Yaygın Anksiyete Bozukluğu Var Mısın? Yok Musun?

Can Zengin
Türkçe Yayın
Published in
5 min readFeb 15, 2021

ANKSİYETE BOZUKLUĞU NEDİR? AŞIRI KAYGI YA DA KORKU HİSSEDİYOR MUSUNUZ? KAYGI VE KORKU HİSSİ YAŞAM KALİTENİZİ ETKİLİYOR MU? PEKİ, BU KONUDA FARKINDALIĞINIZ VAR MI?

Yaygın Anksiyete Bozukluğu Nedir?

Tecrübe edindiğim duygular ve bana ifade edilen tanımından yola çıkarsak, yaygın anksiyete bozukluğu yani kaygı bozukluğu, kişinin günlük yaşamını etkileyecek şekilde yaygın, sürekli, aşırı kaygı durumudur. Bir de bu normalde hissetmemiz gerekenden fazla hissedilen kaygı yaşadığımız olaylar ve durumlarla uyumlu olmayan bir duygudur.

Eyvah! Yaygın anksiyete bozukluğu mu var bende? Şimdi ne yapacağım? İş yerinde çok huzursuzum, kimse benim nasıl heyecanlandığımı, kalbimin nasıl attığını, nasıl aşırı kaygı hissettiğimi ve bu yüzden işime odaklanamadığımı anlamıyor. Sanırım işe gidemeyeceğim artık, acaba iş arkadaşlarım aradığında telefonları da mı açmasam? Bazen evde yalnız kaldığımda, bir çıt sesi uykularımı kaçırıyor. Acaba tekrar ailemle mi yaşasam?

Aman sakın böyle düşüncelere kapılmayın! Yaygın anksiyete bozukluğunun üstesinden gelebilirsiniz. Bir psikolog ve ya psikiyatristten destek alın ve nasıl başa çıkacağınızı öğrenin. O aşırı korku, kaygı ve stres dolu duygular hayatımızı yönetemez.

Yaygın Anksiyete Bozukluğunun Belirtileri Nelerdir?

Yine yaşadıklarımdan yola çıkarsak;

Baş ve ya boyun ağrısı, kas ağrısı, nefes almada güçlük, odaklanmada güçlük, aşırı endişe, yorgunluk hissi, huzursuz hissetme, aşırı heyecan hissetme, kalp çarpıntısı, terleme gibi uzayıp giden belirtilerdir. Ben genellikle uyku sorunu, baş ve boyun ağrısı, nefes almada güçlük, kalp çarpıntısı odaklanma sorunu gibi belirtiler yaşadım. Bu belirtilen kişiden kişiye değişebilir.

İlk yoğun kaygı ve korku hislerini üniversitede bir sınav sırasında yaşamıştım. O kadar heyecanlıydım ki ve o kadar çok korkuyordum ki sınava girmemeyi bile düşündüm. Bu düşünceyi dikkate almayıp sınava girdim. Soruları cevaplamaya başladığımda ensemde nasıl bir ağrı oluştu anlatamam. Kalbim çarpıyor, ağzım kuruyor ve nefes alamıyordum. Durum böyle iken tabii ki sınava odaklanamadım. Tüm çalışmam boşa gitmişti ve çok üzülmüştüm. Sınav sonrası, akşam uyuyamamıştım. Bir senarist gibi sürekli beynim senaryolar üretiyordu. “Sınavdan kesin kaldım. Zaten benim bu okulu bitirmek için kapasitem yetersiz. Okuldan asla mezun olamayacağım. Sonra iş de bulamayacağım. Biriyle evlenirim ama ya beni terkederse? Ya da hiç evlenemez de yalnız ve parasız kalırsam. Eyvah sokakta mı yaşayacağım…”

Beynim o kadar iyi kurgular yazıyordu ki gerçekten film senaryosu yazabilseydim kesinlikle gözlerimizi kapayıp parmaklarımızın arasından baktığımı şu korku filmlerini aratmazdı. Bu yaratıcılığı üniversite eğitimim boyunca ve iş hayatım boyunca kullansaydım şuan daha başarılı bir insan olabilecektim belki de. Şuan son yazdığım cümleye kendim pek inanamadım ama neyse :)

Sadece 1 tane sınavım iyi geçmemişti ama şu düşüncelerime bir bakın. Normalde duygularımın farkında olsam kendime o an aşırı kaygılı olduğumu bu yüzden konsantre olamadığımı söylerdim. Sınavın sonucunu öğrenip bir karara varırdım. Kalsam bile bütünleme sınavında biraz daha çabalayıp, daha çok çalışıp geçebileceğimi düşünürdüm. Ama o zamanlar bu duyguların benim doğuştan gelen bir özelliğim olduğunu düşünüyordum. Kendimi korkak, özgüvensiz, çekingen, tembel, kapasitesiz gibi acımasız özelliklerle anıyordum.

