Güzelliğinin Gölgesinde Kalan Deha

Zeynep Lâl Kaşıkçı
TechSheet
Published in
4 min readMar 8, 2024

Size Wi-Fi’ın mucidini hayal edin desem aklınızda nasıl biri canlanırdı? Bu soruya birbirinden farklı birçok cevap alabilirdik. Belki de çoğumuzun aklında erkek bir mühendis canlanırdı. Ancak aslında bu kişinin güzeller güzeli film yıldızı ve mucit Hedy Lamarr olduğunu söylesem, sizin için beklenmedik bir yanıt olur muydu?

Hedy Lamarr

Yaşadığı dönemde dünyanın en güzel kadını olarak nitelendirilen, Johnny Depp tarafından kendisine şarkı bestelenen; GPS’in, Wi-Fi’ın ve Bluetooth’un arkasında yatan teknolojinin mucidi Hedy Lamarr, 1914’te Avusturya’da doğdu. Farklı ilgi alanlarına sahip ve kültürlü bir ailenin içinde dünyaya gelmişti Hedy. Annesi bir konser piyanistiydi. Bu sayede o, küçüklüğünde bale ve piyano dersleri alıyordu. Babasıysa dünyaya farklı gözlerle bakmasında ona ilham olan bir banka müdürüydü. Hedy ile çeşitli makinelerin nasıl işlediğini tartışır, ona rehberlik sağlardı. Bu rehberlik sayesinde küçük Hedy, 5 yaşındayken makinelerin nasıl çalıştığını anlamak için müzik kutusunu parçalarına ayırdı ve sonra tekrar birleştirmeye çalıştı. Şaşırtıcı bir şekilde başarılı oldu da.

Hedy, ilerleyen yıllarda sinemaya ilgisi olduğunu fark edip film yıldızı olmaya karar verdi. Güzelliğinin gölgesinde kaldığı ilk zamanlar bu zamanlardı. Çünkü başarılı oyunculuğundan çok güzelliğiyle dikkat çekiyordu. Sadece ilgi çekici yüzü, jest ve mimikleri insanlarda merak uyandırıyordu. Zamanla daha fazla göz önünde bulunmaya başlayan Hedy, tanıdığımız bazı karakterlere de ilham oldu. Walt Disney’in en çok bilinen prenseslerinden biri olan Pamuk Prenses, Hedy Lamarr göz önünde bulundurularak yaratılmış bir karakterdi! Sadece bununla da sınırlı kalmamakla birlikte Batman’in yaratıcısı, Catwoman’ı oluştururken Hedy Lamarr’dan etkilendiğini dile getirmiştir.

Pamuk Prenses’in Hedy Lamarr’a Benzerliği

Kariyeri başarıyla ilerlerken oyunculuğunun ilerleyen yıllarında, 1940'lı yıllarda, İkinci Dünya Savaşı sürüyordu. Bu kötü gidişattan endişelenen Lamarr, hayatına aynı şekilde devam etmek istemiyordu. Bir şeylerin değişmesi gerektiğini biliyor ve içinde bir şeyleri değiştirme hevesi taşıyordu. Bu genç ve zeki kadına savaş döneminde buluş ortaya koymak yerine eğlence sektöründe kalmaya devam ederek insanlara moral vermesi önerildi. Ama Hedy, tabii ki de böyle bir öneriyi kabul etmeyecekti.

Savaş sebebiyle Viyana’da mahsur kalan Hedy’nin annesi, Yahudi olduğu için tehlike altındaydı. Nazilerin Londra’yı bombaladığı bu dönemde annesinin başına bir şey geleceğinden korkan Lamarr, gecesini gündüzüne katarak bir çözüm bulmak için uğraşıyordu. İşte bu zamanlarda Hedy, George Antheil isimli piyanist ve besteci arkadaşıyla birlikte piyanoların çalışma prensibinden esinlendikleri fikri geliştirmeye başladılar. Antheil, bu fikrinde kendi kendine çalan piyanolarda bulunan rulolardaki 88 farklı frekans arasında birbirini takip eden sinyallerden etkilenmişti. Bu sistem, bir sinyali yayınlamak için birden fazla radyo frekansı kullanıyor ve iki saniye gibi bir sürede rastgele değişiyordu. Ayrıca hem verici hem de alıcının birlikte yeni frekanslara sıçradığı radyo dalgaları arasında “frekans atlama” özelliğini içeriyordu. Bu yüzden Naziler, bu sinyali bir parazit gibi algılıyor ve takip edemiyordu. Nazileri altüst etmek amacıyla tasarlanan sistem, askeri iletişimin güvenliğini sağlamak için gereken teknolojinin geliştirilmesinde bir mihenk taşı olmuştu adeta.

George Antheil

1942'de patenti alınan bu teknoloji, ABD donanması tarafından 1960'lara kadar kullanılmadı. Fakat günümüzde bu teknolojinin çalışma prensipleri Wi-Fi ve Bluetooth teknolojilerine temel oldu. Hedy’nin Secret Communication System, yani Gizli İletişim Sistemi olarak adlandırdığı bu icadı; frekans atlaması yöntemini kullanarak radyo yoluyla yönetilen su altı füzelerinin, düşman radyosu tarafından bulunmasına engel oluyordu.

Hedy Lamarr

Bu icadın önemi yıllar sonra anlaşıldığı için Hedy, o dönemde mucit olarak adlandırılmadı. Ancak 1997 yılında Lamarr, İcadın Oscarları olarak kabul edilen BULBIE Gnass Başarı Ruhu Ödülü’nü alan ilk kadın olarak tarihe geçti. 2014 yılında Ulusal Mucitler Onur Listesi’ne alındı. Bu başarılarıyla Lamarr, Wi-Fi’ın Annesi olarak tanınmaya başladı.

Hiçbir teknik eğitime sahip olmayan ama içinde büyük bir öğrenme isteği taşıyan bu zeki kadının önüne hayatında bir sürü engel çıktı. Belki de en büyük engeli güzelliğiydi. “Yüzüm benim talihsizliğim oldu.diyerek bunu dile getirdi çoğu zaman. Ama hiçbir zaman pes etmedi ve hayal etmeye devam etti. Benim bu yazıyı yazabilmem, sizin de okuyabilmeniz aslında onun teknolojisi sayesinde.

Bu özel günde; kablosuz ağları hayatımıza katan, bize hayallerimizi takip etmemiz gerektiğini gösteren, aklının bir köşesinde sürekli yeni bir fikir barındıran, parlak zekâlı ve başarılı Hedy Lamarr’ı size tanıtmak istedim. Başta bu yazının ana kahramanı Hedy olmak üzere, hepimizin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun! Öğrenmeyi, düşünmeyi ve kendimiz olmayı asla bırakmayacağımız nice 8 Martlara…

--

--