Zamanın Ruhu Olabilmek

“Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır…Bu da gösterir ki zaman ve mekan, insanla mevcuttur!” Ahmet Hamdi Tanpınar

Zamanımız kısıtlı. Uzun görünen yaşamlarımız aslında havada dolaşan bir toz zerreciği kadar. İnsan yaş aldıkça geçmeyen saatlerin yerini yıllar alıyor ve yıl saymaya başlıyoruz. Bir yerden sonra geçmişi çok iyi hatırlamak bile mümkün değil. Çoğu anı insanın aklında, o anıların iyi mi yoksa kötü mü olduğu bile zaman ve mekana göre değişim gösteriyor. İstediğimiz zaman istediğimiz geçmişe ediyoruz, manipüle ediyoruz. Böylelikle geçmişimizi de tekrar var ediyoruz. Hayatımızda sabit olan herhangi bir şey bırakmadan ilerliyoruz.

Zamanın tarihiyle kıyaslanmayacak hayatlarımızdan geriye kalanların ise hatıralarımız veya yaptıklarımız olacağını düşünürüz ama zamanın gücü karşısında hatırların veya izlerin kaybolması da camdaki buğunun kısa sürede yok olması gibidir. Aniden ve herhangi bir iz olmadan kaybolup gidecektir.

Geçmişten bize kalanların her zaman için farklı bir anlamı var. Yazıya geçen ve korunan her şey günümüze kadar geldi. Bütün bu yazılar sanat eseri değildi ama içinde bulunan zamanı bizlere anlatıyordu. Geçmişin fiziki form bulmuş sanat eserleri, şiirler, yazıları ve tüm farklı formlarda paylaşımlar hala aramızdadır. Zamanın ruhunu bizlere taşır, böylelikle ruhumuzu besleriz ve fikirlerimizin buralardan filizlenmesini sağlar ve üzerine yaratıcılık ekleriz.

Zamanın ruhu olabilmek bizim elimizde. Elbette sesimiz bir Goethe veya Shakespeare gibi yankılanmayacak ama onlarında kendi sesleri ve kendi güçleri olacak. Blog yazıları bizden sonra da kalacak. Paylaşımlar yaşayacak. Onlar kendi yolculuklarını yapacak ve her zaman bulunabilir olacak. Belki yolculukları bizim yolculuğumuzdan bile gürültülü ve etkili olacak…

Internet ve sosyal medyayı bir çok konu için eleştirebiliriz ama insanı zaman ve mekandan bağımsız kılması ile birlikte fikirlerine ölümsüzlük şansı verdiği için kıymetini bilmemiz gerekiyor. İnterneti, sosyal medyayı ve bakış açısının değerli kılmanın yolu içerik üretmekten ve paylaşmaktan geçiyor. Çağımızın en büyük gücü, zaman, mekan ve sınır olmadan fikirler yayabilmek ve bazen de çağrıya ses alabilmektir. Fikirleri bir içerik haline getirmek hem bugünü kıymetli kılarken hem de zamanın ruhu olma imkanını insanlara sağlıyor…

“Hakiki zaman, şimdi, geçmiş ve geleceğin ortaya çıkmasının yakınlığı, zamanın üç katlı açık yayılımını birleştiren yakınlıktır.” Martin Heidegger

Teşekkürler,
Ferhat Yalçın
Founder at Tomorrow