Yaygın kaygı bozukluğu hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu.

İlerleyen zamanda evde yalnızken bir çıt sesinden korkup uyuyamaz olmuştum. Eşimi aradığımda telefonu açmasa hemen panikliyordum. Yeni bir iş teklifi aldığımda gelecek planlarım hakkında aşırı kaygılanıp kabul etmiyordum. Bu bir zincirleme bir olay aslında.

Örneğin, bir yakınınız aradınız ama telefonu açmadı. Daha sonra endişenizden kaynaklı sürekli yaratıcı senaryolar ürettiniz. Sonra belki bitirmeniz gereken bir işiniz vardı fakat aklınız hala telefonda ve yakınınızda olduğu için odaklanamadınız. Kaygı hissiniz arttıkça, bedeninizde bir huzursuzluk, gerginlik ve belki kaslarınızda ağrı hissettiniz. Böyle gergin hissederken uykularınız da kaçıp gidiverdi. Sonuç olarak sabah yorgun uyandınız.

Uykusuzluk ertesi gün sabah neşenizi ve motivasyonunuzu da etkiler.

Oysa ki normalde yakınımız ararız Açmaz ise müsait olmadığını ve aha sonra bizi arayacağını düşünürüz ve işimize gücümüze bakarız. Canımız kaygı bozukluğumuz bu durumu abartır, abartır, abartır…

Yaygın anksiyete bozukluğu hakkındaki farkındalığım arttıkça duygularımı yönetebilir hale geldim ve yavaş yavaş yaşamımı düzene koydum.

Yaygın Kaygı Bozukluğu Nasıl Geçer?

Yaygın kaygı bozukluğu için bence ilk olarak bir destek almak çok önemli. Bu konu hakkında bilgili kişiler bizlere çok yardımcı oluyor. Bazen doktorlar bildiğimiz bir şeyi de bize söyleseler, onlar söylediğinde beynimiz tavsiye edileni uygulamada daha hızlı harekete geçebiliyor.

Şöyle ki, annemiz bize “soğuk su içme hasta olursun” dediğinde onun söyledikleri bir kulağımızdan girip diğerinden çıkıyor. Hasta olup doktora gittiğimizde, doktor bize “ ılık su iç, boğazına daha iyi gelecektir” dediğinde onu dinliyoruz.

Bir tavsiyeyi kimin söylediği, nerede söylediği ve nasıl söylediği bizim algımızda farklılık gösterir. Zaten sağlık konusunda hekim tavsiyesi dışında bir bilgi arayışına girmek yanlış olur.

Diyelim ki doktora gidemiyorsunuz. Belki hazır değilsiniz, belki de ön yargılarınız var ve ya başka nedenleriniz var. Bu konuda yazılmış kitapları alıp okumanız sizde bir farkındalık yaratacaktır. Bu konularda uzman doktorların yazmış olduğu çok güzel kaynaklar var.

Yaygın anksiyete bozukluğu aşırı endişeleneceğimiz bir şey değildir fakat önem verilmesi gereken bir rahatsızlıktır.

Ben bir doktor değilim fakat kaygı bozukluğu sürecini yaşayan birisi olarak size birkaç yardımcı olacak öneride bulunabilirim. Duygularınızı tanıyın, gözlemleyin, yorumlayın. An’da kalın.

Geçmişte ve gelecekte kaybolmayın. Yaşadığınız duygu yoğunluğunu etrafınızdaki insanlar anlayamayabilir, onlar aynı ve ya benzer durumu yaşamadıklarından sadece empati kuramıyor olabilirler fakat zamanla sizi anlayacaklardır. Bu tür durumlarda insanlara küsmeyin. Ben aşırı kaygılı iken bazı insanlara çok kızardım çünkü sürekli abarttığımı söylerlerdi. Zamanla beni anladılar. Aşırı kaygı, korku gibi duygular hissettiğinizde kendinize dışardan bir göz ile bakın. Kendinize şefkat gösterin.

Mümkünse meditasyon yapın. Bu konu ile ilgili kitaplar okuyun. Hatta EQ yani duygusal zeka ile ilgili bir eğitime katılarak beynimizin nasıl işlediğini öğrenin. Risk ve tehditleri tespit eden ve bizi tehlike anında hayatta tutan Amigdala ile ilgili ufak bir araştırma yapabilirsiniz. Kaygı bozukluğu konusunda farkındalığınız arttıkça duygularınızı kontrol edebileceğinizi fark edeceksiniz.

Yaygın kaygı bozukluğu ile ilgili bir kitap okumuştum ve bana gerçekten çok faydası oldu. Belki ilginizi çeker diye buraya ismini bırakıyorum : “ Yaygın Kaygı Bozukluğu Çalışma Kitabı” Melisa Robichaud, Michel J Dugas. -Psikonet Yayınları

Kaygı ve korkularınıza sevgiler:)

--

--