denemesi…

Ardından on dört yaşında yeni bir alanını keşfettim yazmanın: RPG ve benim yazıya olan tüm bakış açımı değiştirdi.

RPG oyun türü tüm zamanlara damgasını vurmuş bir oyun türüdür. Role Playing Game’in kısaltması olarak da tanımlanabilir. Bu tür oyunlar isminden de anlaşılacağı üzere Rol yapma üzerine kuruludur. Yani tamamen farklı bir evrende ya da dünyamıza benzer bir mekanda oluşturduğunuz karakter ile maceradan maceraya koşarsınız. (*) Genelde çevrimiçi olarak bilgisayar üzerinde oynayacağınız oyunlardır bunlar. Ancak bilgisayar oyunlarına karşı olan isteksizliğim, RPG’nin farklı bir yönünü bulmama neden oldu.

Benim keşfettiğim RPG yazarak oynanan bir oyundu. Yine herhangi bir forum sitesi bazlı açılan bir İnternet sitesinde, diğer gerçek oyuncularla oynadığınız bir oyun. Genelde Harry Potter teması üzerine gerçekleşirdi kurgular. Siteye kaydolurken kendinize bir karakter açarsınız. Ardından karakterinizin hangi yaş olduğuna karar verir ve ona göre bir meslek seçiminde bulunursunuz. Ancak mesleğinizi seçmek tamamen size bağlı değildir. Öncelikle yazı tarzınıza, kurgu oluşturma ve yazma biçiminize göre puan alacağının bir sayfaya gidersiniz. Bu sayfada, herhangi bir olayı anlattığınız bir hikaye yazıp, yöneticiler tarafından değerlendirilmesi için gönderirsiniz. Hikayenin yazım dili, giriş, gelişme, sonuç bağlantısı, noktalama işaretleri ve yazım kuralları, özgünlüğü ve kurgusuna göre 0 ile 100 arasında bir puan alırsınız. Ardından aldığınız puanlara göre bir mesleğe sahip olursunuz. Çünkü RPG sitesinde kurgular çok önemlidir ve kurguya katkı sağlayacak olan iyi yazarların daha iyi görevlere sahip olması gerekmektedir. Zamanla mesleğinizi değiştirebilirsiniz, eğer yazınızı geliştirirseniz, düşük puan almanıza neden olan sorunları düzeltebilirseniz tekrar puanlamaya katılıp yeni bir puan alıp istediğiniz yeni bir mesleğe geçebilirsiniz.

Mesleğinizi belirledikten sonra (bu öğrenci olabilir, Hogwarts içerisinde bir Profesör olabilir, Seherbaz, Basın Çalışanı, Sihir Bakanlığı Çalışanı, okul hademesi, bar, mekan sahibi… olabilir) karakterinizin geçmişine dair bir kurgu oluşturmanız gerekir. Karakteriniz kim? Nerede doğru, ailesinin geçmişi nasıl, neleri sever neleri sevmez, hayatında en üzücü olay neydi, yani gerçek hayatta sizi siz yapan şeyleri, açtığınız karakter için de kurgulamanız gerekmektedir. Anlayacağınız tam bir roman karakteri yaratırsınız!

Mesleğinizi ve karakterinizin aile geçmişi, kişisel geçmişi, hobileri, fobileri belirledikten sonra site içerisinde bulunan diğer karakterlerle kurgulara başlayabilirsiniz. Her kişi kendi karakteri için bir sayfa açar ve orada karakterine dair açıklamalar verir ve siz o açıklamaları okuyarak o kişiye kurgu önerisinde bulunarak gidebilirsiniz. Kurgularınızı iyi, kötü, nötr şeklinde her türlü biçimde yapabilirsiniz. Kurgunuzda sizin yönettiğiniz kişiler de olabilir. Mesela anne, baba gibi karakterler bulmanıza gerek yok, onları siz kendiniz de yazabilirsiniz. Onun dışında yakın arkadaş, düşman, sadece barda tanıştığın, bir gecelik yattığın gibi birçok farklı kişinin karakteri ile kurgular kurabilirsiniz ve sizin karakterinizin geleceği bu kurduğunuz kurgulara göre gelişmeye de başlayacak.

