Dibe Vuruş

Serdar İhsan Çetintaş
TechSheet
Published in
3 min readJun 23, 2023

Bu yazımda sizlerle Black Mirror’ın 3. sezon 1. bölümü olan Nosedive (Dibe Vuruş) hakkında biraz konuşmak istiyorum.

Sosyal medyanın Yalanlar Dünyası olduğu aklınızdan hiç geçti mi? Normalde yapmadığı aktiviteleri her gün yapıyormuş gibi paylaşanlar, yemediği yemekleri sırf sosyal medyada görünür olmak veya bir yorum almak için her zaman yiyormuş gibi gösterenler, normalde içinde fırtınalar kopan ama mutlu olduğu algısından dolayı dünyanın en mutlu insanıymış gibi rol yapanlar… Bütün bunlar bence insanların tanrıcılık oynamasıyla alakalı. Herkes bir karakter veya olmak istedikleri insanı yaratıp onu oynamak istiyor sosyal medyalarında. Çünkü bu, insanlara kendilerini güçlü hissettiriyor ve insanlar, gerçek hayattaki kadar sorumluluk sahibi değiller sosyal medyada. Orada her şey çok çabuk unutuluyor ve yaptığımız şeylerin izleri daha çabuk siliniyor.

Bu bölümü sosyal medyadaki bazı kullanıcıların durumunun vahim olduğunu gözlemlediğim için seçmek istedim. Hadi gelin biraz bu bölüm hakkında konuşalım.

NOSEDIVE

Öncelikle bölümümüzdeki dünyadan birazcık bahsedeyim. Her kişinin bir hesabı ve bu hesapların puanları vardır. Birileriyle her görüşmenizde ve sohbetinizde onları puanlayabilirsiniz. Anonim veya kendinizi göstererek. Yüksek puanlı insanlar düşük puanlı insanlar. Tıpkı gerçek hayatımızda olduğu gibi elit ve zenginler, varoş ve fakirler… Çoğu insanın amacı yüksek puanlı insan kategorisine girmek.

Lacie, yaşadığı ev dışında hayatından memnun birisidir. Uzun zamandır kardeşiyle yaşadığı için daha büyük bir evde yalnız yaşamayı düşünüyordur. Bunun için bir gün bir fırsat gelir karşısına. Bu fırsata göre o evde yaşaması için 4.5 puana sahip olması gerekir. Ama Lacie’nin puanı 4.2 civarındadır. Bu puanı yükseltmeyi kafasına koyan Lacie’ye tam da o sırada bir telefon gelir. Eski lise arkadaşı Naomi’den. Naomi’nin sosyal medya puanı 4.8 civarındadır. Naomi, Lacie’den kendisinin baş nedimesi olmasını ister ve davetli listesini gönderir. Lacie, davetli listesinde 4.5'ten az puanı olan hiç kimseyi görmediği için bunu bir fırsat olarak düşünür. Oradan alacağı puanlarla kesinlikle 4.5 puanın üstüne çıkacaktır ve artık yalnız başına bir evde yaşayabilecektir.

NOSEDIVE

Teklifi kabul edip düğüne gitmek için yola koyulur. Tam da o sırada işler hiç Lacie’nin istediği gibi gitmemeye başlar. Kardeşiyle kavga eder, havaalanına giderken yanlışlıkla birisine çarpar, taksi şoförü; arkadaşlarıyla konuşmasını sevmez. Bunların hepsi puanını 4.1'e düşürür. Havaalanına geldiğinde o uçuşun iptal olduğunu öğrenir. Oradaki görevliyle konuşmaya başlar. Görevli son bir tane uçuşun olduğunu ama oraya girebilmek için puanının 4.2 olması gerektiğini söyler. Lacie ısrar etmeye başlar. Daha sonra görevliyle aralarında tartışma çıkar ve güvenlik görevlisi puanını 1 puan aşağı düşürür. Hâlâ yılmayan Lacie, o düğüne gitmek için dişini tırnağına takar ve her yolu dener.

AIRPORT SCENE

Yolculuğunda çok garip şeyler yaşar ve artık düğüne ulaşmıştır fakat puanı 1.5'in altına düşmüştür. O kadar mutsuzdur ki, düğünü de berbat eder. Bir konuşma yapar fakat oradaki insanların umrunda olmadığı için, duyarlar ama dinlemezler Lacie’yi. En son polisler gelip Lacie’yi hapse atar ve Lacie hapiste kafayı yemeye başlar.

JAIL SCENE

Yazımı birkaç yorum ve soru ile bitirmek istiyorum.

İnsanlar tarafından onaylanmak ve elit olmak gerçekten de bu denli önemli bir şey midir? İnsan sosyal bir varlık fakat sadece kendimiz dışında birileri istediği veya hoş bulduğu için bir şeyler yapmak, hayatımızdaki önemli kararları buna göre vermek; insanın benliğini kaybetmesine sebep olmaz mı? Bence kendini dinlemeyip önemsemeyip sadece dış etkenlere göre yaşayan insanlar elbet bir gün kendilerini kaybederler ve bu kayıplar çok yıkıcı olabilir.

İnsanın bir şeye söz geçirmesi, sözünün dinlenmesi, insanı neden bu kadar güçlü hissettirir? Bunlar bir ego tatmini midir? Kendinden daha aşağıda gördüğü şeyleri aşağılaması insana ne gibi bir haz verebilir? Ben bazen, bazı insanların ebeveyn olmalarının veyahut evcil hayvan edinmesinin altında da kendi egolarını tatmin etmek olduğunu düşünüyorum. Çocuklarına/çocuğuna söz geçirmek kendini güçlü hissettiriyor. Bir nevi yine tanrıcılık oynuyor insan. Gün içinde çoğu insan bunu o kadar çok yapıyor ki bir başkasına, kendi çocuklarına, evcil hayvanlarına…

Sosyal medyanın bilinçsizce ve fütursuzca kullanımı sizce önlenebilir bir şey mi? Nasıl önlemler alınabilir?

--

--