Türk Yargısı ve Yapay Zeka

Dervissaray
TechSheet
Published in
5 min readMay 24, 2024
AI Tarafından Oluşturulmuş, Yapay Zeka Çağındaki Temsili Mahkeme Salonu

Selamlar, size birkaç sorum olacak: Daha önce hiç kimseye dava açtınız mı veya size dava açıldı mı? Peki mahkeme süreçlerinin nasıl işlediği hakkında bir bilginiz var mı? Cevabınız “Evet” ise birazdan anlatacaklarım size tanıdık gelecektir. Eğer “Hayır” ise sizin için konuyu biraz daha açalım. Size yapılan bir haksızlık durumunda dava açmaktan korkar veya çekinir misiniz? Korkmasanız bile dava deyince aklınızdan uzunca bir süreç geçtiğini ve “Onca zaman kim uğraşacak, hem zamanıma hem parama yazık.” dediğinizi duyar gibiyim. Özellikle bu işlerle çok haşır neşir değilseniz veya bir tanıdığınız yoksa genelde bu haksızlığın karşı tarafın yanına kâr kaldığını da tahmin edebilirsiniz. Bununla beraber Türk yargısı hakkında sayısız şikayetler ve sloganlar ortaya atıldığını eminim sizde duymuşsunuzdur. Peki Türkiye’de yargı neden böyle görülüyor, bu güvensizlik hâli neden? Şirketlerin Türkiye üzerindeki güveninin temeli ve kefili olması gereken Türk yargısının birçok uluslararası firmanın çekindiği bir yapı olması yönündeki sebepler nelerdir? Yapay zeka bu sorunlarda şimdiye kadar nerede yer aldı ve ilerde nerede yer alacak? Gelin hep beraber tartışalım.

Türk Yargısındaki Sorunları Biraz Daha Açalım

Başta sorduğum sorudan yola çıkarsak, bir dava ile uzaktan yakından bir münasebetiniz var ise Türk yargı sisteminin yavaşlığından haberdarsınızdır illaki. Belgelerin gelmesi, gitmesi, eksiksizliği, üstüne avukatın istediği bilgiler için belgeler yazılması, mevzuatın değişmesi vs. derken çok basit davaların bile yıllar sürdüğü herkesçe bilinmektedir. Bunun yanı sıra mahkemede işlemler ne kadar hızlı yapılırsa yapılsın taraflardan birisinin; aleyhine çıkacak kararı ertelemek için usuli işlemleri süresinde yapmaması, elindeki kayıtları sunmaması veya yargılamayı uzatmak amacıyla mazeret bildirerek duruşmanın ertelenmesini istemesi durumlarında da yargılama uzar. İnsanların öldüğü ve devralınan davaların devam ettiği vakalar bile mevcuttur. Örnek olarak hepimizin bildiği tarla ve miras davaları verilebilir. Yani anlayacağınız bu davaların sonuçlanma süreci sıradan vatandaşlar için tam bir işkencedir. Tabii Orhan Gazi’nin ifade ettiği gibi “Geç gelen adalet, adalet değildir.”. Bu bakımdan yargının yavaş olduğu ve bunun bir sorun halini aldığı yadsınamaz.

Peki şirketler nezdinde durum ne? Türkiye’nin uluslararası şirketlerden yeterli yatırım alamamasının gerekçesini gelin hep beraber TOBB Etü Bilgisayar Mühendisliği bölüm başkanı Oğuz Ergin’den bir örnek ile dinleyelim:

“ …Mesela benim bir arkadaşım var İngiltere’de şirket kurmuştu. Dubai’ye gidiyor ve Dubai’de iş yapmanın çok kolay olduğunu belirtiyor. Çünkü Dubai, İngiliz hukuk sistemini kabul ediyor ve İngiltere’deki şirket bu durumda çok rahat hissediyor. Tahmin edersiniz ki bu sistem Türk Hukuk Sisteminden hallice hızlı işliyor ve karşıdaki şirkete güven veriyor. Bu noktada bizim sistemin bize bile pek güven vermiyorken şirketlerin Türkiye hakkındaki görüşleri pek şaşırtıcı olmasa gerek. Mesela aynı konuda TOBB Etü’ye üç farklı dava açıldı ve üçünden de farklı bir sonuç çıktı. Biri direkt reddetti biri yürütme durdurma kararı aldı biri de anlık olarak soru sordu. Yani aynı girişi verip üç farklı çıkış aldığın sistem elbette kimseye güven vermez. Bir klavye aldığında “A” tuşuna bastığında “A” veya “B” veya “C” sonucunu alırsan bu alet bozuk, düzgün çalışmıyor dersin değil mi? Bizim hukuk sistemi şuan aynen böyle işliyor; yavaşlığı da cabası…“

Aldığımız bu demeçler de şirketlerin Türkiye’ye yatırım konusunda neden mesafeli yaklaştığını gözler önüne seriyor.