Meslek hazır, geçmiş hazır ve kurgular da hazır. O zaman şimdi yapmanız gereken şey: YAZMAK!

Bundan sonrasında artık yazarak karakterinizi oynatmaya başlayabilirsiniz. Roman yazar gibi yazarak oynuyorsunuz oyunu. Örnek vermem gerekirse, çok önceden açtığım Frederick isimli bir karakterimin bir oyuna giriş sahnesi:

“Gökyüzünü delen toplu mezarlar arasında, insan seli içerisinde ritmini korumaya çalışıyordu Frederick. Bu şehrin ritmine ayak uydurmanın ne kadar zor olduğunu unutuyordu ara sıra. Bazı zamanlar, bir günün yirmi dört saatten daha fazla olmasının en çok New York insanına yarayacağını düşünüyordu. Otuz altı saat olsa mesela. Bunu düşünmek bile insana her şey yapabilirmiş hissine kapılmasına yetiyordu. Son güne bırakılan işler, ödevler daha rahat yetişirdi, çalışmanın ardına ailene daha fazla zaman ayırabilirdin, kendine, kitaplarına. Ancak bir düzen oturmuştu evrende ve buna uyması gerekiyordu anlaşılan insanların. Sorgulamadan. En çok da buna kızıyordu Frederick. Neden sorgulamıyordu insanlar? Neden hayatlarını önlerine sunulan bilgilerden ibaret sanıyorlar ve onların aslında gerçekten doğru olup olmadığını araştırma zahmetine girmiyorlar. Araştırmanın ve ardından kendi başına bir şeyler bulmanın verdiği hazzı hiç tatmamalarından kaynaklı diye düşündü. Üzülüyordu. Yemek yemek, uyumak ve eğlenmekten ibaret bir hayat her ne kadar kulağa hoş gelse de görüldüğü gibi değildi ona göre. Bir insan Central Parkta oturup, bir ağaca bakıp “Ben neden bir ağaç olarak dünyaya gelmedim?” diye sormaz ki kendine. Altında milyonlarca neden yatıyorken, kimileri o ağacın orada olduğunu bile fark etmez ve bu yine insanları zaman kavramına getirir. Yetersiz olan zaman!”

Bu şekilde yazarak devam ettiriyorsunuz oyunu. Sayfalarca yazdım bunun gibi. Birçok farklı sitede birçok farklı karakterim oldu ve kimi zaman oluşturduğum karakterle kendimi o kadar özdeşleştirdim ki onun yaşadıkları beni de mutlu ediyor, beni de üzüyordu. Çok eskiden bir karakterimin kurgusu onu intihara sürüklemişti örneğin. Ve onu intihar ettirdiğim sahne beni gerçekten etkilemişti. Bir daha asla o karakter adında yeni bir hesap açmamıştım ve o sitede diğer insanlar, karakterim adına anma RPG’si yapmışlardı. İnsanların, siniz karakteriniz adına yazdıklarını okumak sizi daha da etkiliyordu.

Ardından yıllarca oynadım. Her yaz, diğer insanlar bilgisayar video oyunlarına gömerken tüm gün kendilerini, ben sabahtan akşama kurgu oluşturarak yazdım. Çok farklı dünyaları dolaşıp, onlarca farklı hayata dokundum. Ve bu, benim şimdiki karakterimi oluşturmamda çok yardımcı oldu. Çünkü birçok farklı pencereden baktım hayata. Kimi zaman baskın taraf benken, kimi zaman ezilen taraf ben oldum, kimi zaman gerçek hayatta asla veremeyeceğim kararları karakterime verdirip neler hissettiğimi gördüm. Oturup farklı bir şehirde RPG yazarken, İnternetten oranın haritasına baktım, sanki geçekten oradaymış gibi yaşadım hepsini.

Artık oynayamıyorum bu oyunu. Bunun nedeni hem RPG kültürü bittiğinden sanırım (ya da büyüdüğümden), hem de vakit bulamıyorum artık yazmaya ve kurgulamaya. Ama bana, beni oluşturmada büyük katkı sağladığını söyleyebilirim rahatlıkla.

Ya siz daha önce hiç duymuş muydunuz böyle bir oyunun varlığını ya da oynadınız mı hiç?

--

--