Kedi Geldiğinde

AŽ PŘIJDE KOCOUR (1963) ve Sosyal Medya

Beyza Varlık
TechSheet
4 min readOct 31, 2023

--

“Kedi Geldiğinde” filminin posteri

1963’te Cannes Film Festivali’nde C.S.T. Ödülü ve Jüri Özel Ödülü kazanan bu film, alışılmışın dışında konusu ve işlenişiyle geniş bir kitleyi etkiledi. O zamanlar var olmayan sosyal medyayı bize olduğu gibi yansıttı. Aradan onlarca yıl geçmesine rağmen toplumun her zaman ortak problemlerle karşılaşacağını bir kez daha hepimize kanıtladı.

Filmin başlangıcında gayet hareketli bir kasaba gözlemliyoruz ama burada asıl gözlemlediğimiz şey bilinmezlik. İnsanlar birbirinden bambaşka ama herkes aynı görünüyor. Tıpkı sosyal medya gibi. Herkes tek başına öylesine var oluyor. Birini gözlemlemek hiç bu kadar rahatsız edici olmamıştı! Herkes çok mutluyken o nerede? Herkesi gözlemleyen sosyal medyanın ana karakteri. Kediden bahsediyorum: gözlük takan kedi. Neden gözlük takıyor anlamadım, bakışlarında saklaması gereken bir şey mi var? İnsanları olduğu gibi göstermek ona korkunç geliyor sanki. Masum ve suçsuz bir kedi kimden ne saklamak istesin ki?

Sıcak bir günde Diana, çiçeklenmiş bir dut ağacının altında uyuyakaldı. Bilirsiniz çiçeklenmiş bir dut ağacının altında her kimin içi geçerse, uyuyor olsa bile doğruyu söylemeye mecburdur.

Diana, çiçek açmış dutun altında uyuyakalınca ona sordum: “Çiçek açmış dutun altındaki Diana, kedinin gözlüğünü neden çıkarmayacakmışım?” Diana cevap verdi: “Kedi gözlüksüz bakacak olursa bakışlarının değdiği insanlar yaratılış ve amellerine göre bir renk alır ve bundan da muhtemelen hoşlanmazlar.

Aptal olduğum için bir sonraki gösteriyi bekledim, nefesler tutulmuşken hop! Kedinin gözlüğünü çıkardım ve aynen Diana’nın söylediği gibi oldu. İnsanlar, tabiat ve eylemlerine göre renklere büründüler.
-Bazıları mora döndü!
-Kim?
-Yalancılar ve ikiyüzlüler.
-Sadakatsizler sarı olmuş.
-Kesinlikle kükürt, yumurta sarısı veya kanarya gibi oldular.
-Oh olmuş onlara!
-En önemlisi de, aşıklar gelincik gibi kıpkırmızı oldu.
-Sıradan insanlara ne oldu peki?
-Sıradan insanlar her zaman en karmaşık olanlardır. Onlar hiç değişmedi. Ortalığı bir kargaşadır aldı. Mor ve gri insanlar başkalarının öğrenmesini istemedikleri için korkunç bir şey yaptılar ve kediyi öldürdüler.
-Diana peki?
-Diana ortadan kayboldu, geriye sadece gözlük kaldı.

Filmden Bir Sahne

Filmden aldığım bu kesit bana günümüz sosyal medyasını anımsattı. Sosyal medya buradaki kedi ve renkli insanlar da biziz. Medyada olduğu gibi kitleler gruplara, renklere ayrılmış. Her şey herkesin istediği gibi işte! Herkesin nasıl olduğunu öğrendiniz artık, bunu saklamanız mümkün değil. Kendinize belki de sadece medyada var olan bir profil edindiniz, herkes artık sizi böyle tanıyor. Bu gerçekten siz değilsiniz. Çünkü sosyal medya, renkleri bu kedi kadar net bir şekilde ayırt edemiyor. Medyada kontrol takıntımızı sergilediğimiz bu dönemde insanların en az ihtiyaç duyduğu şey, tanıdığı ya da tanımadığı insanlara bu denli şeffaf olmak. Her şey bir hesap makinesiyle hassas bi şekilde ölçülüyor. Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Bir kedi alalım ve onun gözlüğünü çıkaralım, bakalım herkes kendi rengine bürünecek mi?

Diana ve Kedi

Teknolojinin ve bize getirilerinin gittikçe bizi bizden daha uzağa götürdüğünü düşünüyorum. Bundan 60 yıl önce çekilen film, şimdiki hayatımızın fragmanı gibi. İnsanlar bilgileri dahilinde olmadan ya paylaşımları ya da beğenileri yüzünden yargılanıyorlar. Artık sosyal medya hesaplarımız benliğimizi o kadar aştı ki orada gördüğümüz ufak bir söz bile günümüzü mahvetmeye yetiyor. Öte yandan gerçekleri gözlüğü çıkarılmış kedi gibi gördüğümüzde tıpkı o kedi gibi öldürülüyoruz. Rol yapma zorunluluğu hissediyoruz, belki kendimiz gibi bile davranmıyoruz. Bu, tümüyle ele aldığımızda gerçekten günlük hayatımızda sıkıntı yaratacak bi konu ve yaratıyor da. Ama buna kendimizi öyle çok alıştırdık ki normalin bu olduğunu savunuyoruz. Bana sorarsanız normalimiz renk paletindeki herhangi bir renk değil, bütün renkler.

Filmin Başka Bir Posteri

İnsanlık, sosyal medyanın bu kediye dönüşmesine hiçbir zaman izin vermeyecek. Binlerce fikir belki de sadece doğru olduğu için öldürülecek. Sosyal medyada birilerinden saklamaya çalıştığımız zayıf yönlerimiz, bizi kendimizden uzaklaştıracak ve belki de benliğimizi unutturacak. Gerçek dünyanın bu denli üstünün örtülmesi, hiçbirimize kendimizi daha iyi hissettirmeyecek. Elbette en sevdiğimiz, unutmak istemediğimiz anılarımızı paylaşacağız ama bu anılarımızda her zaman kusursuz olmak zorunda değiliz. Herhangi bir kusurumuzu örtmek ya da paylaşımımızı, sırf standart renklere uymak için nötrlemek bizi korkunç bir psikolojiye sürükleyebilir.

Her zaman bir rengi başkasıyla kapatmak zorunda değiliz. Gökkuşağının farklı renkleri olarak çok güzeliz. Herkes kendi paletinde kendi renklerinin farkına varıp ona yakışmayan renkleri silikleştirmeye çalışırsa, dünyamız daha güzel bir tablo haline gelecek. Tıpkı kedi, gözlüğünü çıkardığında olduğu gibi. O kedi gözlüğünü çıkarabilir, hepimizi seyredebilir. Hepimiz kendi rengimizde, ait olduğumuz benlikte kalacağız. Kedi, gözlüğünü takmak zorunda kalmayacak. Sosyal medya kendi rengimizi gösterecek, keşke olsaydım dediğimiz rengi değil.

--

--