Zaman Donduğunda: Pamuk Prenses Sendromunun Yürek Burkan Yüzü

Tarık Tuncay
Türkçe Yayın
Published in
5 min readMar 27, 2023

Aileler ‘teslimiyet sendromunun’ yıkıcı etkisiyle nasıl mücadele ediyor ve ağır psikolojik travma geçirmiş çocukların iyileşmesine yardımcı olabilecek çözümler neler olabilir?

Sonbahar yaprakları pencerenin dışında uçuşurken, loş oda Khaled ailesinin daimi refakatçisi haline gelen sessizliğe tanıklık ediyor. Yatağında aylardır uyumakta olan 10 yaşındaki Fatma’nın yalnızca nefes alışverişi duyulabiliyor. Bir zamanların canlı ve meraklı çocuğu, gizemli ve yürek burkan bir hastalığa yakalanmış: Teslimiyet sendromu. On aydan uzun süredir uyku halinde olduğu için annesi saçlarını okşarken ona “pamuk prensesim” diye fısıldıyor.

John Collier — Uyuyan Güzel Tablosu

Teslimiyet (resignation syndrome) sendromu, özellikle savaş, şiddet veya zorunlu göç gibi ağır travmalar yaşamış çocukları etkileyen nadir bir psikiyatrik rahatsızlık. Ülkelerindeki iç savaş nedeniyle iltica etmek zorunda kalan Khalid’ler gibi savaştan zarar görmüş aileler için bu yolculuk tehlike ve zorluklarla doluydu. Ancak yeni evlerine vardıktan sonra yaşadıkları çilenin tüm ağırlığı adeta Fatma’nın üzerine çöktü.

Babası Hassan kademeli düşüşü şöyle anlatıyor:

“İlk başta daha sessiz ve içine kapanık hale geldi. Sonra konuşmayı, yemeyi, içmeyi gün be gün azalttı ve bir gün tamamen bıraktı. Yatağında yattığı günlerin ardından en son gözlerini de kapadı ve aylardır hiç uyanmadı.”

Yaşanan derin korkular, kaygılar ve çaresizlik duyguları karşısında bedeni sanki onu korumak ister gibi, ona çok güçlü bir psikolojik anestezi uygulamıştı. Fatma bir tür ‘katatoni’ haline girmişti.

Fatma’nın durumu benzersiz değil. Dünyanın dört bir yanında aileler, teslimiyet sendromunun yıkıcı etkisiyle boğuşuyor ve çocuklarının çevrelerindeki dünyadan sessizce çekilmelerini çaresizce izliyorlar.

Bu konu, 2019 yılında İsveç’te bir belgeselde çarpıcı yaşam öyküleri eşliğinde incelendi. Netflix’te de yayınlanan Hayatın Tutsakları (Life Overtakes Me) adlı kısa belgeselde, İsveç’teki yüzlerce mülteci çocuğun, travmanın pençesinde hayatın belirsizliklerinden kaçarak, teslimiyet sendromu adı verilen bu — koma benzeri — hastalığı nasıl yaşadığı anlatılıyor.

Hayatın Tutsakları (2019)

Çocukları aylarca bir uykunun derinliklerinde adeta görünmez olan ailelerin birçoğunun yaşantısı birbirlerine çok tanıdık seyrediyor. Çocuklar travmatik maruziyetlerinden o kadar çok yoruluyorlar ki, zihinleri ve bedenleri açıkça kapanıyor. Bu durum onları korurken, ailelerinin yüreklerini parçalıyor.

İyileşmeye Giden Yol

Teslimiyet sendromunun aileler üzerindeki duygusal etkisi çok yoğun, ebeveynler bu durumu anlamak ve başa çıkmak için çaresizce mücadele ediyor. Fatma’nın annesi Sana:

“Her gün onu biraz daha kaybediyormuşuz gibi hissediyoruz. Bu yaşayan bir kabus ve ona nasıl yardım edeceğimizi bilmiyoruz.” diyor.

Neyse ki, Khaledler gibi ailelere umut verebilecek farklı müdahale düzeylerinde çözümler var. İpuçlarının ve semptomların erken tanınması ve acil müdahale, bu sendromun tırmanmasını önlemede hayati öneme sahip olabilir. İstikrarlı, destekleyici ve güvenli bir aile ortamı sağlamak, çocukların güvenlik duygusunu ve çevrelerindeki dünyaya duydukları güveni yeniden kazanmalarına yardımcı olmak için çok önemlidir.

