BİR TÜRK BİLİM İNSANI: CANAN DAĞDEVİREN

Tepetaklak Dergisi Editör
Tepetaklak Dergisi
Published in
3 min readFeb 1, 2018

Canan Dağdeviren’ i tanıyor musunuz?
Kendisi ülkemizin adını sıkça duyurmuş bir fizik mühendisidir. Yaptığı proje ile Canan Dağdeviren, Forbes dergisinin 30 yaş altı bilim insanı listesinde yer almakta ve Harvard Üniversite’nin Genç Akademi üyeliğine seçilen ilk Türk’tür. Yaptığı çalışmalara göz atmadan önce onu kısaca tanıyalım.

Canan Dağdeviren 4 Mayıs 1985’te İstanbul’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Kocaeli’nde tamamladı. Üniversite hazırlıklarında kararsızdı ve hayatını dönüm noktası olarak gördüğü iki olay yaşadı. İlki babasının ona küçükken Marie Curie ile ilgili hediye ettiği kitabını okuyarak fiziğe karşı meraklanması diğeri ise Erdal İnönü’den imzalı olarak aldığı “Anılar ve Düşünceler” kitabıydı. Bu iki olay onun üniversite seçiminde önemli bir rol oynamıştır. Üniversite hayatını Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği bölümünde tamamladı. Bir konferansında fiziğe annesinin tam destek sağladığını belirtmiştir. Mezun olduktan sonra Sabancı Üniversitesi’nde Malzeme Bilimi ve Mühendisliği alanında yüksek lisans yapmaya başladı.

Ardından 2009 yılında ilk defa verilen Fulbright bursunu kazanarak UIUC’da (The Univercity of Illinois at Urbana, Champaign) Malzeme Bilimi ve Mühendisliği üzerinde doktorasını yapmaya başladı. Canan Dağdeviren’e göre önemli olan nerede olduğumuz değil kimlerle ne yaptığımızdır. Kendisi de çalışmak istediği hocasının bu üniversitede olduğunu bu sebeple tercihini bu okuldan yana kullandığını belirtmiştir. Ve burada piezoelektrik, esnek ve katlanabilir, giyilebilir, deri üstüne yapıştırılabilen elektronik aletler üzerine çalışmalar yaparak pilsiz çalışan giyilebilir kalp çipi (PZT MEH) üretti.

Kalp çipinin kendisi için bir hayali olduğunu da bir röportajında dedesini küçükken kalp rahatsızlığından dolayı kaybedip bu soruna çözüm bulma hayalinin de varlığından söz ederek bir başarıya imza attı.
Başarısının düştüğü zamanlarda Mustafa Kemal Atatürk’ü örnek aldığını “Hiçbir şey çalışmadığında ATATÜRK gibi düşündüm ayrıca öğrencilerime ilk olarak Atatürk dersi veriyorum” sözleriyle açıklamıştır. Ayrıca “Bitirmenin yarısı başlamak değil hayal etmektir.” Diyerek bizlere hayal ederek başaramayacağımız hiçbir şeyin bulunmadığını hayal etmekten korkmamız gerektiğini benimsetmiştir.
Kalp çipi (PZT MEH) projesinin ardından beyin iğnesi ve cilt kanserini teşhis eden bir cihaz geliştirmektedir. Bu Medikal teknolojilerin de hayatımıza kazandırılıp Canan Dağdeviren’e bir başarı daha kazandıracağından eminim :)

Şu an da MIT ve Harvard Üniversitesi’nde araştırmacı olarak görev yapmakta ve ülkemize de sık sık gelerek gençlerle konferans ve röportaj vermekte. Bir röportajında söylediği şu sözlere bitirelim:
“Genç arkadaşlara en başta pes etmemelerini öneriyorum, tutku/aşk ile hayal ettikleri/yapmak istedikleri şeye sarılmalarını istiyorum. Soru sormalarını, hayal kurmalarını, plan yapmalarını, literatürü taramalarını, mümkün olduğunca kendilerinden farklı insanlarla iletişim içinde olmalarını tavsiye ederim. Farklı insanlardan en çok bilgiyi öğrenir, olaylara farklı açılardan bakabilme kabiliyeti kazanırız. Kendimizi bizden daha iyi tanıyacak biri yok, o nedenle kendilerine de soru sorup hayattan ne istediklerini sorgulamalarını isterim. Arada sırada kendimizle baş başa kalmalıyız. Aldıkları cevaba göre şartlar el verdiği kadar alanlarında iyi hocalarla temasa geçmeleri iyi bir strateji olur. Eğer sevdiğiniz işi yaparsanız, başarısız olma ihtimaliniz çok düşük. Ve asla kendilerini başkalarıyla kıyaslamamalarını öneririm. Model alabilirsiniz, şevk duyabilirsiniz ama ileri gidip karşılaştırma yaparsanız mutlu olamazsınız ki farklı olan iki insanı karşılaştırmak bence mantıklı değil. Risk almak da önemli. Hayat başkalarının fikirlerini takip etmek için çok kısa, risk alsınlar ve istedikleri şeyi yapsınlar.

Yazar: Selin ÇİÇEK

--

--