Hikaye anlatıcılığı (storytelling) tasarımda neden önemli?

Memduh Dursun
Team Kraken
Published in
4 min readMay 27, 2021
Photo by Sandra Seitamaa on Unsplash

Türkiye’de bazı sistemlere ve metotlara çok inanmadığımızı düşünüyorum bu yüzden uygulandığını da pek düşünmüyorum. Bunlardan birisi de tasarımda hikaye anlatıcılığıdır. Bazen bir kullanıcıyı anlamak için kendimi kullanıcının yerine koyup, yolculuğunu sesli bir şekilde anlatmaya başlıyorum ve bunu ses kaydına alıp ardından kullanıcıyı doğru tanımış mıyım diye dinliyorum. Bazen storyboard hazırlarken kullanıcının kapıdan girdiği andan itibaren hikayesini yazmaya başlıyorum ama insanlarında suratında ‘’konuya gelelim’’ dediğini hissedebiliyorum. Kullanıcı ile duygusal bağ kurarken buna ihtiyacım olduğunu düşünüyorum. Ben harika bir storyteller mıyım? Hayır. Bir şekilde bu yönümü güçlendirmeye çalışıyorum ve bugün makalemde sizlere bundan bahsedeceğim.

Peki tasarımdaki yeri neresidir?

Tasarım, sadece yenilikçi çözümler veya harika görünen arayüzler tasarlamak değildir. İnsanoğlu, kendisini harekete geçiren şeylere ‘sadece görevlerini yapan’ şeylerden daha fazla olumlu tepki verir ve daha güçlü bir şekilde bağlanır. Bize dokunan hikayeleri düşünmek ve bunları tasarım çalışmasında yer vermek gerçek ve anlamlı bağlantılar oluşturmaya yardımcı olur. Bir hikaye veya öykü genellikle bir dizi olay olarak tanımlanır ve tasarımcılar kullanıcı deneyimini tasarlarken, bu eylem ve olaylar aracılığıyla kullanıcının yolculuk haritasını çıkarmaya çalışır.

Tasarımda hikaye anlatıcılığı, ürününüz için kullanıcının yolculuğundaki her adımı gösteren bir dizi hikaye oluşturmaktır.

Hikayeyi tanımlamak için yaptığımız temel işlem; empati kurmak, kullanıcıyı tanımak, koşulları ve arzuları bilmek ve hangi problemlerle karşılaştığını anlamaktır. Eğer bu sorulara cevap bulursak doğru hikayeyi oluşturabilir ve kullanıcı için doğru iletişim sistemini tasarlayabiliriz.

Hikayelerdeki eksikler bazen ciddi sorunlara yol açabilir ya da doğru bir hikaye organizasyonumuzdaki farklı eforlarımızı azaltabilir. Burada detaylara girmeden yaşadığım bir olaydan örnek vermek istiyorum.

Yakın zamanda bir ürünümüz için fatura iade ve iptal sürecini tasarlıyordum. Pek deneyimlediğim bir konu olmadığı için bu süreçte tasarım direktörüm ile beraber çalışıyorduk. E-arşiv faturalar elektronik ortamda iade edilmesi mümkün değildir vs. Tabi ben de iade et butonuna yer vermedim. Ardından direktörüm ile süreçlerin üzerinden geçerken şunu farkettik; kullanıcının bu işlemi yasal olarak yapabilmesi ama elektronik ortamda yapamıyor olması bir karmaşıklık yaratabilir. Bu durumda support ekibimizi arayıp bilgi alacaktı, ardından mali müşavirine gidip işlemini gerçekleştirecekti. Hazırladığım tasarım teknik olarak çalışıyor ama kullanıcıya ekstra bir adım ve support ekibimize de ekstra bir zaman maliyet yüklüyordu. Sonuç olarak iade oluştur butonumuza tasarımda yer verdik ve kullanıcı tıkladığında elektronik ortam üzerinden e-arşiv fatura iade işlemi yapılmadığını ve mali müşaviri ile iletişime geçmesi ile ilgili bir uyarı mesajı göstererek ekranımızı revize ettik. Bu şekilde hem kullanıcı üzerinden bir ara adımı hızlandırmış olduk hem de support ekibimizden bir maliyetini azaltmış olduk.

Ürünümüz henüz test aşamasında olduğu için ekran görüntüsü paylaşamıyorum :)

Makalemize dönecek olursak ürününüz doğru çalışmıyorsa harika görünmesi pek önemli olmayacak. Evet, estetik kullanıcı açısından güven demek ama ilk birkaç saniye için sonrasında işlem yapmaya başlıyor. Bu hataların üstesinden gelmenin en iyi yolu, hikaye merkezli tasarım tekniğidir.

Oluşturulan tasarımlar taslak olmamalıdır.

Tasarım incelemelerinde en sık yaşanan sorunlardan birisi her ekranın nasıl görüneceği çalışılır ama birbiriyle bağlanmaz. Tasarımlar bu şekilde sunulduğunda, yalnızca ürünün nasıl göründüğüne dair bir anlayış oluşur. Ürünün nasıl çalıştığına odaklanamayız ve paydaşların onunla nasıl etkileşimde bulunduğunu simüle edemeyiz. Bu nedenle, tasarımlarımız prototip olmadan taslak olarak incelendiğinde, paydaşlarımızın etkileşim ve akıl yürütme yeteneklerini ciddi şekilde sınırlar.

İyi bir ürün tasarımcısı olmak için hikaye merkezli tasarım metodunu her zaman uygulayın. Müşterilerin bir ürünle nasıl etkileşime girdiğini gösteren hikayeler hazırlayın daha sonra bu hikayeleri anlatan ekranlar tasarlayın. Müşterinin okuduğu her cümleyi, yaptıkları her eylemi ve sistemin yanıt olarak döndüğü her ekranı hazırlayın. Tasarımlar, bir müşteriyi ilk etkileşiminden hedefi tamamlamayana kadar takip eder ve tasarımın bu akıştaki her adımı nasıl desteklediğini gösterir.

Kaynak: Sprint stories

Hikaye anlatımının tasarımda nasıl uygulanması ile ilgili IDEO’nun Tasarım Kiti

Hikaye merkezli tasarım neden bu kadar iyi çalışıyor?

Kullanıcı deneyimini simüle eder
Hikaye merkezli tasarım, bizi her adımda müşterilerle birlikte hareket etmeye zorlar.

Ekipler sorunları daha erken fark ederler
Hikayeler, paydaşların ürünlerini yalnızca birkaç ekran olarak gördüklerinde genellikle gözden kaçırdıkları her türlü tasarım hatasını vurgularlar. Gereksiz adımları ve çıkmazları olan UI akışları daha hızlı fark edilir ve düzeltilir. Tüm bu küçük ayrıntılar, daha iyi kullanılabilirlik ve kullanıcı katılımı sağlar.

Kullanıcı için bir prototipe dönüşür.
Her prototip hazırladığınızda tasarım eksikliği çıkacaktır. Bazen bir ekran tasarımı bazen bir sistem mesajı. Hazırladığınız hikayeler sizin ve diğer paydaşların bunları görmesini ve süreçlere bağlı kalmanızı sağlar.

Şimdilik anlatacaklarım bu kadar, okuduğunuz için teşekkürler 🙏🏻Beğendiyseniz paylaşabilir veya fikirlerinizi yorum olarak belirtebilirsiniz. Team Kraken olarak düzenli bir şekilde paylaşımlarımıza devam edeceğiz.

Bizi takip etmeyi unutmayın.✋🏻

--

--