Senin İçin Hazırlandı: Müziğin Algoritması

Zeynep Lâl Kaşıkçı
TechSheet
Published in
4 min readDec 26, 2023

Bazen müzik dinlerken bulunduğunuz ortamdan soyutlandığınızı, farklı yerlere gittiğinizi, farklı gerçekliklere ve ihtimallere kapı açar gibi olduğunuzu hissettiniz mi?

Bugün belki de bize bu hissi en güzel şekilde tattıran, dünya üzerinde 551 milyon kullanıcıya sahip ve Wrapped özelliğiyle bize yıl sonunda varlığını güçlü bir şekilde hissettiren çok önemli bir müzik platformu hakkında konuşacağız: Spotify. Hiç bizimle bu kadar iç içe olan bu girift ve etkileyici platformun hikâyesini ve algoritmasını merak ettiniz mi?

Friends

Spotify’ın kurucusu, Stardoll’un eski baş teknoloji sorumlusu ve 2017'de müzik endüstrisinin en güçlü ismi olan Daniel Ek; küçük yaştan beri bilgisayarlara hayrandı. Daniel, on dört yaşında kendi kendine programlama öğrenmeye başladı. Bu müthiş zekâsıyla on sekiz yaşında hâlihazırda İsveçli bir şirkette çalışıyordu. İlerleyen yıllarda seçileceğine emin olarak Google’a CV’sini gönderdi fakat Google’dan beklediği cevabı alamadı ve reddedildiğini öğrenince hüsrana uğradı. Daniel Google’a kendini kanıtlamak istiyordu. Bu yüzden Google’ın algoritmasında bir açık aradı ve Google’ı hacklemeyi başardı.

Daniel Google şanssızlığından sonra işinden istifa etmeye karar verdi. Kendi kendine bir şey yapmak istediğini fark etti. Uzun bir süre düşündükten sonra kişiselleştirilmiş dijital reklam şirketi oluşturma fikrini buldu. Bu fikrin adı Advertigo’ydu. Advertigo fikri çok beğenildi ve Tradedouble adında bir şirket tarafından satın alındı. Böylece Daniel, Advertigo’dan kazandığı parayla emekli olabilecek birikime sahip olmuştu.

Daniel artık milyonerdi, istediği her şeye sahip olabilirdi ama bu ona yetmiyordu. Boş durmaktan ve üstüne düşüneceği bir projesi olmamasından sıkılıyordu. Depresyona girmişti ve elindekiler onu mutlu etmiyordu. Bu ruh hâlinden kurtulmak için teknoloji ona yeterli gelmedi. Ona iyi gelecek şey, teknolojiden sonra en büyük tutkusu olan müzikti. Çocukluğundan beri müzikle içli dışlı büyüyen Daniel’ın büyükannesi opera sanatçısı, büyükbabası ise caz piyanistiydi. Daniel ise gitar, piyano ve bateri çalabiliyordu. Müziği ve teknolojiyi bu kadar seven, bu alanların bu kadar içinde olan birinin Spotify’ı bulması hiç de şaşırtıcı değildi.

Daniel Ek

Peki nasıl oluyor da Spotify; bize gerçekten sevebileceğimiz, sıkılmadan dinleyebileceğimiz çalma listeleri oluşturabiliyor? Bizim müzik zevkimizi nasıl başarılı bir şekilde analiz edebiliyor?

500 Days of Summer

Spotify bize şarkı önerirken BaRT isimli gelişmiş bir yapay zekâyı kullanıyor. Bu yapay zekâ, diğer yapay zekâlardan daha komplike bir işleyişe sahip. BaRT; Doğal Dil İşleme yani NLP yoluyla şarkılarda ne denilmek istendiğini, şarkının hangi dilde olduğunu ve hatta şarkılarda söz konusu olan duyguları anlayabiliyor. Bu özellikleri sayesinde insanların herhangi bir şarkı hakkında ne yazdıklarını okuyabiliyor ve böylece bu spesifik şarkı hakkında fikir edinmiş oluyor. Yani aslında müziği bizden biraz farklı da olsa hissedebiliyor. Yeteri kadar şarkı dinlemiş her kullanıcının tam olarak hoşuna gideceği müziği bulmayı başaran BaRT, bunu yaparken bazı verilerimizden de yararlanıyor tabii ki.

Spotify’ın kişiselleştirilmiş önerilerinde göz önünde bulundurduğu veriler

BaRT; beğendiğiniz ve paylaştığınız şarkıları, kaydettiğiniz çalma listelerini, yaptığınız aramaları, bu aramaları yaptığınız saatleri ve daha birçok şeyi inceler ve sizi tanımaya, sizin günlük rutininizi anlamlandırmaya çalışır. Platformda ne kadar zaman geçirdiğinizi, günün hangi saatlerinde neyi dinlediğinizi analiz eder. Bu yüzden sizin için önerilen “Sabah Müzikleri” çalma listesi saat 6.00'da karşınıza çıkıyorken arkadaşınızın karşısına 11.30'da çıkabilir.

The Office

Bahsettiğim veriler ne kadar önemli olsa da aslında BaRT’ın algoritmasını besleyen en önemli veri, ilk kez dinlediğiniz şarkıya verdiğiniz tepkidir. BaRT’ın bu şarkıyı sevip sevmediğinizi anlaması için otuz saniyeye ihtiyacı oluyor. Siz otuz saniye boyunca bu müziği dinlerseniz yapay zekâ müziği sevdiğinizi düşünüyor ve gelecek önerilerinde bu şarkıyı da göz önünde bulunduruyor.

Elbette bazen bu gelişmiş algoritma hata yapabiliyor. Örneğin siz metal müzik dinlemekten zevk alıyorsunuz ve Metallica’nın Master of Puppets şarkısını yaklaşık 60 saat dinlediniz. Aynı şarkıyı 65 saat dinleyen başka bir kullanıcıyla çalma listelerinizdeki bazı şarkıların uyuştuğunu düşünelim. Fakat bu kullanıcı aynı zamanda Hepsi dinlemeyi seviyorsa BaRT, sizin de Hepsi’yi seveceğinizi düşünüyor ve Haftalık Keşif listenize bir şekilde Hepsi girmiş oluyor. Bu sistem bazen doğru çalışabilirken bazen de bu tarz tutarsız ve yanlış öneriler verilmesine sebep olabiliyor.

American Psycho

Böylesine komplike algoritmik yapısı, Spotify’ı manipüle edilmesi en zor müzik servislerinden biri yapıyor. Bu müzik servisi, her gün bizim müzik ihtiyacımızı karşılıyor, yeri geldiğinde günümüzü güzelleştirirken yeri geldiğinde de bizi hüzünlendiriyor.

Kim bilir, ileride ihtiyaçlarımız değiştikçe Spotify’ın da yapısı, özellikleri, kimliği değişebilir ve Spotify hiç beklemediğimiz bir şekilde evrilebilir. Örneğin gelecekte kullanıcılar, dinlemeyi sevdiği müziklere yorum yapabilir veya yapay zekâ; kullanıcılara, beğendiği müziklerden yola çıkarak okumaktan zevk alacağı kitapları önerebilir.

Peki siz Spotify’da nelerin eksik olduğunu düşünüyorsunuz? Bu uygulamanın gelecek sürümlerinde hangi özellikleri ve yenilikleri görmek istersiniz?

--

--