Hem çocuk hem de ailesi için bireyselleştirilmiş psikososyal destek de vazgeçilmez. Psikoterapi, uğraşı terapileri ve aile desteğini içeren çok disiplinli bir yaklaşım aileleri korurken onlara daha çok zaman ve enerji kazandırabilir.

Altta yatan travmayı çözmemiz ve çocuğun dayanıklılığını kademeli olarak yeniden inşa etmesine yardımcı olmamız gerekiyor. Bu da aileye odaklanarak mümkün olabilir.

Daha geniş bir ölçekte, teslimiyet sendromunun temel nedenlerinin ele alınması, ruh sağlığı hizmetlerine yönelik yatırımlar yapılmasını ve mülteci ve sığınmacılara özel destek sağlanmasını gerektiriyor. Buna travma bilinçli müdahale, kültüre duyarlı terapi ve ailelerin yeni çevrelerine uyum sağlamalarına yardımcı olan toplum temelli girişimler de dahildir. Mikrodan makro ölçeğe genişleyen psikososyal hizmet müdahaleleri ailelerin iyileşme umudunu canlı tutacaktır.

Sessizlik Çok Şey Anlattığında

Fatma’ya gelince, iyileşmeye giden uzun yol daha yeni başladı. Ailesinin karşılıksız sevgisi ve desteğinin yanı sıra kendini işine adamış profesyonellerin rehberliğinde yavaş yavaş hayatını geri kazanma yolunda küçük adımlar atacak ve bir gün o derin uykusundan gözlerini açacaktır.

Khalid’lerin hikayesi, travmanın aramızdaki en savunmasız kişiler üzerindeki derin etkisini ve her çocuğun iyileşme ve gelişme fırsatına sahip olmasını sağlamanın çarpıcı etkisini hatırlatıyor.

Yerinden edilme ve travmanın milyonları etkilemeye devam ettiği bir dünyada, teslimiyet sendromunu tanımak ve çözmek hepimiz için ahlaki bir zorunluluktur. Kapsamlı sosyal destek sağlayarak ve müdahaleye yönelik çok katmanlı bir yaklaşımı benimseyerek, Fatma gibi çocuklara umut verebilir ve sevgi, neşe ve umut dolu bir hayata geri dönmelerine yardımcı olabiliriz.

Khalid’ler ve sayısız diğer aile, çocuklarının teslimiyet sendromundan kurtulmalarına yardımcı olmak için zorlu bir yolculukla yüzleşirlerken yalnız değiller. Bu esrarengiz durumla ilgili artan farkındalık, araştırmacıların, klinisyenlerin ve politika yapıcıların ilgisinin artmasına yol açıyor.

Bu girişimlerden biri de Stockholm’deki Çocuk Travma İyileştirme Merkezi (https://krisochtraumacentrum.se) gibi uzmanlaşmış merkezlerin kurulmasıdır. Bu merkezler, tıbbi, psikolojik ve sosyal desteği tek bir çatı altında birleştirerek teslimiyet sendromlu çocuklar ve aileleri için kapsamlı ve bütüncül bir bakım sunuyor. Bu multidisipliner yaklaşım sayesinde merkezler, bu ailelerin karmaşık ihtiyaçlarını ele alan kapsamlı bir iyileşme yol haritası sağlamayı amaçlıyor.

Klinik müdahalelere ek olarak, toplum temelli programlar, teslimiyet sendromuyla mücadele eden aileler için aidiyet ve bağlılık duygusunu teşvik etmede hayati bir rol oynuyor. Yerel kuruluşlar, dini gruplar ve okullar kapsayıcı ve destekleyici bir ortam yaratılmasına katkıda bulunabilir. Kültürel entegrasyon, dil kursları ve sosyal etkinlikler için fırsatlar sunan bu yerel girişimler, ailelerin bir yandan yeni bir topluma uyum sağlamanın zorluklarını aşmalarına yardımcı olurken, diğer yandan da teslimiyet sendromunun muazzam duygusal yüküyle başa çıkmalarına yardımcı olabilir.

