Zümrüt Apartmanı ve İfade Özgürlüğü Üzerine Bir Güzelleme

Tolga Dorken — Serbest Zırvalamalar
Türkçe Yayın
Published in
4 min readMay 29, 2019

Hayatımda ilk defa okumadığım bir kitap hakkında görüş yazıyorum. Bana yine böyle bir fırsatı sağlayan eşsiz memleketime şükranlarımı sunarım.

Sosyal medyanın zehirli ortamlarının müdavimiyseniz, iki gündür 2013’te yazılmış bir kitap hakkında çıkan fırtınayı da ucundan köşesinden yakalama şansınız olmuştur. Kazara atladıysanız özetleyeyim: Daha önce adını hiç duymadığım bir yazar (Abdullah Şevki), daha önce adını hiç duymadığım bir yayınevinden (Kurgu Kültür Merkezi Yayınları), daha önce adını hiç duymadığım bir kitap (Zümrüt Apartmanı) çıkarır. Altı yıl önce yayınlanmış kitabın bir sayfası bir şekilde sosyal medyaya düşer. O sayfada, roman mı, öykü mü bilmediğim kitabın kahramanlarından biri, bir çocukla nasıl cinsel ilişkiye girdiğini anlatır.

Kitabın içeriği ile ilgili söyleyebileceklerim bunlardan ibaret, keza iki gündür -ve basımından altı yıl sonra- gelen tepkiler üzerine kitabın satışı durduruldu. Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın suç duyurusu üzerine de savcılık harekete geçti, kitabın yazarı bu sabah gözaltına alındı. Sosyal medyadaki tepkiler yazarı idam etmekten, Taksim Meydanı’nda erkeklik organından asmaya varan bir linç spektrumunda ilerliyor. Daha birkaç gün önce Ecrin bebek trajedisinin yaşanmış olması da tepkileri ağırlaştırıyor (kitabın seçilmiş bir sayfasını bugün sosyal medyaya servis edenler, bunu da göz önünde bulundurmuşlardır diye tahmin ediyorum).

Ne var bunda diyebilirsiniz. Pedofili iğrenç bir şey diyebilirsiniz. Katılıyorum. Kitabın okuduğum sayfasında yazanlar mide bulandırıcı bir içerikteydi. Ne var ki, ilk defa bir kitap okurken rahatsız olmuyorum, midem bulanmıyor. Bütün soru da buradan doğuyor zaten. İğrenç bulduğumuz bir içerik için bir yazarın idamını talep etme hakkımız var mı?

Örneğin Raskolnikov’un yaşlı kadını katledişini anlatırken Dostoyevski suç işlemiş midir? Ya da Lisbeth Salander’in vahşice tecavüze uğrayışını en korkunç detaylarıyla betimleyen Stieg Larsson hapse atılmalı mıdır? Öyle değil mi ya, sonuçta cinayet romanı diye bir tür var, cinayet pedofiliye oranla daha hoş görülebilir bir şey midir? Eminim sosyal medyadaki linç girişimcilerine sorarsanız, Dostoyevski’nin adını belki duymuşlardır ama tam olarak nerede, niçin duyduklarını çıkartamamaktadırlar. Bu yazıyı okurlarsa, tepkiyle Larsson’un idamını bile isteyebilirler. Peki ya haftada bir kitap yalayıp yutanların tepkisizliği neyle açıklanır?

Zümrüt Apartmanı bir kurgudur. Kuşkusuz başarısız bir kurgudur, yoksa şimdiye kadar adını duyardık ama eninde sonunda kurgudur. Kurguyla suç işlenmez, suça teşvik edilmez. Yoksa kitapçılarda kitap kalmazdı. En fazla müstehcen bulursunuz, o zaman da kara poşetin içine koyar yine satarsınız. Hoşunuza gitsin ya da gitmesin -ki pedofilinin bu satırları okuyan hiç kimsenin hoşuna gideceğini düşünmüyorum- ifade özgürlüğü istediğiniz konuda kitap kurgulamanıza izin verir.

