Yenilikten Korkmak

Ayşe Başak Bayraktaroğlu
Türkçe Yayın
Published in
4 min readJul 8, 2018
https://tenor.com/view/inside-out-fear-scared-peeking-gif-5344494

Bu yenilik denilen şeyden baya korkuyorum. Evet psikolojik sebepleri var ve evet aksi halde insan kendini aşıp gelişemez. Tüm bunları biz zaten oldukça klişe bir gerçek olan “konfor alanı” kavramıyla biliriz.

Bilmediğimiz kısım nasıl başa çıkabileceğimiz.

Yeni dediğimiz şey bir tür bilinmeyendir, deneyimlenmemiş olandır.

Henüz deneyimlemediğimiz şeylere karşı geliştirdiğimiz bu korku eski beynimizden gelir. Amacı bizi yenideki olası tehlikelerden korumaktır. Korumak için de boyuna bize seslenir; “yapamazsın, kaç ordan, canın acıyacak, zarar göreceksin, eski daha iyi, bildiğin yoldan şaşma” gibi.

Korku bir koruma mekanizmasıdır; ancak korku yazılımımıza hali hazırda yüklenmiş olarak gelmiyor. Biz korkmayı sonradan öğreniyoruz. Şöyle yetişkinler görmüşsünüzdür; karşısındaki küçüğün elini temkinli şekilde sadece sıcağı hissedebileceği kadar ateşe yaklaştırır ve sonucu algılamasını sağlar; aa ateş bak, uf olursun!. Bu öğreti ile küçük, ateşle temasın sonucunu “uf” olmak olarak kodluyor. Bu kod, gelecek yıllarda hıdırellezde ateşin üzerinden atlarken dikkat etmesi ile belki de hiç atlamaması ile ortaya çıkacaktır.

Her yeni deneyimle yeni bağlantılar oluşturan beynimiz açık kaynak kodlu mükemmel bir yazılım. Ve bu kodları değiştirmek mümkün. Bir kez ateşten atlayarak sonucunda zarar görmeyen kişi bu yeni deneyimle uf olacağı inancına yeni bir yön kazandırabilir; belki de yeterince dikkat edersem sorun çıkmaz diye yeni bir inanç doğabilir.

Az bildiğim konuları çok biliyormuş gibi gösterdikten sonra bu korku işini çözmek için ne yapacağımıza gelelim;

  • İkna olacağız. Ufak da olsa değişiklikler denemek, yeni alışkanlıklar edinmek işe yarayabiliyor. Her zaman uyandığımızdan erken bir saatte uyanmak, hep kullandığımız yolları bir paralel sokak ile değiştirmek, her zaman yediğimiz yemekler yerine farklı yemekler denemek, gün içinde birkaç defa da olsa sağ elimizi kullanıyorsak solla bir şeyler yapmayı denemek, sevdiğimiz kahve türünü değiştirmek her hafta farklı bölgelerin kahvelerini denemek mesela. Gerçekten önemsiz gibi duran bu ufak farklar yavaş yavaş yeniliklerin bize zarar vermeyeceğine dair bizi ikna edecek.

Yeni alışkanlıklar geliştirme konusunda çok faydalandığım kardit_habitlab instagram hesabını ısrarla tavsiye ediyorum.

  • Beynimize yeni olanın tehlike barındırmadığına inandırma sürecinde ona biraz da oksitosin hormonu ile güvende olduğunu hissettirelim. Oksitosin hormonunun seviyesini arttırmakta dokunmak büyük rol oynuyor. En kolay yolu da sanırım birilerine sarılmak. Biz genellikle sarılmaktansa iki yanaktan öperek merhabalaşır ya da vedalaşırız. Bunun yerine mümkün kişilere sarılmayı deneyelim hem ilişkilerimizin samimiyet boyutu artar hem de daha fazla oksitosin salgılayarak güvende hissederiz.
https://journalistontherun.com/2011/01/05/free-hugs-seoul/
  • Mantıklı bir başka alıştırma ise zihinde canlandırma yapmak. Burada amaç korkulan yeniliğin tüm süreçlerinin görselleştirilerek vakti geldiğinde ne yapılması gerektiğinin biliniyor olması. Oldukça çaba gerektiren bir alıştırma. İyi odaklanmaya ihtiyaç duyuyor. Dışarıdan bir göz ile bakarak; hissetmek istenilen duyguları, algılanmak istendiğimiz şekil ile kendimizi, bulunduğumuz ortamın hava sıcaklığını bile zihnimizde canlandırabiliriz. Bu sayede yeniliğe daha rahat teslim olabileceğiz.
  • Eski bir çalışma arkadaşım her olası stres anında kendine şunu söylüyordu; “ne var yani, canımı mı alacak ”. Bizim için neyin önemli olduğunu belirleyelim mi? Demek ki bu arkadaşım, işteki herhangi bir stres kaynağının canından değerli olmadığını düşünerek kendine bu tarz bir rahatlama yolu bulmuştu. Biz de bulalım. Kendimize önem sıralaması yapalım ve karşılaştığımız durumun bu önem sıralamasının neresinde kaldığına bakarak davranış şeklimizi seçelim. Belki de gerçekten hiç girmememiz gereken bir yenilik içine girmek üzereyizdir.
  • Yeniliğin güzellik getireceğine dair örnekler, başarı hikayeleri, bize birer kanıt niteliğinde olabilir. “Ben de yapabilirim” hissinin uyanması bu sayede harekete geçme arzusunun doğması mümkün.

Tabii acı çekeceksin, görmenin bedelidir bu. Tabii için korkuyla dolacak, yaşamak demek tehlike içinde olmak demektir. Daha sertleş!

Nietzsche Ağladığında, Irvin D. Yalom

Başka bir zaman sizlere, Prof. Dr. Sinan Canan, Dr. Serkan Karaismailoğlu gibi isimlerle ilgimi çeken ve sonrasında üzerine okumayı, düşünmeyi, konuşmayı çok sevdiğim bir konu olan beyine dair öğrendiklerimi satmak isterim.

Sevgiler,

Podcast| Youtube | Slack | Facebook | Twitter | Instagram | Kodcular

--

--