Uluslararası işbirliği, mülteci ve göçmen nüfus arasında teslimiyet sendromunun yaygınlığına katkıda bulunan daha geniş kapsamlı meselelerin çözümünde de elzemdir. Devletler ve yardım kuruluşları, yerinden edilmiş kişiler için güvenli ve insani koşullar yaratmak üzere birlikte çalışmalı ve bu kişilerin ruh sağlığı ve refahına öncelik vermelidir. Müdahaleler, gerekli ruh sağlığı hizmetlerine erişimin sağlanmasını, yaşam koşullarının güvenliğinin ve istikrarının temin edilmesini ve belirsizliği uzatıp travmayı şiddetlendirebilecek bürokratik engellerin ele alınmasını içermektedir.

Teslimiyet sendromunun yarattığı karmaşık zorlukları ele almaya çalışırken, bu durumdan etkilenenlerin seslerini duyurmak ve onların deneyimlerinin politika ve uygulamalara yön vermesini sağlamak büyük önem taşımaktadır.

Khalid’ler gibi ailelerin dayanıklılığı ve gücü, zorluklar karşısında sevgi ve kararlılığın gücünün bir kanıtıdır. Onların hikayeleri bize insanlığımızı ve herkes için daha şefkatli ve kapsayıcı bir dünya yaratmaya olan acil ihtiyacımızı hatırlatıyor.

Yeniden Doğuş

Bir yılı aşkın süren derin uykusundan uyanan Fatma yaşadıklarına dair hiçbir şey hatırlamadı. Onun için her yeni gün küçük kazanımlar ve umut dolu anlar getirmeye devam ediyor. Gücünü ve direncini yeniden kazandıkça, ailesiyle arasındaki bağ daha da güçleniyor. Ailesinin sarsılmaz desteği, kendini işine adamış profesyonellerin uzmanlığı ve ev sahibi toplumlarının nezaketi sayesinde Fatma’nın yolculuğu, hayal bile edilemeyecek zorluklar karşısında umudun bir simgesi olarak hizmet edecektir.

Teslimiyet sendromunun aileler ve toplumlar üzerindeki derin etkisine tanıklık ederken, travmanın görünmez yaralarını iyileştirmek için kolektif bir çaba göstermeliyiz. Müdahaleye yönelik kapsamlı ve (psikiyatrisler, psikologlar, sosyal hizmet uzmanları, fizyoterapistlerle birlikte) çok katmanlı bir yaklaşımı benimseyerek Fatma gibi çocukların hayatlarını geri kazanma ve tüm potansiyellerini gerçekleştirme fırsatına sahip olmalarını sağlayabiliriz. Bunu yaparak sadece onların acılarını hafifletmekle kalmayacak, aynı zamanda daha adil, eşitlikçi ve şefkatli bir dünyanın yaratılmasına da katkıda bulunacağız.

Konuyla ilgili küçük bir bibliyografya için bkz:

  1. Sallin, K., Lagercrantz, H., Evers, K., Engström, I., Hjern, A., & Petrovic, P. (2016). Resignation Syndrome: Catatonia? Culture-Bound? Frontiers in Behavioral Neuroscience, 10, 7. https://doi.org/10.3389/fnbeh.2016.00007
  2. Bielawiec, P., & Bidzan, M. (2020). Resignation Syndrome in a 10-Year-Old Boy: A Case Report. Journal of Clinical Medicine, 9(11), 3744. https://doi.org/10.3390/jcm9113744
  3. Hultcrantz, M. (2018). When children fall into a silent world. Acta Paediatrica, 107(10), 1685–1686. https://doi.org/10.1111/apa.14429

*Bu makalede örnek olarak yer verilen Khalid ailesi, gerçek kişilerin ve olayların yaşantılarına ayna tutmak için simüle edilmiştir. Çevrenizde benzer yaşantıları olan aileler var ise çocuk ve ergen ruh sağlığı poliklinik hizmetlerine başvurmalarını teşvik ediniz.

--

--

Tarık Tuncay
Türkçe Yayın

öğretim üyesi, iki kız babası, eş | scholar, father of two daughters, husband | https://twitter.com/tariktuncay | tariktuncay.org