CEMAL SÜREYA’NIN ZELDA’SI: “Nilgün Marmara”

Tepetaklak Dergisi Editör
Tepetaklak Dergisi
Published in
3 min readApr 2, 2018

1958 yılının soğuk kışında, 13 Şubat 1958’de doğdu Nilgün Marmara. Ortaokul ve liseyi Kadıköy Maarif Koleji ve Anadolu Lisesi’nde okuyup, yüksek öğrenimini Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde bitirdi.

Sylvia Plath ve Nilgün Marmara

Sylvia Plath üzerine incelemeler yaptı. Plath’ın bireyin yalnızlığına ve varoluş sorununa bakışı genç şairi etkiledi. Sylvia Plath ile bunca benzeştirilmesinin en büyük sebebi de şüphesiz “Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi” isimli, yazıldıktan 20 yıl sonra yayımlanan mezuniyet teziydi. Üniversitedeyken üzerine incelemeler yaptığı müntehir yazar Sylvia Plath’in Nilgün Marmara’nın hayata bakışını ve yaşamını etkilediği söylenir hep. Sylvia Plath, 30 yaşında fırının gazını açarak intihar etmişti. Sanırım Nilgün de Sylvia gibi ölümü yaşama tercih eden insanlardan sadece bir tanesiydi. Marmara, mezuniyet tezinde şöyle demiş:

“Plath’ın narin, incinebilir ruhani varlığı ve her şeyin sürekli kirlenişinin iç karartıcı bir şekilde farkında oluşu, onu ölüme sürüklemiştir. Kadınların toplumsal bir hastalığın sonucu olan perişanlığının kurbanı olmuştur. Karmaşık düşünce yapısının yol açtığı gerilimin niteliği çözümsüzlük doğururken, yaşamının gerilimi sonsuza akar…

Şiirlerini köşkünün tamiratı sırasında konan tuğlalar, intiharınıysa tam bir başarısızlık olan bu evin tamamen yıkılması olarak görebiliriz…”

Umutsuzlar Merdiveni

Evet, Marmara bir merdivene isim vererek onu bile yaşatmıştı, koyduğu isimle. Umutsuzlar Merdiveni dedi, Boğaziçi Üniversitesi’nde orta kantinin üstündeki, derslere girmediklerinde tünedikleri merdivenlere. Marmara’nın en yakınlarından biri olan Ece Ayhan şöyle demiş:

“Boğaziçi Üniversitesi’nde (ve daha önce Robert Kolej’de, ‘yukarıda’ ) okuyanlar iyi bilirler; orada, spor salonu ile kantinin bulunduğu yapıda bahçeye bakan ünlü bir ‘umutsuzlar merdiveni’ vardır; demirdendir. Kim bilir belki de bırakılmış bir yangın merdiveni!”

Ölüme atladığı yer: Kızıltoprak’taki o ev

Türkiye’ye döndükten sonra Kızıltoprak’ta kocasıyla birlikte yaşadıkları ev şairlerin toplaşma yeriydi. Şöyle yazmış Haydar Ergülen Dünyayla yaralı: NİLGÜN MARMARA isimli yazısında:

“Çok yalnızdım ve başka yalnızlar gibi, başka yalnızlarla birlikte sık sık Kızıltoprak’taki eve gidiyordum ben de. O yalnızların başında elbette Ece Ayhan gelir. Cemal Süreya gelir, birbirinden iki yalnız gelir. İlhan Berk, Tomris Uyar, Tevfik Akdağ’ı da görmüşümdür orada. Sonra Nilgün’ün arkadaşları gelir, öyleyse şimdi onlara ‘Nilgün yalnızları’ ya da ‘Nilgün’ün yalnız bıraktıkları’ demek gerekir: Gülseli İnal, Ahmet Soysal, Lale Müldür, Seyhan Erözçelik, Orhan Alkaya, Cezmi Ersöz, ben, bazen Akif Kurtuluş, Mustafa Irgat, Boğaziçi’nden Cemal.”

Biliyorum, bir gün dayanamayacak küçük kalbim, arkamı dönüp inandığım ve güvendiğim her şeye veda edeceğim.”(Nilgün Marmara)

Bekleme Noktasından Vazgeçiş (Acı Bir İntihar)

Manik depresyon teşhisi konuldu Marmara’ya.O evde tercih etti ölümü yaşama. O evin 5. Katında, henüz 29 yaşında ölümün soğuk kucağına atladı. “Hayatın neresinden dönülse kardır.” Dedi,atladı. Dünyayla yaralıydı Nilgün. Yeryüzünü hep bekleme noktası olarak görmüştü çünkü.

ey iki adımlık yerküre
senin bütün arka bahçelerini gördüm ben!” (Nilgün Marmara)

Ölümünden sonra çok konuşuldu Nilgün Marmara. O, Cemal Süreya’nın biricik Zelda’sıydı. Süreya, onun hakkında şu cümleleri kuruyor;

“Nilgün ölmüş. Beşinci kattaki evinin penceresinden kendini aşağı atarak canına kıymış, Ece Ayhan söyledi.. Çok değişik bir insandı Zelda. Akşamları belli saatten sonra kişilik hatta beden değiştiriyor gibi gelirdi bana. Yüzü alarır bakışlarına çok güzel ama ürkütücü bir parıltı eklenirdi. Çok da gençti. Sanırım otuzuna değmemişti daha.. Bu dünyayı başka bir hayatın bekleme salonu ya da vakit geçirme yeri olarak görüyordu. Dönüp baktığımda bir acı da buluyorum Nilgün’ün yüzünde. O zamanlar görememişim. Bugün ortaya çıkıyor.”

“Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına?
Niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına?
Niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına?
Öyle güzelsin ki, kuş koysunlar yoluna..
Bir çocuk demiş..” (Nilgün Marmara-Kuş Koysunlar Yoluna)

“Bu deniz, bu gök… Bize çok, zor yine buluşmak! (Nilgün Marmara)”

Yazar: Asude Nur Aydoğdu

--

--