ADOLF HITLER

Tepetaklak Dergisi Editör
Tepetaklak Dergisi
Published in
3 min readMay 2, 2018

Dünyada bu kadar çok kişinin nefretini kazanmış bir başka lider yok galiba. Çeşitli amaçlar için kitleleri bir araya getirebilmiş, onları belirli hedeflere yöneltebilmiş pek çok lider tanıyoruz. Koca bir ulusu krizlere, sokup insanları kendilerinden geçmiş bir şekilde coşkuyla cinayetler işlemeye sürükleyebilmiş çok fazla önder bilmiyoruz.

Tarihe Adını Kanla Yazdırmış Faşist Lider

Bilinen tarihte onun gibi bir şahsiyete daha rastlanmaz. Onu “büyük” olarak niteleyebilir miyiz? Tarihin gidişatına hiç kimse onun kadar ivme veremedi; arkasında böylesine harabelerden oluşan büyük bir iz bırakmadı. Onu ancak tüm süper güçler bir araya gelerek altı yıl süren bir savaşın sonunda yerlebir edebildi. Alman yazar Joachim Fest, 1973 yılında yayımlanan “Hitler Bir Biyografi” adlı kitabında Alman direnişine katılmış bir subayın ağzından “kuduz bir köpek gibi gebertti” ifadesi kullanıyor.Peki kim bu “büyük”adam??

Adolf Hitler 20 Nisan 1889'da Almanya-Avusturya sınırında Braunau em Inn’de doğdu. Babası Alois Avusturyalı bir gümrük memuruydu. Adolf doğduğunda babası 51 yaşındaydı. Sert ve otoriter biriydi. Annesi Klara babasının ikinci derece kuzeniydi ve evlenebilmek için kiliseden izin almaları gerekmişti ve aralarında 23 yaş fark vardı. Sert bir yapıya sahip olan baba çocuklarının eğitiminde de bu sertliği kullanıyordu. Üvey abisi 14 yaşında bu sert tavırlara dayanamayarak evi terk etmişti. Çocukluğundan beri inatçı ve dik başlı olan Adolf bütün bu sert tutuma maruz kalmış ama kaçmayı düşünmemişti. Babasının işi sebebiyle sehir değişiklikleriyle dolu bir eğitim hayatı olan Adolf daha sonra hatıralarını anlatırken başarısız eğitim hayatını babasının baskısına bağlar. Meslek seçiminde dahi babasıyla anlaşamış kendisi sanatla uğraşmak hatta ressam olmak isterken babası memur olmasını istemiştir. 1905'te babasının vefatının ardından eğitim hayatına akçiğerlerindeki rahatsızlık sebebiyle bir yıl ara vermek zorun da kaldı. Sallantılı geçen eğitim hayatını tamamlamadan bırakan Adolf son karnesini aldığı gün fazla tükettiği içki yüzünden hayatı boyunca içki kullanmadı ve sigara içmedi. Annesinin ölümü ardından Viyana’ya gitmiş hayatını tek başına kazanmaya çalışmıştır.

Büyük bir sefalet içinde bohem bir hayat sürdürüyor olmasına rağmen okumaktaan vazgeçmedi. Resim çalışmalarından arta kalan zamanlarda kütüphaneye giderek bol bol okuyordu. “Kavgam”da bu yılları şöyle anlatacaktı:”Viyana benim için hayatımın en çetin aynı zamanda pek çok şey öğreten en kazançlı bir mektebi oldu.” Hitler bu okumalarında gerek hayat hakkında edindiği temel görüşler gerekse öğrendiği siyasi tahlil metodu, bilimsel hiçbir temele dayanmayan üstünkörü hatta saçma fikirler olmalarına rağmen dünya için çok büyük önem taşıyordu. Çünkü bu çarpık fikirler ilerde tarihin en kanlı savaşına yol açacak ve tüm dünyanın yeniden ve farklı bir biçimde yapılanmasına neden olacaktı.

Adolf Hitler’in de dahil olduğu Nasyonel Sosyalist Alman İşçi Partisi 1930 Eylül ayında yapılan seçimleri kazanarak iktidara geldi. Ülke genelinde yapılan çalışmalar ve düzenlemelerle Almanya’ya büyük katkı sağlayan Hitler 1932'de Şansölye (Cumhurbaşkanı) seçildi. Daha sonra siyasi rakiplerini tek tek ortadan kaldırarak ülkenin tek adamı oldu. Gizli olarak Alman ordusunu silahlandırarak bir anda Avrupa’nın üstüne karabulut gibi çöktü. 1939'da başlattığı savaş (2. Dünya Savaşı) 1946'da 65 milyonda fazla insanın ölümüyle sonuçlandı.

Diktatörün Sonu

Takvim yaprakları 30 Nisan 1945'i gösterdiğinde Hitler artık sonunun geldiğini anlamıştı. Berlin’de bu sonu onunla paylaşmak için yanında olan uzatmalı sevgilisi Eva Braun’la evlendi. Daha sonra sığınaktaki insanlarla vedalaşarak odalarına çekildiler. Sonradan ortaya çıkan gerçek Hitler’in tabancayla eşinin de ilaç alarak intihar ettiğiydi. Cesetleri Başbakanlık binasının bahçesine götürülerek yakıldı. Almanya’yı bir yıkıntı haline getirmek için on iki yıl harcamış bu deli/dahi artık bir kömür yığınıydı.

Yazar: Hayati Ekinci

--

--