Çözüm İçin Proje ve Alternatifler

Doğal Dil İşleme

Şimdi bu konularda yapılabilecek, yapılmış birkaç yapay zeka projesini ve Türkiye’de neden şimdiye kadar yapılamadığını inceleyelim.

  1. Karar destek sistemi: Doğal dil işleme modeliyle tarafların dilekçelerini tarayan, içerikteki savları ortaya çıkaran ve bu iddiaları bahsedilen kanun ile eşleştirip özet çıkaran bir yapay zeka düşünebilir. Bunun dışında geliştirmelerle beraber dilekçedeki eksikleri tespit edebilir ve hakime yardımcı olmak için haklılık payı yorumu da yapabilir.
  2. Kayıt ve nizami destek sistemi: Asıl sorunun zaman olduğu düşünülürse mahkemedeki katiplerin de gereksiz olduğu belirtilebilir. Bu bağlamda çözüm için davalar kayıt altına alınabilir ve kayıt işlenerek davanın özeti çıkartılabilir.Bu sayede vakitten epeyce tasarruf sağlanmış olur.Ayrıca bu özet üzerinden davanın hangi koşullarda yapıldığı ve hatta meşru olup olmadığını yorumlayan bir yapay zeka geliştirilebillir. Ama Türk yargısı 2024 yılında da yüz yıl öncesinde yaptığı gibi hâlâ davaları kağıda geçirmektedir. Bu da bu konuda geri kaldığımızın bir göstergesidir.
  3. Transkriptor destek sistemi: Zaman tasarrufu için sesli konuşmayı metne döken araçlar yazılabilir ve bu avukatların işini kolaylaştırabilir. Böylece deneyimli avukatların yanına asistan avukat veya katip almasına gerek kalmaz. Bu durumda avukatlar işsiz kalacaklarını düşünebilirler ama tam aksine işler hızlı görüldüğü için insanlar dava açmaktan korkmaz ve daha çok müşteri kazanılabilir.
Mahkeme Salonunda Katipler

Tabii ki ülkemizde olmasa da dünyada bu gibi projeler tasarlandı ve halihazırda kullanılıyor. AI Lawyer denilen, birden fazla dil desteği sağlayan yapay zeka; kafa karıştırıcı hukuksal metinleri açıklığa kavuşturabiliyor. Buna ek olarak avukatların araştırma ve dokümantasyon işlerini otomatize ediyor. Hukuk bölümü öğrencileri çeşitli konularda bilgi edinmek için kullanabilirken, hukuk firmaları da verimliliği artırmak için AI Lawyer’dan yararlanıyor. Ülkemizde de bu gibi araçların üretilmesi ve kullanımının yaygınlaşması önemli bir gerekliliktir.

Yargıda Dijital Reformların Yapılamama Sebepleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Bu konuda yargıda bir dijital reformun gerekliliği açık iken Türk yargısında şu ana kadar bu değişimin yaşanmamasının sebebi nedir? Bunun sebebi bana göre hukuk fakültelerimizin eğitim sistemi yüzünden bilişime çok uzak olması ve öğrencilerde böyle bir algı ile kaygının yaygın olmamasıdır. Hukuk eğitiminde bu konunun neredeyse 1970’lerden beri masada olmasına rağmen -1975 Ankara Milli Prodüktivite Merkezi tarafından “Hukukta sibernetik ve bilgisayar kullanımı” semineri yayımlanmıştır- bir sonuca varamaması hukuk eğitiminin bilişimden ne kadar uzak olduğunu doğruluyor. Bunun yanın sıra en son Adalet Bakanlığınca yayımlanan Adalet Dergisinin 66. sayısı (2021/1) “Yapay Zeka ve Hukuk” özel dosyası ile yayımlanmıştı. Dergi içerisinde birçok hukukçu ve akademisyen yapay zeka konulu yazılar ve makaleler yayımlamıştı. Yayımlanan yazılar incelendiğinde konuların odağının yapay zekanın hukuksal statüsü olduğu görülmektedir. Birkaç makalede yapay zekanın tanımı yapılmış ve nasıl kullanılabileceği etik çerçeve bağlamında tartışılmıştır. Henüz net bir kullanım yöntemiyle ilgili bilgiye rastlanmamaktadır. Devlet organlarında dahi birçok kere bahsedilen bu mesele ne yazık ki hep lafta kalmıştır. Artık bu söylemlerin reklam amaçlı olması bu reformların önünde olan başka bir engeldir. Bu noktada Dijital Dönüşüm Ofisi ve TÜBİTAK’ın ortak çalışmaları var olduğu söylense de ortada hâlâ net bir açıklama bulunmamaktadır.

Sizlere Türkiye’deki yargının eksiklerinden, bunun sebeplerinden ve sonuçlarından, çözümle alakalı alternatif fikirlerden kendimce bahsetmeye çalıştım. Vakit ayırdığınız için teşekkürler, sağlıcakla kalın.

--

--

Dervissaray
TechSheet

Ankara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği