Mimari üslup ile kolektif bellek üzerine kısa bir yazı

Nejat Çankaya
Tasarım | Mimarlık
2 min readJan 29, 2022
Fotoğraf: neredekal.com ‘dan alınmıştır.

Çocukluğumuzda top oynadığımız yerler bizim neslimizle birlikte tamamen ortadan kalkmaya başladı. O buluştuğumuz, oyunlar oynadığımız yerlere artık binalar dikiliyor, komşular arasındaki ilişkiler yüksek kotlarla beraber kesilmeye başlıyor. Bu da bizi yer kavramını tekrar sorgulatmaya itiyor. Artık üzerinde yürüdüğümüz, geçtiğimiz yerler yer olmaktan çıkıyor, karakterini kaybediyor. Böylece eski roma terimi genius loci yani yerin korucuyu ruhu ortadan yavaşça kalkıyor. Mahalle ölçeği yerine buna şehir ölçeğinden bakmaya başladığımızda, aşırı kentleşmenin meydanlarımızı yok ettiğini, kamunun kamu olmaktan çıkışını görüyoruz. Şehrin karakteri kayboluyor. Kolektif belleğimiz, yani bir yere ait olan hatıralarımızı yitiriyoruz. Hatıralarımızı kaybedince, bizi biz yapan, yeri yer yapan bütün özellikler yok oluyor, bu da şehrin bozunmasına yol açıyor. Ticari yönden de turizm yönünden de yaşamayan mekanlarda, suç oranları ve kültür yoksunluğu artıyor.

Tek bir yapı ölçeğine geldiğimizde, şehrin herhangi bir yerine yapı yaptığımızda bir kamu alanını daha kaybetmiş oluyoruz. Bunu şehir ölçeğine yaydığımızda sıkışmaya başlıyoruz. Geçişlerimiz, zaman geçirebileceğimiz yerler daralıyor.

Kolektif belleğin zayıflamasında, tüketici toplumunun da büyük bir etkisi var. Sosyal medya ve alışveriş kara deliğinden başımızı kaldırıp olanı göremiyoruz. Bu çocuklarımıza bile yansıyor. Onlara oyun oynayacak alan vermiyoruz. Onlar da evlerine kapanıp tabletlerinde oyun oynamayı tercih ediyor. Çevreleriyle iletişim kurmuyorlar. Çevrelerini hatırlamıyorlar. Büyük olasılıkla bir şehrin göbeğinden evine doğru gitmeye çalışan bir insana geçiş alanı olarak kullandığı bölgelerden biriyle ilgili ne hatırlıyorsunuz diye sorulsa, geçtiği mekanlarla duygusal ya da tecrübe edinebilecek bir bağlantı kuramadığı için cevap hatırlamıyorum olacaktır.

Yaşadığımız mekanlar ile kamu alanları arasında bir bağlantı, bir arakesit bulmak zorundayız. Olanı görebilmeli, çevremizle iletişim halinde olmalıyız. Sosyal bir varlığın sosyal bir çevresi olmalı. Kültür, hatıralardan süregelen, zamanla yenilenen dinamik bir oluşuma sahiptir. İnsanların hatırlamalarına izin vermeliyiz.

--

--

Nejat Çankaya
Tasarım | Mimarlık

I am an architect whose special interests are Architectural Design, Psychology and Self Awareness. Mostly I am publishing architectural articles.