Okuyucu kitaba ve yazarına tepki gösterebilir. Bu da ifade özgürlüğüdür. Ama vereceği tepki “bu kitabı okumayın, satın almayın” demenin, hadi bir tık daha ileri gidelim, inandığı tanrının kitabın yazarına belasını vermesini talep etmenin üzerine çıkamaz. Yazdığı kurgudan dolayı yazarın hapsi istenemez. Hele hele “bu adamı cinsel organından asalım” demek kendi başına bir suçtur.

Bakmayın zaten, pek muhteşem Aile Bakanlığı’mızın verdiği tepki de göstermeliktir. Yapılan açıklamada bakanlık “çocuklarımızın yüksek yararı ve toplumsal ahlaki yapımızın korunması önceliğimizdir” diyor. Bir bakanlık toplumsal ahlaki yapıya göre suç duyurusunda bulunamaz. Savcılık ve emniyet, ahlaki değerler çerçevesinde işlem yapamaz. Asıl olan kanunlardır. Bakanlık pedofilinin önüne geçmek istiyorsa, samimi bir şekilde çalışarak ilgili kanunları hazırlar ve meclise gönderir. Devletin bugüne kadar bu konudaki tutumu tutarlı değildir.

Zira Türkiye’deki hiçbir pedofilin Zümrüt Apartmanı’nı okuduğunu, okuyup da ondan esinlenerek hareket ettiğini gösteren bir bulguya rastlayamazsınız. Pedofilinin illâ kitaplar yoluyla teşvikini engellemek istiyorsanız gideceğiniz yer romanlar, öyküler değil tarih kitapları olmalıdır. Çünkü Türkiye’de karşılaştığımız pedofil tipini asıl etkileyen Abdullah Şevki’nin neler yazdığı değil, inandıkları dinin peygamberinin dokuz yaşında bir kız çocuğuyla evlenmiş olması, pek sevdikleri padişahların yataklarından bir sürü sübyanın geçmiş olmasıdır. Ülkede her gün gerçekleşen çocuk evliliklerine karşı dişe dokunur önlemler almayan, bu konuda etkin kanunlar çıkarmayanların (ve bu politikacılara destek veren, tepki göstermeyen insanların) kitapçılardan kitap toplatması ikiyüzlülükten başka bir şey değil.

Değerli arkadaşım, ifade özgürlüğü demokrasinin en temel ve vazgeçilemez unsurudur. Bu unsur, beğenmediğin, nefret ettiğin şeyleri de kapsar ve evet, oy kullanma hakkından bile daha önemlidir. Kurgu roman yazmak, orada hoşuna gitmeyen bir durumun betimlenmesi de yine ifade özgürlüğü kapsamındadır. Eğer demokrasiye gerçekten inanıyorsan, o zaman o beğenmediğin şeyin ifade edilme hakkını da savunmak zorundasın. Aksi taktirde bir gün senin söylediklerini beğenmeyen biri de seni Taksim Meydanı’nda cinsel organından asmak isteyebilir.

Pedofili işlendiği zaman bir suçtur, aynen adam öldürmek gibi. Teşviki de suçtur ama kurgu teşvik değildir. (Pedofili içeren bir roman yazmayı çocuk pornografisi ile karıştırmamak gerekir. Birincisi bir hayal ürünüyken ikincisinde gerçek bir çocuğa verilen bir zarar söz konusudur.) Eğer bir yazar kitabında adam öldürmeyi en ince ayrıntılarına kadar anlatabiliyorsa, bir çocuğa tecavüz etmeyi de anlatabilir. İğrenç ve mide bulandırıcı olabilir. Çoğu cinayet betimlemesi de öyledir. Beğenmezsen almazsın, okumazsın. Almayın, okumayın dersin. Ama daha fazlasını istiyorsan, en azından tutarlı olup, aynı zamanda demokrat olduğunu iddia etmemek gerekir.

Not: Ne ben, ne kitabın yazarını sosyal medyada linç edenler, ne de olayı sütün sütün gazetelere taşıyan haberciler kitabın tamamını okumadı iyi mi. Yani kitap aslında tamamen pedofili karşıtı bir şey de çıkabilir. Eşsiz bir nimetsin memleketim :).

Facebook | Twitter | Instagram | Slack | Kodcular | Editör | Sponsor

--

--

Tolga Dorken — Serbest Zırvalamalar
Türkçe Yayın

kendi kendine yazar, gezer, düşünür… herbokolog… tw: @DorkenTolga