Yolda Kendimizi Bulmak

Mertcan Kapuağası
Türkçe Yayın
Published in
3 min readDec 30, 2021
https://rshaver.artstation.com/projects/e0Pa63

Her şey tam olarak belirsiz bir noktada hayatın içinde kendimize yer bulmamızla başladı. Koşuşturmaya ayak uydurmaya çalıştık. Birkaç adım attık, afalladık, arkadan hızla gelip bize çarpanlar oldu. Bir iki tökezlemeden sonra hızlı hareket etmemiz gerektiğinin farkında vardık. Hızlandık, uyum sağladık. Günler, haftalar, aylar geçerken içimizde bu koşuşturmacaya karşı bizi uyaran sinyaller belirdi.

Görmezden geldik, devam ettik. Bunları kuruntular olarak gördük. Bize hep en önde koşanları, “sürüden” ayrılıp arayı açanları gösterdiler. Bizde onlar gibi olmaya heveslendik. Biraz hızlanır gibi olduk, kimileri ne olursa olsun bu tempoda gitmeye devam etmek istediler. Arayı belki birazcık açtılar. Bazılarımız bir yerde durdu, yavaşladı. Çünkü ne olursa olsun, önde ya da arkada olsak ta yol aynıydı.

Kimimiz bu farkındalığın getirdiği bilgelikle yetindi, kimimiz bunu farkındalığa rağmen koşmaya devam etmek… Kimisi arkasına dönüp geride kalanlarla alay etti. Kimisi birkaç kişiyi daha ön sıraya itebilmek için arkaya el uzattı, bunun için yavaşladı. Kimisi bazılarını yavaşlatmak için tümsekler yerleştirdi ama bunları yaparken zaman kaybedip en arkada kaldı. Hepimiz bir şekilde hayatın belli bir döneminde bazı şeyleri böyle gördük. Üniversite sınavı, çalışma hayatı, ilişkilerimiz…Önümüzde ne zaman bir dönemeç belirse ona odaklandık, şurayı dönebilirsem biraz soluklanırım diye hayaller kurduk. Ama yol hep devam etti, biz hep koşmak zorunda kaldık.

Yol hala devam ediyor, herkes bu yolun içinde farklı tempo tercihlerinde bulunuyor. Yol aynı yol ama herkes bu yolda birbirinden farklı şekilde yürüyor. Kimisi bunu bilinçli yapıyor, kimisi bilinçsizce etrafından, ailesinden, arkadaşlarından nasıl gördüyse öyle…

Ama yol bizim yolumuz, en önemlisi bu yolda yürüyen ta kendimiziz. Ne yaparsak yapalım bu yolda olmaya devam edeceğiz. Ama gerçekten mesela sadece yolda olmak mı? Yoksa yol boyunca yaptıklarımız mı? Bu yolu gittikçe güzelleştirmek mi? Yoksa durup sadece izlemek, sakin adımlarla keyfini çıkarmak mı? Yol burada duruyor da biz bu yolun kalanında ne yapacağız karar verdik mi?

İçinde var olduğumuz bu durumu olduğu gibi kavramak çoğu zaman karamsarlık ve umutsuzlukla dolduruyor bünyemizi. Gelecek kaygıları, gündemin getirdikleri içinden çıkılmaz bir hale bürünmüşüz hissi uyandırıyor. Sanki her şey için çok geç kalmışız gibi hissettiriyor, yol bizi kendisini olduğu gibi kabullenmemiz için tempomuzu arttırmaya itiyor.

Ama aslında yolun şu an neresinde olduğumuzun bir önemi yok, çünkü sona sonunu bilemeyeceğimiz bir uzaklıktayız. Asıl önemli olan yolun kalanında neler yapmak istediğimiz. Bu yolda neleri değiştirmek istiyoruz? Nasıl yürümek istiyoruz? Yolun kalanını nasıl geçirmek istiyoruz? İşte belki de asıl sorular bunlar. Umutsuzluktan ve çaresizlikten arındırılmış net adımlara, fikirlere ve en önemlisi değerlere ihtiyacımız var. Tüm bunlar için ise düşünmeye, kendimizle yüzleşmeye ihtiyacımız var.

“Düşünmek için durmak lazımdır.” demiş felsefeci Alain. Belki de bizim de bu yolda kendimizi bulmak için arada bir durmaya ihtiyacımız vardır. Durup düşünelim, kendimiz için ve hayatımızın geri kalanı için. Değerlerimize ve hayallerimize uygun bir yolculuk yaratmak için.

--

--